Birleşik Metal-İş nasıl kazanabilir ya da kazanabilir mi?
Bu başlıktaki soruya birçok yanıt verilebilir. Özellikle bir işçi sendikası ismi kullanılarak soru böyle sorulunca genelde sendikanın ekonomik olarak ne kazandıracağı gelebilir akla. Kısmen doğru da olur bu. Ancak bu dönemki yanıt biraz daha kapsamlı ve ilk akla geleni de içerecek nitelikte olmalıdır. Neden?

Ömer YALÇINTAŞ
Bu başlıktaki soruya birçok yanıt verilebilir. Özellikle bir işçi sendikası ismi kullanılarak soru böyle sorulunca genelde sendikanın ekonomik olarak ne kazandıracağı gelebilir akla. Kısmen doğru da olur bu. Ancak bu dönemki yanıt biraz daha kapsamlı ve ilk akla geleni de içerecek nitelikte olmalıdır. Neden?
Gazetemiz uzun bir süredir, metal sektöründeki MESS dayatmaları ve iş birlikçi Türk Metal’in imzaladığı, işçilerin ihanet sözleşmesi olarak adlandırdığı grup sözleşmesiyle ilgili tartışmalara yer veriyor. Bazen “Niye bu kadar üstüne düşülüyor bu sözleşmenin?” diyenlerle karşılaşıyoruz. Ancak özellikle MESS grubundaki işyerlerinde tam tersi bir durum hakim. “Acaba neler tartışılıyor ve Evrensel neler yazacak ya da işyerlerinden işçiler neler kaleme alacak” diye soruluyor. Çünkü bu sözleşmeyi diğerlerinden ayıran çok önemli ayrım noktaları var. Ve bir işçi gazetesi olan Evrensel’in bu durumu yansıtması kadar doğalı yok elbette.
TARİHSEL GÖREV KİMDE?
Klasik bir sözleşme döneminde ücret artış oranları, sosyal haklar ve alınacak zamlar, yeni girenle eski işçiler arasındaki farkın kuruş cinsinden hesabı, izin günleri vs. öne çıkar. Evet, hepsi önemli. Ama bu dönem karşımızda yeni ve özel bir gündem var. Nedir o? Sözleşme 3 yıllık olacak ve bu yukarıda sıralananlar üç yıllığına müzakere edilecek. Klasik bir sözleşme değil bu dayatılan. Hem de en dişli patron örgütü ve en iş birlikçi sendika eliyle.
İşçiler aylık kayıplar yaşarken, temel tüketim mallarına ha bire zamlar gelirken, sen kalk ve 3 yıllık sözleşmeyi zafer olarak ilan et... Gerekirse 5 yıllık yaparım de! (Türk Metal Genel Başkanı böyle diyor.)
İşte sözleşme, ücret artışının dışında, esasen bu açıdan çok önemli. Başlıktaki sorunun o nedenle sadece ekonomik kazanımlar üzerinden değil başta metal işçilerinin ama tüm sınıfın kazanımı denilebilecek bir yanıtı ve muhatabı var mıdır? Evet vardır. Burada muhatap; henüz sözleşmeye imza atmayarak tüm metal işçilerine heyecan veren, beklentileri artıran, yaptığı eylem ve mitinglerle patronlara ‘GREV’ mesajı veren Birleşik Metal-İş’tir.
Önümüzdeki dönemlerde geçmişi aratacağı açık olan tescilli bir patron örgütü karşısına; Birleşik Metal-İş tüm işçilerin gücü ile çıkabilmeyi başarabilirse, tarihi görevini yerine getirecektir. Bundan kimsenin kuşkusu yoktur. Ama ikircikli bir tutumla; örneğin “MESS bizi ezer, gücümüz yok” vb. tartışmalarla işçilerin karşısına çıkarsa hem kendi tabanının güvenini hem de diğer sendikalara üye metal işçileri üzerindeki itibarını ve cazibesini yitirebilir.
Kolay bir süreçten bahsetmiyoruz kuşkusuz. Ancak bu sözleşme 3 yıllık imzalanırsa (Ek protokol yapılarak iyileştirme alınsa bile) gelecek dönem MESS’in esnek çalışma başta olmak üzere diğer haklarda geriye doğru istekte bulunacağını herhalde herkes biliyordur.
İŞÇİLER ARAYIŞTA
İşçiler son yıllarda kendiliğinden ve el yordamıyla çıkış arıyor. Başta genç işçiler bir arayış içinde, bu gözleniyor/biliniyor. İşçilerde kazanma duygusu hakim, çünkü artık kaybetmek istemiyor. İşçiler, özellikle metal işçisi eni sonu bu sorunlara karşı mücadele ettiğini düşündükleriyle birleşmek için adım atabilir. O dönemin yöneticileri eliyle akamete uğratılsa da 1998’deki Türk Metal üyelerinin Bursa’da toplu istifaları ve bir arayışla Birleşik Metal-İş’e geçme eğilimi söylediklerimizin ispatıdır. Ancak son yıllardaki eksikleriyle birlikte, kriz vb. dönemlerde verilen örgütlenme mücadelesi ile işçiler yine Birleşik Metal-İş’e el uzatmadılar mı? Bosch bunun en rafine halidir, Cengiz Makine öyledir.
İşte Birleşik Metal-İş yönetimi başta olmak üzere tüm işyeri komiteleri, çalışanları şimdi dayatılan MESS sözleşmesine karşı yine arayış içinde olan işçiler karşısında tarihi bir sorumlulukla karşı karşıya. Zira işçi bahsedildiği gibi her şeyi göze alan samimi bir mücadeleyi görmek istiyor. Burada saldırgan patron örgütü ve Türk Metal elbette mücadele edenleri yenerek ganimeti toplamak isteyecektir. Ama düşünün ki bir de tersi olursa!
GREV KOMİTELERİ İLE HAZIRLIK
Bu tartışma elbette kör parmağım gözüne misali hiç hazırlanmadan, cephe gerisini, cephaneliğini hazırlamadan bir savaşa girmeyi kastederek yapılmıyor. Başta DİSK ve tüm sınıf dostları, sınıfın partisi ve tüm metal işçilerinin desteğini alacak bir planı zorunlu kılmaktadır. İşyerlerindeki sözleşme komiteleri, grev hazırlık komiteleri kendi üyelerini hazırlarken aynı zamanda topyekün bir çalışmayı planlamalıdır elbette.
Gazeteye yansıyan mektuplardan ve görüşülen işçilerden, yapılan toplantılardan edinilen bilgiler; işçilerin gerçekten Birleşik Metal-İş’in tutumunu dikkatle izlediğini gösteriyor. Gebze mitingine katılan ve görüşülmüş Türk Metal üyesi işçiler bunu anlatıyorlar. Türk Metal’in “örgütlü” olduğu ve haberdar olunan birçok işletmede işçiler; “normalde 2-3 gün sürerdi sözleşme tartışmaları, ama 15-20 gün geçti, özellikle 3 yıl hâlâ tartışılıyor ve Birleşik Metal-İş’in tutumu merakla bekleniyor” diyor. Bu beklentinin kendisi bile Birleşik Metal-İş’in tarihi sorumluluğunu artırmaya yetmez mi?
Ayrıca işçiler içinde çalışma sürdüren güçler, özellikle sınıfın partisi ve üyeleri, uzun süredir kurultaylar ve konferanslarla ciddi bir güç biriktiren komiteler şimdi MESS dayatmalarına karşı sınıfın örgütlü birliğine hizmet etmeyecekse ne zaman edecek? Ciddi bir çalışma ve grev örgütlenmesi halinde Türkiye işçi sınıfı kötü talihini yenmek için fırsat yaratabilir. Bu ciddiyetle hareket edilirse tüm sınıfın hanesine yazılacak bir kazanım olabilir.
DAĞINIK DEĞİL ETKİLİ VURUŞ!
Birleşik Metal-İş’in 41 işyeri MESS grubunda ve sözleşme yaklaşık 12 bin işçiyi ilgilendiriyor. Küçük bir sayı denilebilir. Ama Türk Metal yaklaşık 120 bin üyesi adına sözleşmeyi imzalamışken ve açığa çıkan bir tepkinin olmamasının rahatlığı ile “zafer sarhoşluğu” yaşarken; Birleşik Metal-İş ve dostları gerçek bir zafere ilerleyebilir. İleri ve genç işçiler başta olmak üzere işyeri örgütlenmelerinin önemini burada açığa çıkaracak adımlar atılmalıdır. Enerjilerini sadece yukarıdan gelecek talimatla değil ama kendi örgütlenmeleriyle de açığa çıkarmalıdırlar. Gebze’de grev oylamasına dönüşen miting böylesi bir enerji birikiminin olduğunu ispatlamıştır. Kaldı ki bölge toplantılarında da bu enerjinin önemli bir eğilim olarak yine ortaya çıktığını biliyoruz. Sınıf sendikacılığı iddiasının işçilerin bu tutumuyla birleşmesi gerekir.
Bazen büyük savaşların kazanılmasında küçük bir mevzi ve bölüğün ne yapacağını bilerek hareket etmesi etkili olur. Tarihte örneği çokça vardır bunun. Bu açıdan, “12 bin işçi ile nasıl kazanalım, maddi manevi olarak zayıfız” demek bir noktadan sonra savaşı baştan kaybetmemize neden olabilir. Buna müsaade etmemek gerekir. Tarih Birleşik Metal-İş yönetimini ve bizleri göreve davet etmiştir!
Evrensel'i Takip Et