01 Şubat 2015 04:39

Xanoyê Çengzerîn’den Brûsk’a, direnişten zafere

Paylaş

Cihad İLBAŞ

“Önce sizi önemsemezler, sonra size gülerler, sonra sizinle savaşırlar, sonunda siz kazanırsınız.”
Gandhi

Takvim yapraklarından 17. yüzyıl. Osmanlı-İran sınırı. Sykes-Picot’un selefi, Kürdistan’ın ilk paylaşım anlaşması Kasr-ı Şirin yeni imzalanmış. İran tarafında kalan Kürt beylerinden biri, Emir Han, Şah’tan hizmetlerine karşılık öküz derisi kadar bir toprak parçası ister. Şah sözüm ona gözü toktur, cömerttir. İstediği yerden almasını söyler Kürt beyine. Kahramanımız zekidir. “Aqil taca zêrin e, li ser herkesî nîn e”* atasözünün canlı örneğidir. Öküz derisini ip yaptırır, bir kale dikebileceği bir alanın etrafını bu iple çevirir. Şah kendisini aşağılanmış hisseder fakat laf ağızdan çıkmıştır bir kez. Geri dönüş yoktur. Öküz derisi kadar alanda, zamanın Kobanê’si bir kale inşa edilir. Dımdım Kalesi.

Emir Han, yiğitçe savaştığı harplerden birinde bir kolunu kaybeder. Dımdım Kalesi’nin ustalarına bir de altın kol yaptırır. Artık altın koluyla anılır: Xanoyê Çengzêrîn (Altın kollu Han)

***
Kobanê direnişi başladığında, sınırın Suruç tarafından heyetler Kobanê’ye geçer. Bir fotoğraf düşer internete. Karede bir YPG savaşçısı vardır. Bir eksikle: Bir kolu yoktur. Savaşta kaybetmiştir. Kolu yoktur fakat onun sermayesi inancı, cesareti ve haklılığıdır.

***
Xano’un inşa ettiği kale çok sağlamdır. Her türlü saldırıya dayanabilecek güçtedir. Xano akıllıdır, kurtlar sofrasına yuva kurduğunu bilir. Kalenin içinde silah üretir, top döktürür. Şah buna inanmaz, güler geçer. Bir Kürt nasıl silah üretebilir ki? Gönderdiği adamları topları yerinde görür. Şah ürker. Kaleye sefer düzenler. Nafiledir. Kale düşmez. Hiçbir sefer fayda etmez. 7 yıl süren kuşatma işe yaramaz. En son bütün İran kuvvetleri gelir kale önüne.

***
Kobanê’yi hatırlarız. Mermi fabrikaları kurulur, öz savunma birlikleri oluşturulur. Saldırılara karşı önlemler alınır.
***
Sırtını ulu bir dağa veren Dımdım tüm saldırılara direnir. Aylarca daha direnecek kuvvettedir. Her Kürt hikayesinin olduğu gibi, Dımdım’ın da bir Bekoyê Ewan’ı vardır lakin. İhanet, tarihseldir. Kale içindeki halk, su ihtiyacını yeraltından gizli bir geçitle gidilen dışarıdaki bir kaynaktan sağlar. İçerideki bir hain, Fars komutanına bu durumu bir şekilde ulaştırır. Su yolu kesilir, kale halkı susuz kalır.

Şah artık emindir, “Dımdım düştü düşecek.” Lakin başta Xano, kale halkı teslim olmaz. Xano, kaleyi zamanına göre ileri yöntemlerle yönetir. Kobanê Halk Meclisi’nin zamana göre muadili bir “ruspî” (aksakallı) meclisi kurulmuştur. Meclisten direniş kararı çıkar. Başta Xano, kale halkı kendilerini ve kaleyi ateşe verirler. Ateşi teslimiyete tercih ederler. Ateş arınmaktır. İhaneti temizler. Burada romantizm ya da mazoşizm yoktur. Realisttirler. Teslimiyetin başlarına güncel örneği gözler önünde yaşanan, ateşten bin beter belalar getireceğini bilirler.

Dımdım, bir direnişin manifestosudur. Tek kol savaşmayı bırakmaya, ihanet teslimiyete bahane değildir. Dımdım’ın öğretisi yüzyıllar sonra Kobanê’de raftan iner.

Kürdolog Ordîxane Celîl’in doktora çalışması, yazar Erebê Şemo’nun bir romanı, Dımdım Kalesi üzerinedir.
***
Kobanê, en başından önlemini almıştır. Fakat biliriz, önlemi almak, bir kaleyi, şehri korumaya yetmez. Cesaret de gereklidir. Yoksa tek kollu Brûsk Kobanê’yi bırakmıyorken çok daha donanımlı pêşmerge, kameralar önünde yüz binlerce Êzidî’yi Şengal’de neden savunmasız bırakır?

Kobanê, Dımdım’ın izdüşümüdür. Bir şeytan üçgenidir; inanç, cesaret ve haklılık. Merkezinde altın tacıyla akıl oturan.

Brûsk’un havadaki tek kolu bir kandildir, 4 parça Kürdistan’ı tek yürek ardına takar. 

“Tek kollu kahraman”, 4 ay öncesine kadar yüzyıllar öncesinden kalmış bir efsane, bir roman, bir doktora tezidir. Bugünse gerçeğin ta kendisidir. Xano’nun altın kolunun ışıltısı, zamanı geçip Kobanê’yi aydınlatır.

Kobanê için önce hem Türk hem de Amerikan kaynaklar, “küçük, önemsiz bir toprak parçası” der, sonra “düştü düşecek” diye alay edilir, savaşılır ardından. 

Sonrası malum:
Xano’nun tek kolu direniştir. Brûsk, atasının direniş mirasının üstüne koyar. Onun tek kolu, zaferdir.
*Akıl altın taçtır, fakat herkeste bulunmaz.

ÖNCEKİ HABER

İmkânlar ve sınırlar: Kobanê yeniden nasıl inşa edilebilir?

SONRAKİ HABER

Navê te çi ye?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa