Sorun yabancı sınırı mıydı?
Türkiye sporunun yeni gündemi yabancı serbestliği. Gökten zembille inen, getiriliş şekliyle bile soru işaretleri barındıran, belli oranda da içi boş olan bu yeni düzen, siz topu tam kaleye gönderirken, kalenin yerini değiştirmişler hissiyatı yaratıyor. Kuralın kendisinden çok, Türk futboluna bir göz gezdirelim, her şey serbest olsun denen futbolda, bakalım başka neler serbest!
Gürcan ULUSOY
Türkiye sporunun yeni gündemi yabancı serbestliği. Gökten zembille inen, getiriliş şekliyle bile soru işaretleri barındıran, belli oranda da içi boş olan bu yeni düzen, siz topu tam kaleye gönderirken, kalenin yerini değiştirmişler hissiyatı yaratıyor. Kuralın kendisinden çok, Türk futboluna bir göz gezdirelim, her şey serbest olsun denen futbolda, bakalım başka neler serbest!
DENETİMSİZ SERBESTLİK FAYDA ÜRETİR Mİ?
Bugün Türkiye liglerinde oynayan en şöhretli yabancı; Wesley Sneijder. Inter’in maaşından kurtulmaya çalıştığı, Juventus’un “Almak isteriz ama lüks kaçar” dediği dünyaca ünlü sporcu, mali krizde olduğu söylenen Galatasaray’da forma giyiyor. Peki, Sneijder’e Galatasaray forması giydiren gücün kaynağı, acaba Galatasaray’ın güçlü ekonomik yapısı mı, yoksa Galatasaray’ın kontrol edilmeyen mali tabloları veya Türkiye’deki sporculara uygulanan vergi sistemi mi?
Bizim ligin isim sponsoru devlet, yayıncı kuruluşu da devlet. Serbestlikse, pazarın kendi değerini bulmasıysa, devlet çekilsin bakalım futbolun içinden; Hangi sponsor bulunacak, hangi yayıncı kuruluş kulüplere ne kadar verecek? Kaldı ki, Anadolu kulüpleri oyuncularını yıllardır fahiş fiyatlarla büyük kulüplere satmalarına rağmen, nasıl olur da hepsi borç içinde yüzüyor olabiliyor? Onu soran, peşine düşen var mı? Bunları kim denetleyecek?
GELİŞİM SORUNU
Türk sporcusu, rekabet azlığı sebebiyle kendisini geliştiremiyor deniyor. Bu doğru ama kendini geliştiremeyen sadece Türk pasaportlu sporcular mı? Türkiye’de oynamakta olan yerli-yabancı bütün sporcuları bir gözden geçirin. Onların hangisi kendisini geliştirebiliyor? Beşiktaş, yıllar önce iki potansiyelli genç yabancıya yatırım yapmış, kendilerine büyük de birer fırsat sunmuştu. O isimlerden birisi Filip Holosko, diğeri Da Silva Bobo. Şu an biri Çaykur Rizespor’da oynuyor, diğeri Kayserispor’da. Türk oyuncular kendini geliştiremiyor derken, kendini geliştirebilen bir yabancı söyleyemeyen, gelişim problemini sadece Türk pasaportlu oyuncuların rekabet eksikliğine hapseden zihniyetin, sorunu doğru teşhis edebildiği kanaatinde değilim.
ZENGİN DAHA ZENGİN, FAKİR DAHA FAKİR
Türk futbolunun en temel sorunlarından biri de, üç büyük hegemonyası. Bu hegemonya bilerek ve isteyerek oluşturulmakta. Çünkü sistemin devamı bu kulübe muhtaç hale getirilmiş. Premier Lig’de Newcastle United kötü yönetildiğinde küme düşerken, Türkiye’de kötü yönetilen üç büyüklerden her sene biri şampiyon oluyor. O zaman hangi kulübe dönüp; sistemi özgürleştiriyoruz, iyi yönetirsen başarı kazanabilirsin diyebileceğiz? Gençlerbirliği eğer isteseydi son 20 yılda 3 kez şampiyon olmuştu. Bursaspor veya Eskişehirspor gibi kulüplerin çıkarına olmayan bir kararın, Türk futboluna katkı sunması pek mümkün değil. Zira kulüpleri yarıştırmadan, futbolcuları nasıl yarıştıracağız?
Oyuncu arama tarama sistemleri gelişmiş, profesyonel şekilde yönetilen kulüpler hayali güzel. Lakin sistem, iyi oynayanın kazanmasına fırsat vermedikçe, denetim mekanizmaları işlemedikçe, hukuk ve mali disiplin gerçekten uygulanmadıkça, serbestliğin güçlüyü daha güçlü, zayıfı da daha zayıf yapacağı çok açık.
Faydalı tarafları yok mu? Var elbette ama onu da, tüm bu tabloya iki kelam etmeyip, yabancı sınırının kalkmasını önemli çözüm olarak tartışan köşe yazarlarından okuyabilirsiniz.