Makul Şüphe ve Devlet Terörü; Cizre
Namluların İstanbul’un orta yerinde de üzerimize doğrultulabildiğini Haziran direnişiyle tecrübe etmemizin üzerinden kısa bir süre geçmişken, tüm reflekslerimiz baskıya, zulme karşı beraber olma seçeneğinde birleşmelidir. Nihat’ın da Berkin’in de katillerine dur diyebilmenin öncelikli yolu budur
Çağla YOLAŞAN
Amed
Yasin Özer, Barış Dalmış, Musa Azma, Ümit Kurt, Nihat Kazanhan…
En küçükleri 12 yaşındaki Nihat, en büyükleri ise 19 yaşındaki Yasin. Onların isimlerini biliyoruz fakat onları öldüren kurşun kimin silahından çıktı bilmiyoruz. Nihat’ın arkadaşı anlatıyor mesela. Özetle; “Nihat sokakta oynarken akrep tipi polis aracını görünce zafer işareti yaptı, araçtan inen polis Nihat’ı hedef alıp ateş etti.” diyor. Ya da daha öncesinde Ümit’in katledilişine şahit olanlar benzer bir ifade veriyor. Cizre’de çocuklar sokakta katlediliyor ve katilleri bilinmiyor, bilenler açıklamıyor, cezalandırmıyor, saklıyor.
Cizrelilerin çocukları gün aşırı faili meçhul cinayetlere kurban gidiyor ve çoğu henüz oyun çağında. Günlerdir pek çok yerde “devlet Cizre’de ne yapmaya çalışıyor?” sorusu soruluyor, yanıtları tartışılıyor, yazılıp çiziliyor. Biz de, ‘Devlet Cizre’de Kürt gençlerinden ne istiyor?’ sorusu özelinde tartışmalara müdahil olalım, makul şüphe adıyla sunulan bulanık kavramın hızlıca doğurduğu sonuçları konuşalım, daha sonra ‘ne yapmalı’ diye düşünelim istiyoruz.
POLİTİK ARZUNUN ÜRÜNÜ
Kent kültürü ve geçmişi itibariyle Kürt halk hareketinin önemli duraklarından biri olan Cizre… Bir yanıyla gençliği geleceksizleştirme politikası ekseninde yıllardır Kürdistan ve Türkiye’de; eylemde ağzı açık fotoğrafı olduğu için, zafer işareti yaparken görüntülendiği için ve hatta cep telefonuyla ‘rojbaş’ yani günaydın mesajı attığı için, ‘yasak kitaplar’ okuduğu için, ‘yasak şarkılar’ dinlediği için binlerce genç gözaltına alındı, tutuklandı, çokça hapis cezası uygulandı. “Ben bu şekilde yaşamak istemiyorum, bu düzen böyle gitmez.” diyen hemen her genç bu baskı, şiddet ve geleceksizleştirme politikasıyla yüz yüze geldi. İşte Cizre özelinde Kürt gençliği için bir kimlik haline gelmiş olan sürekli mücadele hali devletin tüm yıldırma çabaları için en belirgin hedeflerden biri haline geldi.
Diğer yanıyla bakacak olursak makul şüphe kavramıyla yani iktidarın sınıfsal, ulusal, cinsel kimliklere yönelik dayatmaya çalıştığı tümden gerici siyaset açısından ‘risk yaratan’ kitleye donük yok etme, susturma, bastırma politikasının uygulama alanıyla karşılaşıyoruz. Hukuk dünyasında hiçbir karşılık bulmayan tamamen politik bir arzunun ürünü olan makul şüphe günden güne insanlık dışı sonuçlarını doğurmaya devam ediyor. Mesela başlangıçta da söylediğimiz gibi 12 yaşındaki Cizreli Nihat sokak ortasında polis kurşunuyla başından vuruluyor ve sorumlular hiçbir şekilde cezalandırılmıyor, cezalandırılmak bir yana faili meçhul olarak karşımızda duruyor.
Makul şüphe hiçbir koşulda meşru değildir. Devlet mekanizmasının mücadele eden tüm kesimlere, gençlik kitlelerine kendi istediğini, kendi çözümünü, kendi barışını dayatmasının yeni aracıdır.
BUGÜN CİZRE’DE YARIN KIZILAY’DA TAKSİM’DE
Peki makul şüphenin ardındaki devlet terörüne karşı ne yapmalı?
Cizre’nin sesine ses vermeli… Cizre’deki tüm baskı politikalarına, devlet cinayetlerine, çocuk katillerine hep beraber karşı çıkmalı.Şunu bilmek gerekiyor ki, Türkiye egemen sınıfının derdi 12 yaşındaki Nihat, 14 yaşındaki Ümit değil; dayatmaya çalıştığı her türlü politikaya karşı çıkan herkes. Namluyu bugün Cizre’ye doğrultan kolluk güçleri yarın Kürdistan’ın başka bir kentinde, Kızılay’da, Taksim’de meydanları dolduran halklara hiç düşünmeden aynı silahın namlusunu doğrultabilir. Bugün Cizre’nin yaşadığını yarın herhangi bir yerde aramızdan biri benzer şekilde yaşayabilir.
Cizre kimliği şimdi tüm Kürdistan ve Türkiye halklarının kimliğidir. Nihat şimdi hepimizin kardeşi, evladıdır. Üstelik namluların İstanbul’un orta yerinde de üzerimize doğrultulabildiğini Haziran direnişiyle tecrübe etmemizin üzerinden henüz bu kadar kısa bir süre geçmişken, tüm reflekslerimiz baskıya, zulme karşı beraber olma seçeneğinde birleşmelidir. Nihat’ın da Berkin’in de katillerine dur diyebilmenin öncelikli yolu budur...