4 Ocak 2015 05:33
/
Güncelleme: 05:46

Metin’in hatırlattıkları

Zaman zaman umutsuzluğa kapılsak, kendimizi yalnız hissetsek de, dayanışma ruhunun gazeteciliğin vazgeçilmezi olması ki, “gazeteci” Metin’in bizde yaşattığı duygu bu olmuştur. Çok değerlidir.

Metin’in hatırlattıkları

Mete ÇUBUKÇU*

Muktedirler gazeteleri ve gazetecileri sevmezler. Hangi dönem olursa olsun kural böyledir. Gazeteciler baskı altına alınmış, gözdağı verilmiş, tehdit edilmiş, dövülmüş, hapse atılmış, öldürülmüş.
Çok acı olansa Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gazetecilere yönelik davranış kalıbının son kertede değişmemiş, baskı sisteminin farklı versiyonlarladevam ediyor olması.
Haksızlık etmeyelim, sadece Türkiye Cumhuriyeti değil dünyanın hemen hiçbir yerinde muktedirler gazetecileri sevmezler. Egemenler, gazetecileri eleştirirler hatta gözdağı verirler ama nerede demokrasi hazmedilmemişse ya da demokratik mekanizmalar durmuşsa yazılıp çizilenler de hoşa gitmemeye başlar, tahammülsüzlük artar. Asker ya da sivil fark etmez, yazılan çizilenle bazı foyalar meydana çıkmışsa gazetecilere şiddetin yönelmesi vakay-i adiyedendir.
Gazeteci üzerinde baskı kuransa medya özgürlüğünden söz eder hiç olmadığı kadar.
Hapse atma, gözaltına alma, görev başında güç kullanma.. Gazetecilere yönelik fiziksel şiddetin yanı sıra çokça kullanılan psikolojik şiddeti de buna eklemek gerek.
Egemenler ve onların uzantıları, asker ve polisin gücünü her zaman kullanmışlardır. Bundan sonra da kullanmayacakları söylenemez. İktidarın gücünü kullanan asker ya da sivil yönetim olabilir. Yani yönetimlerin seçilmiş olması basına baskı uygulamayacakları, gazetecileri (fiziksel, psikolojik) baskı altına almayacakları anlamına gelmez. Dünya ve Türkiye tarihinde bu baskıların bolca örneğine rastlarız. Üstelik baskı rejimine maruz kalanların bir kısmı, gücü ele geçirdiğinde ilk icraat olarak medyayı susturmaya çalışır. İktidarlar medyaya baskı yaparken tek bir üniformaları yoktur; kimi zaman asker, kimi zamanda sivildirler. Bir de meydanın apoletlisi vardır ki en tehlikelisi odur, çünkü gücün sahibinden daha fazla sahiplenir o gücü. (Ragıp Duran’a teşekkürler)
Ama hiçbirisi çare olamaz.
Bir dönem susmuş, ya da susturulmuş, baskı altına alınmış olmasına rağmen hakikatin peşinde koşan, sadece gazetecilik yapmak için yola çıkanlar bu meşakkatli yolda sonuca ulaşırlar.

‘VİCDANİ BİR MESLEKTİR GAZETECİLİK’

Gazetecinin kamudan yana hakikatin peşinde koşması, kamunun yani devlet dışında kalan insanların çıkarlarını önceleme, haklarını savunma, tarafsız değil ama objektif olabilmesi önemlidir. Objektiflik hakikate yakınlıktır.
Bir de vicdani bir meslektir gazetecilik. Vicdan hakikat arayışında hep önemli olmuştur; objektiflik ayarının bozulmaması için herkesin hep bir kenarda tutması gereken bir terazidir.
Bugün, kadınlar, farklı cinsiyetler, ezilenler, azınlıklar, emekçiler, dışlananlar yani medyada az görülen, yer bulamayanların sesi için, “gazeteciler”in var olması gerekir. Gazetecilik ırkçılığa, faşizme, ayrımcılığa, antisemitizme, şiddete karşıdır. Ve gazetecilerin taraf olduğu tek nokta savaşa karşı olmaktır. Gazeteci barıştan yanadır.
Sevgili Metin için yazmak gerektiğinde birinci parantez gazetecilik ikinci parantez ise kaçınılmaz olarak dayanışma için açılır.
Zaman zaman umutsuzluğa kapılsak, kendimizi yalnız hissetsek de, dayanışma ruhunun gazeteciliğin vazgeçilmezi olması ki, “gazeteci” Metin’in bizde yaşattığı duygu bu olmuştur. Çok değerlidir.
Metin’i hep özlüyoruz. Metin bizlere “gazeteciliği” hatırlatıyor her seferinde.
Biliyoruz ki “gazeteciler” hatırlanır ve hatırlanacaktır. Güç ve iktidar kullanarak baskı oluşturanlar ile onların her türlü aparatçikleri hep olduğu gibi tarihin çöplüğündeki yerlerini alacaktır.

*Gazeteci - Yazar

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et