09 Şubat 2015 11:54

Bu gülüşler hafife alınacak gülüşler değil!

Son günlerde gündemin de çok yoğun olmasıyla beraber hararetli tartışmalar yaşıyoruz fabrikada. Makine aralarında, yemek ve çay molalarında, serviste, hafta sonları buluşmalarında neler neler konuşuyoruz.

Paylaş

Ayşe ÖZDEMİR 

 Serviste radyoda haberler çıkınca grev, sendika, kıdem tazminatı, kadın işçiler sözcükleri, kulağından kulaklık, elinden telefon düşmeyen genç işçilerin bile dikkatini çekiyor ve hemen haberlere yorum yapmaya başlıyorlar. En ateşli AKP savunucuları dahi “Bu kadarına da pes!” diye homurdanmaya başladı artık. Milli güvenlik gerekçesiyle yasaklanan grevler, kıdem tazminatının fona devredilmesi mezvsunun tekrar önümüze gelmesi, yaklaşan genel seçimler ve bizim de şu an üzerinde özellikle duracağımız Ailenin ve Dinamik Nüfusun Korunması adıyla duyurulan, başta kadın işçi ve emekçilerin hayatını etkileyen paket tartışmaları... 
KESİN ALTINDA BİR BİT YENİĞİ VAR
Paketin genel seçim için hazırlanmış o janjanlı kısımları kadın işçileri pek ilgilendirmiyor açıkçası. “Kesin bunun altında bir bit yeniği var, yine bize ne geçirecek?” diyen kadın işçilerin sayısı epey fazla. Bazıları, medyadan duyduklarından heyecanlanmadı da değil hani! “Üçüncü çocuğu da mı yapsak ne?” diye düşünen erkek arkadaşlara kadın işçilerin tepkisi pek ağır oluyor: “Kendin doğur, kendin bak o zaman!”
Hafta sonu dört genç kadın işçi bir kafede çay içiyoruz. Aile Paketi geçiyor konu arasında. Canan, “şu kadar para vereceklermiş, çocuk sayısı artıkça para da doğum izni de artıyormuş” deyince Fatma atılıyor: “Doğurunca devlet bakıyor sanki çocuğa! Çocuğun aylık masrafı ne kadar biliyor musun? Doğunca o çocuğa verdikleri bir kerelik para devede tüy yani!” diyor. 
Doğum izninden sonra yarım günlük çalışma süresinden ve diğer kalan sürelerde de özel istihdam bürolarından işçi takviyesi yapılacağından bahsediyorum. Canan, “Özel istihdam bürosu ne ki? Ne işe yarıyor?” diye soruyor. “Kiralık işçi büroları. Bu, güvencesiz, daha esnek çalışma biçimleri ve tabii ki de daha ucuza çalışma anlamına da geliyor” diyorum. “Şimdi anlaşıldı” diyor yeni evli kadın işçilerden biri olan Hilal. “Zaten sigortasız çalıştırıyor birçok yer. Asgari ücret desen ayrı bir dert. Daha nasıl ucuza çalıştırmanın planlarını yapıyor adamlar. Bu kadar da olmaz ama” diye sinirleniyor. 
SUS SUS NEREYE KADAR
Akıllar karışıyor, şaşırıyorlar. “Peki ne yapacağız?” deyince “elden bi şey gelir mi” diye mırıldanıyorlar kendi aralarında; “İstediklerini yapıyorlar zaten…” 
“Kıdem tazminatını fona devredeceklermiş. Ne saçma bi şey bu, devlet gerçekten hiç bize çalışmıyor! Kıdem tazminatına güveniyorduk, çünkü patronlar onu ödememek için bizi işten çıkaramıyordu. Şimdi yaşımız biraz ilerlese direk yerimize daha gencini bulurlar bizi de şutlarlar” diyor Hilal. 
Tabui aramızda konuşmalar devam ediyor, ama “ne yapmalıyız” kısmı her zaman böyle havada kalıyor. Metal işçilerinin grevinin yasaklanmasından bahsediyoruz. Ben, “çaresiziz gibi görünüyoruz ama aslında daha güçlüyüz” deyince Fatma atılıyor yine: “Abi bu yasaları çıkarsınlar, biz de ortalığı karıştıralım! Olmuyor böyle, sus sus nereye kadar!”. 
Gülüyoruz aramızda, ama bu gülüşler aslında hafife alınacak gülüşler değil...

ÖNCEKİ HABER

Portakalın kilosu bahçede 6 kuruşa düştü

SONRAKİ HABER

Önü arkası sağı soluyla "çocuk teşviki"

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa