Haydi Dayanışmayı Büyütmeye
Birçok işçi birçok fabrikada fabrika işgal eylemleri yapmayı düşünüyordu. Biz bu yazıyı yazmak için ayrıldığımızda fabrikada üç yüze yakın işçi yarım saat içinde toplanmıştı. Ümitsizce ağlamak yerine toplanıp direniş sloganları atan işçiler kararlılıklarını ortaya koydu

Canberk KATRANCI
Mert TOPRAKLI
BURSA
Bu günlerin en önemli başlığı metal işçilerinin ülke çapındaki grevleri oldu. Size bu yazıda bizlerin ilk kez gözlemlediği Bursa'daki grevden kısaca bahsedeceğiz. Biz lise öğrencileri için de bu grev çok önemli bir deneyim oldu.
Grevin ilk günü yani perşembe sabahı hep birlikte Bursa merkezden fabrikanın bulunduğu Mudanya ilçesine gittik. Bizi orada kızıl bereli Prysmian işçileri karşıladı. Kızıl bereleri vardı çünkü o gün onların şanlı direnişlerinin ilk günüydü. Tüm Prysmian işçileri ve Mudanya halkı hep birlikte fabrikanın kapısında toplanıp insanca yaşam koşulları için kapıya grev pankartı astık. Birçok işçinin yüzlerindeki ifade tüm işçi sınıfına umut saçıyordu. Bu umudun eşliğinde fabrikanın ikinci kapısına gittiğimizde tüm ifade bir anda değişti.
DİRENEN İŞÇİLER ASLA YENİLMEZ
Ufka uzanan kalabalığı gören Yazaki fabrikasının işçileri sınıfsal duygularla direnen işçileri selamladılar ve alkış tuttular. Bu durumu fark eden bir takım patron yalakaları metal işçilerine katılmak isteyen kalabalık bir grubu yeniden fabrikaya soktular, bu zorunlu bir geri çekilişti. Direnişin ikinci gününde yaptığımız röportajda bir anne bize, kızının Yazaki fabrikasında çok ağır şartlar altında çalıştığını ve çok düşük ücretlere tamah etmek zorunda olduğunu belirtmişti.
Sendikal düzenin patron lehinde işlediği bu fabrikada
işçiler on iki saat zorunlu olarak çalıştırılıyorlarmış. Bu durumda kızının bırakın sosyal yaşamı kendi çocuklarıyla dahi ilgilenemediğini bize aktarmıştı bu anne.
Bu birleşmenin engellenmesinden ve ikinci kapıya da pankartın asılmasından sonra topluca Mudanya meydanına yürüyüşe geçtik. Yolda birçok slogan atıldı, bunlardan en dikkat çekici olan; "direnen işçi asla yenilmez" idi. Çünkü bu lafın altı boş değildi. Daha önce yine Prysmian fabrikasında grev olmuş ve bu grev başarıyla sonuçlanmıştı. Bu fabrikanın işçileri direnişin öneminin farkındalardı. Hepsi bu grevden çok umutluydu, evlerinde ekmek bekleyen aileleri vardı hepsinin ve daha iyi bir gelecek yaşamalarını istedikleri çocukları vardı.
GREVE DEVAM AMA NASIL?
Gelelim ikinci güne. Asıl zorlu süreç bizi ikinci günde bekliyordu. Mudanya'da Hayat Televizyonuna ve Evrensel Gazetesine haber yapmak için iki ekip oluşturduk. Sokağın nabzını tuttuğumuz sırada en hoşumuza giden durum, grevi anlattığımız insanların greve sahip çıkması oldu. Bu röportajlar sırasında fabrikanın eski işçilerine de denk geldik elbette. Bunlardan biri bize doksanlı yıllarda yapılan grevlerden bahsetti. Bu grevde bütün Mudanya halkının işçilerle birlikte olduğunu ve bu yüzden kazandıklarını vurguladı emekli işçi abimiz.
Baskıcı hükümetler döneminde halkın işçi hareketinden nasıl uzaklaştırıldığını uzun uzun tartıştık.
Tam röportajı bitirip rahat bir nefes aldığımız anda kötü haber geldi. Bakanlar Kurulu grevi sözde ertelemiş fiilen yasaklamıştı. Soluğu fabrika önünde aldık. Hayatımızda daha önce grev görmediğimiz için başta telaşlandık, bu işin burada bittiğini ve artık son noktada olduğumuzu düşündük. Ama bizim için asıl sürpriz fabrika önünde gerçekleşti. Birçok işçi grevin devam etmesi gerektiğini konuşuyordu. Peki nasıl?
YASAKTAN SONRA DAHA BİR GREV OLDU!
İşçilerin elinde son bir koz kaldı. Birçok işçi birçok fabrikada fabrika işgal eylemleri yapmayı düşünüyordu böylece işçilerden alınan yasal haklar yeniden işçilere geçecekti. Biz bu yazıyı yazmak için ayrıldığımızda fabrikada üç yüze yakın işçi yarım saat içinde toplanmıştı. Ümitsizce ağlamak yerine toplanıp direniş sloganları atan işçiler kararlılıklarını bir kez daha ortaya koydu. Aslında grev yasaktan sonra daha bir grev oldu. İşçilerin ve bizim dileğimiz grevin işgalle devam etmesi yönünde ancak sendika bu tutumu kıracak gibi duruyordu. Umarım işçi abilerimiz, ablalarımız bunun peşini de bırakmazlar.
Son olarak tüm işçilerin ortak duygularını yazalım istedik: "Bugün bu karara boyun eğilirse her zaman grev yasaklanacaktır! Ekmeğimiz küçülmeye devam edecektir! Biz öylesine greve çıkmadık. Çocuklarımızın geleceği, ekmeğimizin biraz daha büyümesi için greve çıktık. Şimdi grevden vazgeçmek ekmeğimizden vazgeçmek olur!"
Evrensel'i Takip Et