14 Şubat ‘dünyanın öyküsü’ne sesleniyor
Bugün 14 Şubat. 14 Şubat dünyada birçok insan tarafından Sevgililer Günü olarak kutlanır. Ancak edebiyatçılar, öykücüler ve edebiyat sevdalıları açısından başka bir değeri var ki, o da Dünya Öykü Günü olması.
Elif Ekin SALTIK
Ankara
Bugün 14 Şubat. 14 Şubat dünyada birçok insan tarafından Sevgililer Günü olarak kutlanır. Ancak edebiyatçılar, öykücüler ve edebiyat sevdalıları açısından başka bir değeri var ki, o da Dünya Öykü Günü olması. Dünya Öykü Günü, adını da bu günden alan Uluslararası Ankara Öykü Günleri Derneği aracılığıyla 2002’den beri Türkiye’de 2004’ten beri de dünyada yaygın bir biçimde kutlanıyor. Uluslararası Ankara Öykü Günleri Derneği Başkanı Özcan Karabulut’la niçin öykü günleri ve niçin 14 Şubat’ı, bu yılki kutlamaları ve gelişen öykücülüğü konuştuk.
Öncelikle niçin öykü günü, niçin 14 Şubat?
Bunun bir macerası var. Öncelikle şunu söylemeliyim. Biz 1996 yılında şair arkadaşım Adnan Özer’le birlikte Düşler Öyküler dergisini çıkarmıştık. Bu bir düştü öykü dergiciliği adına. Düşler Öyküler’i çıkardıktan sonra bir düş daha kurduk. Bu da Ankara Öykü Günleri’ydi. Bu yılın 15 Mayısı’nda 15. Uluslararası Ankara Öykü Günleri’ni gerçekleştireceğiz. Bu iki düş bizi üçüncü bir düşe taşıdı. Bu ise 14 Şubat Dünya Öykü Günü’ydü. 2002 yılında Ankara’da Türkiye’nin dört bir tarafından gelmiş öykücü arkadaşlarımızla buluştuk ve bu düşüncemizi arkadaşlarımızla paylaştık. Bizi dünya öykü gününe götüren düşünce neydi? Dünya Öykü Günü ile edebiyatta yaratıcılığın ve ifade özgürlüğünün geliştirilmesini hedefliyor, bütün dillerde öykü yazılmasının ve okunmasının teşvik edilmesini istiyorduk. Öyküler aracılığıyla kültürlerarası iletişimin farklı hayat tarzlarının ve düşünce biçimlerinin barış kültürü içinde hoş görülmesi gibi temel amaçları vardı.
‘ÖYKÜ BİZİM SEVGİLİMİZ’
Niçin 14 Şubat sorusuna ise şöyle bir yanıt verebilirim. 14 Şubat Sevgililer Günü olarak biliniyor. Biz, 2002’de Ankara’da topladığımız bir öykü forumunda aslında ‘Niçin 14 Şubat?’ sorusuna cevap aradık. Bazı şair arkadaşlar 12 Eylül’ü önerdi ama bizim 12 Eylül tarihini aklamak gibi bir derdimiz yoktu. 14 Şubat’a karar verdik. 14 Şubat’ın bütün dünyada Sevgililer Günü olarak kutlandığını biliyorduk. Sait Faik’in ünlü bir sözü var. ‘Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey’ diyordu usta öykücü. Biz de ‘İnsanlarla paylaştıkça anlam kazanır’ dedik ve 14 Şubat’ı benimsedik. Böyle bir günde öyküyle, kitapla buluşmak anlamlıdır diye düşündük. ‘Öykü bizim sevgilimiz’ gibi başlıklar da gördük. Medya, edebiyat kamuoyu kendi adlandırmasını yapmış oldu. 14 Şubat’la bizim Dünya Öykü Günü fikrimiz buluşmuş oldu.
Dünya Öykü Günü kutlamaları nasıl devam ediyor, neler yapıyorsunuz bugünde?
Öykü günü kutlamaları başlı başına bir çalışma alanı ve bu sadece Ankara’da kutlanmıyor. Hem ülkemizde hem dünyada çok geniş bir coğrafyada kutlanıyor. 2002 yılında öykü forumunu toplamıştık. 2003 yılında Meksika’da toplanan Uluslararası PEN Genel Kurulunda Çeviri ve Dilbilimsel Haklar Komitesinin kararlarından biri olarak Dünya Öykü Günü kabul edildi. Ve Uluslararası PEN 2004 yılında ülke PEN merkezlerine yazdığı bir yazıyla Öykü Günü’nün kutlanmasını tüm dünyada teşvik etti. Türkiye’nin ve dünyanın birçok yerinde bizim aracılığımızla kutlamalar yapılıyor. Bu yıl örneğin; İstanbul’da Heybeliada’da kutlanacak. Bu yıl ilk defa Urla’da kutlanacak ve ülkenin birçok şehrinde… Ankara’da tek bir merkezde kutlayacağız. Son 10 yıldır her yıl Dünya Öykü Günü bildirisini bir usta öykücümüz yazıyor. Bugüne kadar bildiriyi Füruzan. İnci Aral, Nezihe Meriç, Adnan Özyalçıner ve başkaca usta öykücülerimiz kaleme aldı. Bu yıl Murathan Mungan kaleme alacak bildiriyi. Tabii bu yılın ilki, Murathan Mungan aramızda olacak ve kaleme aldığı bildiriyi kendisi okuyacak. Üstelik mezun olduğu okulda kendi ağzından dinleyeceğiz.
‘İNSANLAR KENDİLERİNİ ÖYKÜYLE İFADE ETTİ’
Aramızda olan olmayan birçok öykücümüz bugün bize bıraktıklarıyla hâlâ öykücülüğü besliyor. Peki, günümüzde öykünün gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Dünyada öykünün durumunu da biliyoruz. Yakın zamana kadar İngiltere’de bir yazınsal tür olarak öykü öldü biçiminde düşünceler vardı. Tam tersine bizim ülkemizde özellikle ‘90’ların ikinci yarısından başlayarak dergileriyle, Ankara Öykü Günleriyle öykünün yeniden bir yükselişe geçtiğini, yeniden bir altın dönemini yaşadığını söyleyebiliriz. Bunda tabii, dergilerin, kutlanan günlerin bizim ve başka arkadaşların yaptığı çalışmaların kuşkusuz payı var, ama gücünü zengin öykücülüğümüzden aldığını düşünüyorum ben. Hepimiz gücümüzü öykücülüğümden alıyoruz. Zengin bir öykücülüğümüz var bizim. Saymakla bitmez. İşte Türkçenin Sait Faik’i, Vüs’at O. Bener’i, Memduh Şevket Esendal’ı, Tomris Uyar’ı, Füruzan’ı var… Biz bu adları çoğaltabilir, günümüze taşıyabiliriz. Zengin bir edebiyat dergiciliğimiz ve zengin bir öykü dergiciliğimiz de var artık. Dolayısıyla bu, insanları öykü yazmaya teşvik ediyor. Bu etkinlikler öykü edebiyatı ortamını demokratikleştiriyor ve insanlar ‘Ben de yazabilirim’ diyor. Ve bunu insanlarla paylaşıyor. Öbür taraftan 12 Eylül’le birlikte olağanüstü koşullarda insanlar kendilerini bir yazınsal tür olarak öykü ile ifade ettiler. Biz ‘90’lardan başlayarak, günümüze bu birikimi görerek geldik. Bu dönemde en az iki kuşaktan söz edebiliriz ve bizim yeni usta öykücülerimiz de var.
‘FAALİYETLERİMİZİ BİR ÇATI ALTINDA BULUŞTURDUK’
Biraz Derneği ve Dernekte neler yaptığınızı anlatır mısınız?
20 yıldan fazladır edebiyat alanında çalışmalarımız var. Öğrencilik yıllarımda dergiler çıkarıyor, çeşitli etkinlikler yapıyorduk. Ankara’da Uluslararası Öykü Günleri’ni gerçekleştiriyorduk. Dernek fikri bütün bu 20 yılı aşan faaliyetlerin bir çatı altında buluşması, daha sistematik bir biçimde hayata geçirilmesi fikrinden doğdu. Düşler Öyküler dergisini çıkartmıştık daha önce. İlerleyen yıllarda İmge Öyküler dergisini çıkardık, son 3 yıldır 14 Şubat Dünyanın Öyküsü dergisini çıkartıyoruz. Örneğin; Füruzan hem derginin hem de derneğin danışmanı. Füruzan başından beri bizim çalışmalarımız içinde. Biz burayı bir yazar örgütü olarak görmedik. Edebiyata gönül vermiş, özellikle öykü edebiyatına tutkuyla bağlı olan insanlarla burada bir araya geliyoruz. İki yıldır dernek adına ödül veriyoruz. Uluslararası Ankara Öykü Günleri Festivali’ni gerçekleştiriyoruz, ki bu festival dünyanın en eski edebiyat festivali arasında diyebilirim.