Şikeyle mücadelede yeni bir süreç bizleri bekliyor
Ulaş MANAZOĞLU
Kanadalı araştırmacı gazeteci Hill, ‘Şike: Futbol ve Organize Suçlar’ kitabı hakkında şöyle diyordu:
‘‘Eğer skandal yaratacak bir şeyle karşılaştıysanız; bu, ilginç bir ikilemi omuzlamak zorunda kalmak demektir: Tüm imtiyazları kaybetmek uğruna skandalı ortaya çıkarmak mı, sessiz kalıp işimi yapmaya devam etmek mi? Benim için ikilem yoktu...’’
Futbolda herkes ‘bir şeylerin döndüğünü’ biliyordu. Ancak ellerinde ya delil yoktu ya da deliller sistematik olarak göz ardı ediliyordu. Nihayet birileri bunun üstüne gitmeye karar verdi.
Eğer izlediğiniz oyunda sonucun şaibeli olduğunu öğrenirseniz, bir süre sonra onu izlemeyi bırakırsınız. Adı yolsuzluk skandallarıyla eş anlamlı hale gelen FIFA, daha önce hiç olmadığı kadar yüksek sesle dile getirilen şeffaflık talepleri karşısında tarihi bir kırılmaya doğru ilerliyor.
Declan Hill, Times of Malta gazetesinden Kevin Azzopardi’ye verdiği 13 Ocak 2015 tarihli röportajda; şikeyle mücadele konusunda atılması gereken radikal adımları işaret ederken, sorunun FIFA tarafından neden hasıraltı edildiğine dair ip uçlarını da paylaşıyordu:
‘‘Eğer bu adamlara [küresel şike çeteleri] dava açarsanız, Avrupa futbolu büyük bir şok yaşayacaktır. Çünkü bu adamlar; futbol federasyonlarının yozlaşmışlıklarını, şike yapan takımları anlatacaklar. Şöhretli futbolcuların ve teknik adamların nasıl şike yaptıklarını konuşacaklar.’’
‘‘Buna rağmen, büyük bir şok yaşamanın bizim için daha iyi olacağına inanıyorum. Tümörün vücuttan çıkartılması ve yola devam edilmesi iyi olacaktır. Çünkü insanlar bundan sonra şike yapmaktan korkacaklardır.’’
Hill, Heysel faciası sonrası uygulanan yönteme atıfta bulunarak [her ne kadar bu yöntemin İngiltere’de holiganizmi bitirememiş olduğu gerçeğini de göz ardı etmeyerek] Asya ülkelerine de aynı şekilde davranılması gerektiği görüşünde.
‘‘Bu dört ülkeye de [Singapur, Malezya, Tayland, Endonezya ] benzer cezalar verilmeli. Çünkü yolsuzluklar bu ülkelerde sporu mahvettiler; ama onlar şikecileri diğer ülkelere ihraç etmeye devam ediyorlar.’‘
Hill, futbolun varoluşsal krize girdiğini savunurken, yetkililerin berbat bir sınav verdiğini söylemekte oldukça haklı.
FIFA’nın son yıllarda geldiği nokta iç burkuyor. Basiretsiz yöneticiler, kurdukları yolsuzluk düzeninde güzel oyunu totaliter bir yapıya mahkum ettiler. İsviçre’deki merkezi yapı, kasıtlı olarak dışarıda bırakılan diğer paydaşlarla olan iletişimini en alt seviyeye indirdi.
PANDORA’NIN KUTUSU AÇILDI
FIFA’da Mayıs ayında yapılacak başkanlık seçimleri öncesi, adayların vaatlerinde ‘kirlenen imajı temizleme’ ve ‘şeffaflık’ kelimelerinin ön sıralarda yer alması asla bir tesadüf değil.
Futbol dünyası yakın gelecekte şike iddialarının ciddiye alındığı, yolsuzluklar karşısında açılmayan veya üstü hemen kapatılan soruşturmalardan kurtuluyor olacak. FIFA Başkanı Sepp Blatter’in kurduğu rüşvet ve suskunluk yapısını ortaya koyan İskoç araştırmacı Andrew Jennings’in kurumun hiçbir etkinliğine giremediği, Declan Hill’in ‘Şike’ kitabında belgelerle ortaya koyduğu şaibeli maçlara soruşturma açılmadığı dönemler geride kaldı. Sunday Times’ın 2018 ve 2022 Dünya Kupaları’na ilişkin yayımladığı rüşvet ve yolsuzluk belgeleri, FIFA’nin kirli yüzüyle mücadelede dönüm noktalarından bir oldu.
Kimsenin kısa bir süre içerisinde mucize beklediği yok. Fakat kurumsal ahlak ve şeffaflık talepleri, bir şahıs etrafında kümelenen ihtilaflı idari kadroyu değiştirecektir.
Tabii ki FIFA, hakimiyetini bir şekilde sürdürmek için yeni yollar arayacaktır. Jennings’in ifadesiyle ‘bir suç örgütü’ kuran yapı, kendi yolsuzluklarının üzerini örtmek için şike çetelerine karşı bugüne kadar oldukça naif davrandı.
Mevcut yönetimin meşruiyet açığı şikeye karşı mücadelede işe yaramıyor. Baskılar karşısında zamanla değişmeye mecbur kalacak FIFA için en kritik dönem şimdi başlıyor. Zira kötü imajını değiştirmek için sahip olmadığı değerleri önemsiyor gibi görünmek zorunda.