11 Ocak 2015 00:49

‘Esnekleşme hakları yutar’

Kamu Hizmetleri Enternasyonali (PSI) Türkiye sendikalarının düzenlediği Güvencesizlik ve Örgütlenme Deneyimleri Sempozyumunda konuşan yazarımız Dr. Murat Özveri, “Çarpma işleminde sıfır nasıl yutan elemansa, iş hukukunda da esnekleşme hakları yutan elemandır” dedi.

Paylaş

Kamu Hizmetleri Enternasyonali (PSI) Türkiye sendikalarının düzenlediği Güvencesizlik ve Örgütlenme Deneyimleri Sempozyumunda konuşan yazarımız Dr. Murat Özveri, “Çarpma işleminde sıfır nasıl yutan elemansa, iş hukukunda da esnekleşme hakları yutan elemandır” dedi.

Belediye-İş toplantı salonunda gerçekleşen sempozyumda güvencesizlik ve esnekliğin nasıl hukuki dayanaklara oturtulmaya çalışıldığını anlatan Dr. Murat Özveri, bu sürecin 24 Ocak kararlarıyla başladığını, esnekleşmenin hukuki hale getirilmesi için ilk olarak kolektif hukuktaki haklara müdahale edildiğini söyledi. Toplu İş Sözleşmesi Kordinasyon Kurulu gibi yapılarla işçilerin kolektif haklarının ellerinde alınmaya çalışıldığını ifade eden Özveri, sürecin bireysel iş hukuku alanına da yansıdığına dikkat çekti. Özveri, “İşçiyi değil işletmeyi koruyacak iş hukuku oluşturdular” dedi.

SONUNDA SOMA OLDU

AKP’yle beraber de işverenin izni alınmadan örgütlenilemeyecek hale gelindiğinin altını çizen Özveri, “Kendilerine uygun sendikal yapı oluşturdular ve sendikal oligarşi kurdular. İşveren istemezse örgütlenme mümkün olamaz hale geldi. İcazet alarak örgütlenmenin sonucunda da Soma gibi olaylar oldu” diye konuştu. Esnekleşmenin işçiler için ne demek olduğuna da değinen Özveri, “Matematikteki çarpma işleminde sıfır nasıl yutan elemansa, iş hukukunda da esnekleşme hakları yutan elemandır” benzetmesi yaptı.

Yine sendikal yapıları eleştiren Prof. Dr. Yüksel Akkaya ise sendikaların önce işçileri insanca yaşayacak koşullara yönlendirmesi gerektiğine dikkat çekti. Akkaya, “Güvencesizliğin nedeni güvence vermeyen sendikalardır. Sendikalar önce işçiyi insanlaştıracak yaşam için mücadele etmeli” diye açıkladı.

FEODAL YAPI KIRILDI

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesindeki örgütlenmeyi aktaran Dev-Sağlık İş Sendikası temsilcisi Tufan Sertlek, şehirdeki feodal yapıdan kaynaklı taşeron firma patronlarının işçilere kötü davrandığına dikkat çekti. “Patron çağırıp işçiyi azarlıyor. Firmasında işe girebilmek için ise birilerine 2 bin TL rüşvet verilmesi gerekiyordu. Biz işçilere ilk başta yapabileceklerimizi ve yapamayacaklarımızı anlattık, güven ilişkisi kurduk” diyen Sertlek, örgütlendikten sonra patronun işçilere karşı nasıl değiştiğini şu örnekle anlattı: “Daha önce dekanın bile kovduğu işçiler örgütlenince, patron onları ‘Ahmet Bey, Ayşe Hanım’ diye çağırmaya başladı.”

YANDAŞA DİKKAT!

Örgütlenmeleri durdurmak için yandaş sendikalar oluşturulduğunun altını çizen SES Bolu Şube Yöneticisi Özkan Üstün, kamuda örgütlenen sendika olmalarına rağmen Bolu İzzet Baysal Tıp Fakültesindeki taşeron işçileri örgütleyebildiklerini söyledi. Örgütlenmelerinin önüne geçilemeyeceğinin anlaşıldığını belirten Üstün, “Örgütlenme engellenemeyince yandaş sendikalar devreye sokuldu ve bu sendikalar işçilere ‘Siz bizde örgütlenin işten atılsanız bile biz size iş buluruz’ diyerek işçiyi örgütlemeye çalıştı. Ancak bizim başarımız işçi-memur ayrımı yapmadan onların hepsinin sağlıkçı olduğunu söyleyerek hareket etmekte oldu” dedi.

HEMŞİRE İŞÇİ EL ELE

Ankara Numune Hastanesindeki örgütlenme faaliyetlerinden bahseden SES Üyesi, Hemşire Gülten Yıldırım ise işçilerin örgütlenmeden önceki koşullarıyla örgütlendikten sonraki koşulları arasındaki farkı şöyle anlattı: “Formalarının arkasında temizlikçi yazmasından utanıyorlardı ve biz bu yazının kaldırılmasını sağladık. Düzgün kıyafetlerle çalışma başladı. Daha önce hemşire ve doktorlar tabakta yemek yerken, işçiler tabldot yiyordu. Bu durumu da hep beraber düzelttik ve işçiler de tabakta yemek yemeye başladı. Yol paraları kesiliyordu bu uygulamayı durdurduk.”

HA TAŞERON HA İŞSİZLİK

Taşeron işçilerin de örgütlenme deneyimlerini anlattıkları sempozyumda konuşan Samsun Gazi Devlet Hastanesi taşeron işçisi Yüksel Arslan, taşeron işçiler olarak sendikalardan beklentilerini şu sözlerle vurguladı: “Biz sendikalardan rant kavgası değil büyük canavara karşı ortak mücadele istiyoruz. Ben 3 sene örgütlendiğim için işsiz kaldım. İşsiz kalmakla taşeron işçi olarak çalışmak bizim için aynı.” Küçük bir şehir olan Samsun’da taşeron firmalara referanslar sayesinde girilebildiğini söyleyen Arslan, “Örgütlenmeye başladığımızda AKP’li olmamıza rağmen çekimserdik. Dev- Sağlık İş gibi devrimci bir sendikada nasıl örgütleniriz diye düşündük. Sonra örgütlendik ve AKP’den referanslarımız olduğu için bizi atamadılar. Sonra örgütlenme artınca işler değişti ve işten atmalar başladı. Biz o zaman anladık sendikal mücadele nedir. Bu sefer de biz hastane önünde çadır kurup direnişe geçtik” dedi. (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Güvence sağlanana kadar mücadele sürecek

SONRAKİ HABER

Silah kaçakçısından bomba ihbarı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa