09 Şubat 2015 09:48

Özgür Kadın Kongresinin ardından…

Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nin (DÖKH) 31 Ocak – 1 Şubat tarihlerinde Diyarbakır’da, 501 delege ve onlarca konukla “Kürdistani tüm halklar ve inançlardan kadınları çatısı altında örgütlemek amacıyla” bir kongre gerçekleştirdi.

Paylaş

Fatma KESKİNTİMUR
 1. Kadın Kongresi ile Kürt kadınlarının çatı örgütü olarak işlev görecek KJA'nın yani Kongreya Jinen Azad- Özgür Kadın Kongresi’nin de kuruluşu ilan edilmiş oldu.  
Dünyanın dört bir yanından kadınların, kadın hareketlerinin, Ortadoğu’da özellikle Kürt kadınların öncülüğünde IŞİD çetelerine karşı ortaya konan direnişten ne kadar etkilendikleri, hem iletilen mesajlarda hem de söz alan konuk konuşmalarında açıkça görülüyordu. Ortadoğu’da gerici barbar güçlerle yürütülen savaşın sembolü haline gelen Kobanê’den PYD Eş Başkanı Asya Abdullah’ın kongre salonuna girişinde dakikalarca, sloganlar eşliğinde ayakta alkışlanması da kongrenin genel ruh halini gösterir nitelikteydi. Kobanê’de kadınların öncülüğünde gösterilen direniş ve Rojava’nın artık herkesin kabul ettiği üzere bir kadın devrimi olarak ilan edilmesi, Kürdistan’da kadınların kongre çatısı altında bir birlikteliğe gidişinin de itici güçlerinden biri olduğunu söylemek yanlış olmaz. 
2005’te kurulan DÖKH’ün kuruluşundan bu yana Kürdistan’da sürekli bir birlik arayışında olduklarını ve çeşitli kongre ve konferans girişimleriyle bu arayışı sürdürdüklerini ifade eden DÖKH Aktivisti Melike Karagöz, “Gücümüzün yaptıklarımızdan daha fazla olduğunu görerek, daha fazla işler yapmak ve her alanda kadının öncülüğünü ortaya koymak üzere 8. Konferansta alınan karar doğrultusunda bu kongreyi gerçekleştiriyoruz” dedi. Bu açıklamadan başlayarak öne çıkan soru da şu oldu, “Peki, Kürdistan özelinde kadınların böylesi bir hareket içerisinde yer alabilmesinin önemi ortadayken, daha geniş bir birlikteliği sağlamanın koşulları nasıl sağlanacak?”

KONGRE, TÜM KÜRDİSTANİ GÜÇLERİN YER ALACAĞI BİR ÇATI OLABİLİR Mİ?
Kürt Kadın Hareketi’nin on yıllardır verdiği mücadele ve bu birikimi dayanak yaptığı hedeflerini büyüterek yoluna devam etme azmi ve iradesi kesinlikle saygı duyulacak bir durum olarak karşımızda. Hatta bu mücadele birikiminden de aldığı güçle, Kürdistan’da yaşayan tüm kadınları birleştiren bir çatı çalışmasının öncüsü olması da anlaşılır bir durum. Sorun, bu öncülüğün Kürdistani diğer güçlerle kurduğu diyalog zemini ve bu güçlerle bir çatı altında birleşik mücadele verme yönündeki iddiaya uygun bir zemin hazırlanıp hazırlanmadığı sorunu. Çünkü kongre boyunca yapılan kimi konuşmalarda vurgu yapılan, kongre kararlarına da giren “ortak mücadele”yi geliştirme meselesi öyle kolayca sağlanabilen bir mesele de değil ne yazık ki. İki günlük kongre tartışmalarının en eksik kalan yanı da aslında bu meselenin çözümüne dair somut bir öneriye sahip olmayışıydı. Her ne kadar mevcut delegasyonla çeşitli konferanslar örgütleyerek tüm sorunların tartışıldığı söylense de ‘ortak yanların öne çıktığı ve en geniş birlikteliği sağlayacak asgari talepler etrafında gerekli esneklikle belirlenen bir çerçeve’ ortaya çıkarılamamıştı. Tersine, tüm maddelerinde herkesin uzlaşması mümkün olmayan, bir birleşik mücadele çağrısından çok ideolojik birliğin sağlandığı homojen bir siyasal yapının programı gibi kurgulanmış bir kongre bildirgesiyle yola çıkılmış ve bu nedenle de tüm Kürdistani güçlerin bileşeni olduğu bir ‘çatı’ olamamıştır. 
Doğrudan içerisinde yer alma konusunda sınırlayıcı bir çerçeve içerisinde örgütlenmiş olsa da, tüm bu eksikliğe rağmen, kongre boyunca kadınların ortak mücadeleye ne kadar ihtiyaçları olduğu yönündeki vurgular ve kongrenin de bunun koşullarını sağlamayı önüne görev olarak koymuş olması, önümüzdeki süreç açısından umutlu olmamızı sağlıyor.

