20 Ocak 2015 01:58

Ölmüş eşek kurttan korkmaz

Kaybedecek bir şeylerinin olmadığını “Ölmüş eşek kurttan kormaz” sözüyle anlatan Ejot Tezmak işçileri ‘adı sınıf kavgasıdır’ dedikeleri greve çıkış sebeplerini saymakla bitiremiyor.

Ölmüş eşek  kurttan korkmaz

Vedat YALVAÇ
Sema BARBOROS
İstanbul

MESS’in 3 yıl ve enflasyona dayalı zam dayatmasına karşı grev kararı alan ve 29 Ocak’ta greve çıkacak olan Birleşik Metal-İş üyesi 42 fabrikadaki 15 bine yakın işçinin grev hazırlığı sürüyor. Hazırlıkların sürdüğü fabrikalarından biri de Ejot Tezmak. 

18 yıldır Birleşik Metal-İş’in örgütlü olmasına rağmen ilk defa Grup Toplu İş Sözleşmesi yapacak olan İstanbul’daki Ejot Tezmak işçileri ile grev hazırlıklarını konuştuk. Kararlılıklarını ve kaybedecek bir şeylerini olmadığını, “Ölmüş eşek kurttan korkmaz” sözüyle açıklıyorlar. 

11 yıldır Ejot Tezmak fabrikasında çalışan Erdoğan Özdemir, işçilerin tartıştığı sorunların başında sözleşmenin 3 yılda bir yapılması kararı olduğunu söylüyor. Enflasyona dayalı zam kararının tartışılan konuların başında geldiğini ifade eden Özdemir, işçilerin en büyük sıkıntılarından birinin de saat ücretinin ortalamanın çok altında olması olduğunu belirtti.

İşçilerin yüzde 75’i, 10 ile 15 yıl arası çalışan işçiler. Bu işçilerin yıllık saat ücretine alacakları zam 5 TL ile 7 TL arasında değişiyor. Dolayısıyla işçilerin olmazsa olmazlarından biri de ve iyileştirme. 

ANLAMAK İÇİN EKONOMİST OLMAYA GEREK YOK

“Hem zam oranı düşük hem 3 yıllık sözleşme dayatılıyor” diyen Özdemir,  Yüzdelik zamma da karşı olduklarını, çünkü yüzdelik zammın eski işçi ile yeni işçi arasındaki ücret uçurumunu büyüttüğünü, bu farkın kapatılmasa bile sabitlenmesi gerektiğini vurguluyor. 

Sözleşmenin 3 yıllık olmasının 6 ayda bir sözleşme dönemini yok saymak anlamına geldiğini,
İfade eden Özdemir, “Zaten enflasyon bu ülkede gerçekleri yansıtmıyor. Bu yüzden de alacağımız zam yüzde 3’lere tekabül edecek. Bir yıl ücret alırız, geri kalan sıfır demektir. Bunun işçinin hayatına nasıl yansıyacağını bilmek için ekonomist olmaya gerek yok. Hayatın gerçeği ortada. Doğal gaza yüzde 12 zam deniliyor, KDV’si hariç. Mazot fiyatları düştü ama ulaşım ücretinde düşme yok. Bunun işçiye  yansıdığını görmemek için ya kör olmamız gerekir ya da sağır olup duymamız gerekir” diye konuştu.

BU YAPTIĞIMIZ SİYASİ BİR DURUŞTUR

Metal iş kolunun lokomotifi olduğunu belirten Özdemir, Birleşik metal-İş’in atacağı her adımın özenle takip edildiğini ve ona göre adım atıldığını belirtti. 

Tabanda büyük tepkilerin varolduğunu dile getiren Özdemir,  “Bizim bu yatığımız siyasi bir duruştur. Emek ile sermaye  arasındaki çelişkinin derinleştiği bir ortamda adını koyacak olursak bu bir sınıf kavgasıdır” dedi. 

18 yıldır Ejot da çalışan Ferhat Durna da ilk defa bu kadar hareketli bir sözleşme gördüğünü söyleyerek şunları ifade etti: “Şu an gerçekten zor bir dönemdeyiz. Biz nasıl etkileniyorsak ailemiz de maddi, manevi her yönden etkilenecek bu durumdan.  Ama sonuna kadar mücadele edeceğiz.” 
18 yıldır fabrika oldukça büyümüş. Ancak bu durumun işçiye yansıması olmamış. Özellikle AKP döneminde ücretlerinde hiçbir büyüme  görmediklerini dile getiren Durna, “Biz daha önce yüzde 50, yüzde 60 zamlar alırdık. Onlar şu an hayal” diye konuştu.

SORGULAYAN DURUMA GELDİM

Daha önce Türk Metal’in örgütlü olduğu bir fabrikada 11 yıl çalışan Suat Yıldırım, 4 yıldır Ejot Tezmak fabrikasında çalışıyor. Çalıştığı diğer fabrika da MESS kapsamında olduğu için MESS’in tavrını iyi biliyor. 
“Süreç bana uzak değil” diyen Yıldırım, daha önce üye olduğu Türk Metal’de işlerin nasıl yürüdüğünü şöyle anlatıyor; “Gerek sendika temsilcileri gerekse şube başkanları hiçbir şey yapmıyorlardı. Her şey Ankara’da halledilir. İmzalar atılır. Zam oranları ilan panosuna asılırdı. MESS’in taktiği budur zaten. Zam oranları üzerinden gider” dedi. 

Üye sayısı 150 bine yakın olan bir grubun imzaladığı sözleşmeyi bizim de çaresiz kalıp imzalayabileceğimizi düşünenlerin yanıldığını dile getiren Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü:  “Ailemize, arkadaşlarımıza, Türk Metal’e üye arkadaşlarımıza da anlatıyoruz. Bunun parasal bir getirisinden ziyade sosyal ve sınıfsal baskısını hissetmelerini istiyoruz. Çünkü biz onun baskısını hissediyoruz. Sonuçta bizim de ekmeğimize yansıyacak. Arkasından esnek çalışma dayatmaları gelecek. Bir kere başladı mı sonu gelmez. Bugün tekstil sektöründe otomotivin diğer sektörlerindeki işçileri, onların yan sanayilerinde çalışan işçilere, zamanla bütün sektörlere dayatılacak” dedi.  

Türk Metal üyesiyken sorgulama, sorma, öğrenme, merak etme lüksünün olmadığını belirten 
Yıldırım şu bilgileri verdi: “Türk Metal’de baş temsilciler olsun, diğer temsilciler olsun herkes merkeze tabi. Tabilikten sorgulayan, hakkını arayan, merak ettiğinin karşılığını alan, yeri geldiği zaman şube başkanını, genel başkanını sorgulayabilen, haklarında fikir alabilen, fikrini istediği gibi söyleyebilen bir duruma geldim” dedi. 

‘BİLİYORUM Kİ TÜRK METAL ÜYELERİNİN GÖNLÜ BURADA’

Türk Metal üyesi işçilerin de kendilerine destek verdiklerini ancak cesarete ve bir uyanışa ihtiyaç olduğunu dile getirdi. 

Bu uyanışın, bazen grevlerle, bazen de dayanışmaların örgütlenmesiyle sağlandığını belirten Yıldırım, “Biz aslında o arkadaşlarımızın da mağdur olmasını istemiyoruz. Farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Bunun da onlar tarafından yavaş yavaş anlaşıldığını düşünüyorum” dedi.

EVDE DE TOPLANTILAR YAPILDI 

Toplantılar yalnızca fabrikalarla sınırlı tutulmamış. Evde de toplantılar yapılmış. 
Çünkü grev kararı alınınca ailelerde de bir endişe ve korku başlamış. 
“Sonunun ne olacağı belli olmayan bir durum var” diyen Suat Yıldırım sözlerini şöyle sürdüyor: “Ailelerimize de yansıyor bu durum. Ama biz çevremize süreci anlattıkça onlar kendilerini daha huzurlu hissettiler. Bunun bir hayal olmadığını bir macera olmadığını anlatıyoruz. Onlara anlattıkça bunun bir kazanım, bir haysiyet, bunun bir şeref meselesi olduğunu, bunun dayatmaya karşı olduğunu onlara güzel güzel anlattığımız zaman onlar kendilerini daha rahat daha huzurlu hissettiler. Onlar rahat hissettikçe daha çok güçleniyoruz”. 

VAROŞTA OTURDUĞUMUZ HALDE GEÇİNEMİYORUZ

Metal sektöründe çalışan işçilerin aldığı ücret ortalama 1000 ile 1500 TL arasında değişiyor. Özellikle işe yeni giren işçiler asgari ücretle başladığı için işçilerin büyük bir kısmı 1100-1200 arası ücret alıyor. 
Ücretlerin mesailerle birlikle 1500 TL’yi ancak bulduğunu söyleyen Yunus Kaş 4 yıllık bir işçi. 
Bir çocuğu olan Kaş’ın aldığı 1500 TL’nin 400 TL’si kiraya gidiyor. Kış ayında evde bir bebek olduğu için doğal gaz yakmak zorunda kalan Kaş’ın son doğal gaz faturası 250 TL. Faturalar, çocuğun bezi derken Kaş’ın elinde yalnızca 100 TL kalıyor. İşe gidiş gelişi 150 lira olan Kaş’ın bütçesi bu aylarda içerde. 
Bu durum karşısında mecburen kredi kartına yüklenen Kaş’a son dönemde yaptığı en lüks harcamanın eşiyle birlikte Eminönü’ye gitmek olduğunu söylüyor. İçinde bulundukları durumu şöyle özetliyor: “Bize varoş diyorlar. Hani lüks yerde oturmuyoruz ya. Biz gecekondu semtlerinde oturuyoruz. Buralarda da 400 TL’den aşağı kira bulamazsınız. Kış aylarında her ay 200 ile 400 arasında değişen doğal gaz ücreti ödeniyor. Elektrik su 100-150 TL. Elde kalıyor 400-500 TL. Bu parayla çocuğu mu okula gönderirsin, evin ihtiyaçlarını mı karşılarsın. Biz eşlerimizi çocuklarımız bir yerlere veya sinemaya götürmeye, bir dost akraba ziyaretine gitmeyi unuttuk. Bir cenazemiz oluyor buradan memleketimize bile gidemiyoruz”. 

ASGARİ ÜCRETİN 7 KATI İLE BAŞLADIM

Asgari ücretin 7 katı parayla metal sektöründe çalışmaya başlayan Ali Babacanoğlu, 5 yıldır Ejot Tezmak fabrikasında çalışıyor. İstanbul’a 1989 yılında ziyaret amaçlı gelen Babacanoğlu, “Ankara’da çalışıyordum. Fabrika girişinde gördüğüm bir ilan üzerine fiyatları karşılaştırmak üzere içeri girdim patron çalışmamı beğendi ve asgari ücretin 7 katı ile işe başladım. Çünkü meslek lisesi mezunu mumla aranıyordu” Babacanoğlu o dönemle bu dönemi kıyaslıyor, “Ben işe başladığımda bekardım. İstanbul’a geldim. Aldığım ilk maaşla 2 yıllık otel paramı peşin vererek kaldım. Şimdi bırakın 2 yıllık Otel parası ödemeyi haftalık parasını ödeyemiyoruz” dedi.  

Evlendikten sonra da kiraya çıkan Babacanoğlu, 2 yıllık kirasını ödeyerek oturmaya başlamış. O dönem iyi para alan Babacanoğlu, babasından kalan bir miktar parayı da ekleyerek  2 ev almış, şimdi onların kirasıyla geçiniyor.  Ancak bu haldeyken bile geçinme zorluğu çektiğini ifade ediyor. “Kiracım benim gibi 2 çocuk okutuyor. 2 yıldır 350 TL kira alıyorum. Zam yapmıyorum” diyen  Babacanoğlu, “Eşim asgari ücretle çalışıyor. Çocuklarım da yazın gelince çalışıyorlar. Yine de 2 çocuğum da okuduğu için zar zor geçiniyoruz” dedi.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Tutuklu Sendikacı Mehmet Türkmen cezaevinden işçilere seslendi: Bu koşullar fabrikalardaki kölelik koşullarından daha kötü değil

Tutuklu Sendikacı Mehmet Türkmen cezaevinden işçilere seslendi: Bu koşullar fabrikalardaki kölelik koşullarından daha kötü değil

Antep’te patronların yüzde 30 zam dayatmasına karşı binlerce işçinin katıldığı grevlere öncülük ettiği için tutuklanan BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen Evrensel’e konuştu: “Tutuklanmam patronların kurduğu kölelik düzenine itiraz etmeyin mesajıdır. Vereceğimiz yanıt bizleri köleliğe mahkum etmek isteyenlere inat, BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmektir.”

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
21 Şubat 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et