"Aile Paketi!" Söyle bana...
Canım, patronlara da daha az yük olalım dedik, onun İşsizlik Fonuna yaptığı katkıda indirim yapacağım! Eh bu senin ödeyeceğin payın artması anlamına geliyor gerçi ama sen onun farkına bile varmazsın. Hem ben sana doğum yaptığında para vereceğim para! Hemi de hediye! Sen alacağına bak! Hele üç tane peş peşe doğur!
Olcay GERİDÖNMEZ
Geçen haftalarda Başbakan Davutoğlu “Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı” adıyla 66 eylemlik kapsamlı bir paket açıkladı. Kadınlara, “iş ve aile yaşamını uyumlulaştırması için” bir ton vaat sıraladı, dinamik bir nüfusa sahip olmanın öneminden dem vurdu. Süslü cümleler kurdu: “Kadınların aileyle çalışma hayatı arasında bir gerilim içine düşmemesini”, sağlamak için “Bir taraftan ailemizi korurken, diğer taraftan kadınlarımızın sosyal hayatta yer alması, çalışma hayatına aktif şekilde katılmalarını temin etmek lazım.”
Program, “2023 hedeflerine ulaşmak için gerekli adımları gerçekleştirmek üzere” nüfus artışının sağlanmasını, doğurganlık oranlarının artırılmasını, kadın istihdam oranlarının yükseltilmesini hedefliyor. Hem doğurganlık hızının artmasını sağlamak hem de kadın istihdamını artırmak için ne gerekiyor? Çalışma yaşamının “esnekleştirilmesi.” Peki nasıl? Özel istihdam bürolarının yaygınlaştırılmasıyla… Kıdem tazminatının fona devri adı altında iş güvencesinin ortadan kaldırılmasıyla… “Rekabet gücünün artırılması”, yani emeğin değersizleştirilmesi ve güvencesizleştirilmesinin daha hızlı gerçekleştirilmesiyle...
Peki hali hazırda çalışan kadınlara “müjde” gibi sunulan pakette neler var? Paketin kendisine soralım dedik ve bir kadın işçiyle ‘Aile Paketi’ arasında hayali bir konuşma kurguladık:
Sen bana ne diyorsun şimdi?
Çocuk doğur, daha çok doğur, ben sana hediyeler, yardımlar, destekler vereceğim gani gani. Sen yeter ki o kutsi görevini, anneliğini yerine getir. Sen yarım gün çalış, birkaç saat çalış, sonra da çoluğuna çocuğuna hakkıyla bak, sana ihtiyaçları var. Dinamik nüfus olmalıyız! Güçlü bir ekonomi dinamik nüfusla olur, güçlü ekonomi güçlü devlet demektir. Güçlü devlet ve güçlü ekonomi, genel refahı, ekonomik istikrarı sağlar. Ben güçlü olursam sen de bundan faydalanırsın. Ekmeğinin lokması büyür.
Nasıl doğurayım? Asgari ücretle çalışıyorum, çocuğa bakacak kimse de bulamam, geçinemem, neyle bakacağım?
Ben de bunu diyorum sana! Al sana çözümlerin şahı! Sana doğum izninden sonra çalışma demiyorum, sen yine çalış. Yarım gün çalış, ben senin eline tam maaş geçmesini sağlayacağım...
Nasıl?
Nasıl mı? Patron, eyvallah, sana senin çalıştığın kadarını verecek elbette! Hakkını veriyor mu? Emeğinin karşılığını gerçekten alabiliyor musun? Geç bunu şimdi. Sen bana bak bana! Bak ben sana ne diyorum! Diyorum ki, patronunun vermediğini ben vereceğim işte, hatta daha da fazlasını! Gerisine karışma, alacağına bak sen! Sen yarım gün çalışacaksın ya, senin yarıda bıraktığın işi kim tamamlayacak, kim çalışacak senin yerine, sen düşünme! Ben ayarlayacağım onu. Gönlünü ferah tut sen. Hem sen hem de patronun... Özel istihdam büroları açacağım, senin yerine çalışacak işçi göndereceğim patronuna. Dahası senin maaşının yarısını da ben ödeyeceğim!
Dur, kafam karıştı! Doğurdum, sen bana çocuk için bir seferlik 300 lira verdin, iki ay doğum iznimle çocuğuma baktım. Sonra ben işe döneceğim, iki ay da yarım gün çalışacağım ama tam maaş alacağım? Patronum yarım maaş ödeyecek sen de üstünü tamamlayacaksın; öyle mi?
Eveet! Aynen öyle!
ÖNCE PRİMİNİ ÖDE
Patron ben tam çalışmaya dönmek istediğimde de ‘hay hay’ diyecek?!
Öyle, öyle, bence öyle. Ama belki bu arada bir ikincisini doğurursun? Ben o zaman sana 400 lira vereceğim, üstelik 4 ay da yarım gün çalışma ama tam maaş hakkı! Üçüncüsünde de 600 lira ve 6 ay yarı zamanlı çalışma! Çok gani gönüllüyüm ben!
Bu arada emzirme iznin de güme gitti! Ama sen de çalışmadığın yarım gün emziriver çocuğunu! Ha, yarım gün çalışma hakkından faydalanıp faydalanmamak sana kalmış! İster başvur ister vurma. E tabi bi de ufak bi ayrıntı var: Doğum yapmadan önceki üç yıl içinde 600 gün İşsizlik Sigortası primi ödemişsen ancak faydalanabilirsin bu haktan!
İşe yeni başlayan ya da bir senelik, 600 günlük prim ödememiş bir işçi, bir memur doğum yaparsa yarım gün çalışmaya başvuramıyor mu yani?
E haliyle! Yoksa bu değirmenin suyu nerden gelecek değil mi yani! Önce primini güzel güzel ödeyeceksin, İşsizlik Fonunda birikecek ki ödeme yapabileyim. İşçilerin birikimi olan kıdem tazminatını da kaldıracağım zaten, İşsizlik Fonuna aktaracağım! Canım, patronlara da daha az yük olalım dedik, onun İşsizlik Fonuna yaptığı katkıda indirim yapacağım! Eh bu senin ödeyeceğin payın artması anlamına geliyor gerçi ama sen onun farkına bile varmazsın. Hem ben sana doğum yaptığında para vereceğim para! Hemi de hediye! Sen alacağına bak! Hele üç tane peş peşe doğur!
Yani bana benim cebimden çıkanı vereceksin aslında? Bi de en önemli güvencelerimden olan kıdem tazminatımı kaldıracaksın?
Taktın! Ne yani! Cebimden ödeyecek halim mi var? Çok gerekirse bir şeyler düşünürüz biz.
SENİN İSTİKBALİN KİRALIK İŞÇİLİKTE
Benim yerime gelip yarım gün çalışan işçi ne olacak peki?
Onu sen ne düşünüyorsun! Devletin senin yerine her şeyi düşündü. O da gidecek başka bir annenin yerine çalışacak ya da nerede ihtiyaç varsa orada çalışacak. Onun için Özel İstihdam Bürolarının açılmasına karar verdim ya!
Özel İstihdam Bürosu da ne?
Özel iş ve işçi bulma büroları, bir nevi özel İŞKUR. Mesela sen işsiz kaldığında oralara kayıt olabileceksin, bu bürolar sana iş bulacak. Sen onların işçisi olacaksın, nerede, ne kadarlık iş varsa seni oraya gönderecek!
Taşeron gibi mi?
Bi kere biz bu sözcüğü sevmiyoruz, alt işveren diyeceksin! … Yaani, tam öyle değil... Daha çok seni işyerlerine kiralık verecek… Bu işsizlikte sorulur mu bu be ya! İş diyorum iş, iş! Bu devirde az şey mi bu?! Hem bunlar sana esnek çalışma imkanı sunacak! Canın nasıl istiyorsa öyle çalışırsın. Evini, erini, çocuklarını, hastanı, yaşlını ihmal etmeyecek şekilde, günde iki saat, üç saat, haftada bir gün ya da iki gün… Artık nasıl istersen, nasıl koşullara çalışmaya razıysan! Zorlama yok! Ben sana istihdam açıyorum, kadın istihdamını artıracağım diyorum, senin sorduğun sorulara bak!
İyi de şimdi bile 10-12 saat çalışıyorum, o bile yetmiyor patrona, mesaiye kal, hafta sonu gel, hasta olsan da çalış, izin alma, daha hızlı çalış, daha çok mal çıkar... Doğum iznini kullanabilmek hak getire, hamileysen zaten direkt işten atılıyorsun. Maaş desen ne? Asgari ücret!...
Aaa! Onu ben bilemem, işçiyle patron arasına giremem! Şikayetin varsa patronundan, yanlış yapıyorsa, bu memlekette yasa var, hukuk var, adalet var, git mahkemeye başvur!
Hem sen asli görevini ihmal etmemelisin. Sen anasın! Senin aile sorumlulukların var, biz de sana bunları yerine getirmen için kolaylıklar getiriyoruz.
ÇOCUKLARA KİM BAKACAK?
Peki, diyelim ki doğurdum, patronum işime son vermedi, yarı zamanlı çalıştım, tam zamanlı çalışmaya dönmeme de ses çıkarmadı. Ben 4 aylık bebeyi ne yapacağım, emzirme hakkım da yok artık? Ne mahallemde ne fabrikamda kreş var...
Aşk olsun, sen beni hiç dinlemiyorsun! Sen dilersen çocuğun okul çağına gelene kadar kısmi zamanlı çalışabilirsin, işini de kaybetmeyeceksin. Tam maaşlı değil tabii, o hak 2, 4, bilemedin 6 ay sonra bitiyor. Maaşın da, sosyal hakların da, sigorta primlerin de haliyle yarıya inecek. Ama çoluğuna çocuğuna annelik görevini yerine getireceksin, sen onu düşün asıl!
Ayrıca çocuğumu nereye bırakacağım diye düşünme, belediyelere kreş ve gündüz bakım evi kurma yükümlülüğü getiriyorum. Bir de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının izni ile açılacak (özel) kreşlere vergi muafiyeti tanıyacağım. Bunların da özellikle organize sanayilerde açılmasına öncelik vereceğim. Öyle diyorum ama, Maliye Bakanlığı buna “he” demeli daha...
KADINLAR İÇİN ÖNGÖRÜLEN ÇALIŞMA BİÇİMİ:
KISMİ ZAMANLI, GÜVENCESİZ, UCUZ, YOĞUN
Anlaşılıyor ki paketin amacı, kısmi çalışmayı kadınlardan başlayarak yaygın ve yerleşik uygulama haline getirmek. Doğum iznine ayrılıp kısmî süreli çalışacak olan kadınlar, yarı zamanlı fakat yoğunlaştırılmış çalışma saatleriyle, işyerlerinde daha fazla eşitsiz ve ayrımcı uygulamalarla karşı karşıya kalacak. Yarı zamanlı çalışma, eksik sigorta primi ve düşük ücret demek. Emekli olabilmek tamamen hayal olacak. Olabilenin de emeklilik geliri tam zamanlı çalışanlara göre çok daha düşük olacak. Kadınlar işte ilerleme ve terfi olanağından mahrum kalacak. Ayrıca kadının kaç saat çalıştırıldığını, ücret kaybını vs. deneyetleyecek herhangi bir mekanizma da yok!
Paket, doğum iznine ayrılan kadın işçi yerine geçici (muhtemelen bir kadın) işçi istihdam edilebileceğini öngörüyor. Yani, özel istihdam büroları, işçileri kendi bünyesine alıp işletmelere kiraya verebilecek. Kiralık işçiler ise düzenli çalışma saatleri, işyeri servisi, kreş, emzirme odaları, sosyal haklar, yıllık izin, tam zamanlı sigorta primi ve örgütlenme hakkı gibi birçok temel çalışma hakkından yoksun kalacak. Patronlar kadın emeğini gerek gördükleri gün ve saatler içinde kiralayabilecek. Böylece kadınların da haftanın farklı günlerinde, farklı işyerlerinde, birbirinden farklı saatler ve ücretlerde çalışma durumu yaygınlaşacak.
İŞVERENLERİN KREŞ AÇMA YÜKÜMLÜĞÜ
YASADA ZATEN VAR, DENETİM YOK
Kreş hakkı mevcut yasada 150 kadın işçinin çalıştığı tüm işyerleri için zorunlu tutuluyor zaten ve Belediyeler Kanunu’na göre belediyelerin kreş açması yükümlülüğü var. Fakat uygulamada ne işverenler ne de belediyeler bu sorumluluğu yerine getirmiyor. Kreş açma sorumluluğunu yerine getirmeyen işverenlere yönelik denetimler de son derece az. 2012 yılında Çalışma Bakanlığı verilerine göre yasal zorunluluğu olan işyerlerinin sadece yüzde 3’ü denetlendi, yaptırım olarak da düşük bir para cezası verildi.
Üstelik burada devletin ya da yerel yönetimin bizzat kendisinin güvenli ve ucuz kreş açması değil söz konusu olan. Aksine, hep daha yüksek kâr elde etmeye bakan özel sektörün korkunç paralarla ya da ucuz ama düşük nitelikli kreşler açması “teşvik” ediliyor. Dar gelirli vatandaşlar ya ucuz ama düşük nitelikli hizmete mahkûm olacak ya da çocuğunu çok yüksek fiyatlı kreşlere gönderemeyeceği için yine başının çaresine bakmak zorunda kalacak.