KADININ ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ YAŞAMSAL BİR ÖNEM KAZANMIŞTIR

Özgür Kadın Kongresi (Kongreya Jinan Azad / KJA) ismiyle yoluna devam etme kararı alan Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nin kadının özgürleşme mücadelesinde attığı bu adımı önemsiyoruz. Şimdilik gözlemci olarak katıldığımız kongre hareketinin kadın kitleleri içerisinde en geniş birliği sağlayacak biçimde örgütlenebilmesi için eleştiri ve önerilerimizi önümüzdeki süreçte tartışmaya devam edeceğiz. Çünkü kadın özgürlüğü mücadelesinin öneminin farkındayız. Kongreyi gönderdiği yazılı mesajla selamlayan Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan’ın iletisi, bu önemi özetliyor aslında: “Adaletsiz ve eşitsiz bir dünyada ve kadın emeğinin dizginsiz bir sömürüye maruz kaldığı, toplumsal rolleriyle sosyal yaşamdan dışlanarak eve ve aile kurumuna hapsedildiği, her türlü cinsiyet eşitsizliğinin yanısıra taciz, tecavüz gibi şiddetin her türüne maruz bırakıldığı ve sistematik olarak katledildiği bir süreçte kadın özgürlüğü mücadelesi yaşamsal önem kazanmıştır.”

KADINLARIN TARİHİ SORUMLULUĞU: ORTAK MÜCADELEYİ ÖRGÜTLEMEK 
Güney Afrika’dan, BASK bölgesine, Yunanistan’dan Tunus’a kadar tam bir enternasyonal dayanışma örneği sergilenen kongrede, bir kez daha görülmüştür ki kadın hareketinin büyütülmesi, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin güç kazanmasında mücadelenin ortaklaştırılması ve kadın dayanışması, en önemli yanı oluşturmaktadır. Bugün dünyanın çeşitli yerlerinden kongreye gösterilen ilgi ve iletilen dayanışma mesajları, kadın dayanışmasının sınırları aşarak enternasyonal bir karakter kazandığında yalnızca kendisine saldıran güçlerle savaşan değil aynı zamanda yeni bir yaşamı da inşa eden bir güç haline gelebildiğini kanıtlayan Rojava Devrimi ve Kobanê Direnişi’nde büyüyen ve güçlenen bir dayanışma duygusunun ürünüdür. Dayanışma duygusunun böylesine güçlendiği bu süreçte, kadın hareketini sahip olduğu potansiyele uygun biçimde ilerletmek ve cinsel, ulusal, sınıfsal her türden sömürüye karşı mücadelenin en önemli dinamiklerinden biri olarak kadınların ortak mücadelesini örgütlemek hepimiz açısından tarihi bir sorumluluktur. 

ÖNCEKİ HABER

Eşi dahil 3 kişiyi öldüren zanlı ATK’ye sevk edildi

SONRAKİ HABER

İzmir'den bir yardım TIR'ı daha yola çıktı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa