Boş zaman cezasız olmaz
Geçen gün dernekte iken söylediğimi bir kez daha tekrarlayayım, cezalandırma pratiği de aslında fordist sistem içinde karşılığını buldu. Bu hafta bunu yazacaktım ama kısmet olmadı. Ceza üretmenin de kapitalist toplumda maddi bir meta gibi forma kavuştuğunu söyleyebiliriz. Ceza üretmek de fail üretmek de suçlu üretmek de kapitalist pazar için bir zorunluluk. Yani kapitalizmin eşitsizlikçi ilişkileri dışında aynı zamanda sistemin suça ve suçluya da ihtiyacı var.
Fevzi ÖZLÜER
Motor sesi kesildiğinde kalp atışlarının hızlanmasını istemezdi. Her gün, her saat ve dakika üretmek için üç vardiya çalışmaya geçtiler. Firesiz ve ucuza üretmek için de Akça ağaç kerestelerinin civarındaydı fabrika. Gece vardiyasında uykusuz kalanlar için kağıt fabrikasından dört yüz metre uzaklıkta bir alışveriş merkezi kurulmuştu. Yüksek müzik, her daim atıştırılacak ve seyredilecek bir şeyler muhakkak orada vardı. Fabrikadan kazandıklarını işletmenin AVM’sinde harcıyorlar, canlarının sıkılmasına hiç izin verilmiyordu. Fabrikanın kirlettiği gölü pek gören olmamıştı, kesilen ormana da giden yoktu zaten; işletmenin içinde büyük bir yapay göl vardı ve dünyanın farklı okyanuslarından getirilmiş balıklar. İşletme ile AVM arasındaki yolu kimse yürüyerek gitmek istemezdi. Fabrikanın diğer işletmesinden düşük krediyle alınan arabalarla seyahat edilirdi. İnsan şu dünyada başka ne isteyebilirdi ki... Evse ev, arabaysa araba ve tüm alemin zenginliği vitrinlerdeydi. İstediği zaman alabilirdi.
Deprem olduğunda fabrikada büyük bir yangın çıktı. İlkyardım ekipleri yetişinceye kadar, kağıttan kaplama evlere yangın sıçradı. Tahliye işlemleri saatler sürdü. Birkaç gün içinde yanmayan pek az şey kalmıştı, ormandan yeni gelen ıslak keresteler dahil. Bildiği tek şey, düzenli olarak ıslak gelen odunları hızarın ağzına düzgün yerleştirmekti. Marangoz desen marangoz da sayılmazdı. Yüksek okul bitirmişti ama yeni bir iş bulması öyle kolay da sayılmazdı. Ay doldurmadan, şehir hapishanesine gardiyan alınacağı haberini aldı. Bunca yıl sonra yeniden öğrenci gibi derslerine çalıştı. Sicili tertemizdi. Başarılı oldu. Allah yeniden yüzüne bakmıştı da artık bir işi vardı. İlk günlerdeki “alışamam” korkusunu kısa sürede yendi.
İlk işinden çok da farklı sayılmazdı burası. Büyük bir kampüs gibi düşünülmüştü. Vardiya sistemi burada da geçerliydi. Tek fark, fabrikaya gelen keresteler yerine insanlar getiriliyor ve düzenli olarak onları gerekli yerlere yerleştirmesi bekleniyordu ondan.
Merak ettiği çok da fazla bir şey olmuyordu. Dördüncü koğuş, F bloktaki mahkumun çocuklarını görmek için ara sıra çığlık atarak uyanması dışında, düzenini bozacak özel bir durum da yoktu. O sabah uyandığında kendisinin ödüllendirildiğini öğrendi. İş hayatındaki başarısı nedeniyle tayini F tipi ceza evine çıkmıştı. Bundan duyduğu sevinci, çok yıllar önce, ilk çocuğu doğduğunda almıştı. İşten eve, evden işe daha kolaylıkla gidebilecekti. Hemen gidip yeni çalışma yerini görmek istedi. İnfaz servisinin kalkış saatini yakaladı. Hükümlülerden bir kısmı da aynı araçta “yeni yaşam merkezine” götürülüyordu. Ne şanslı mahkumlar bunlar, diye geçirdi içinden. Şoför ile selamlaştı, ön koltuğa kuruldu. Yol uzadıkça, arkadan gelen sese kulak kesildi.
Mavi gömlekli olanın sesi daha çok çıkıyordu. Dinlemeye başladı O’nu.
“Geçen gün dernekte iken söylediğimi bir kez daha tekrarlayayım, cezalandırma pratiği de aslında fordist sistem içinde karşılığını buldu. Bu hafta bunu yazacaktım ama kısmet olmadı. Ceza üretmenin de kapitalist toplumda maddi bir meta gibi forma kavuştuğunu söyleyebiliriz. Ceza üretmek de fail üretmek de suçlu üretmek de kapitalist pazar için bir zorunluluk. Yani kapitalizmin eşitsizlikçi ilişkileri dışında aynı zamanda sistemin suça ve suçluya da ihtiyacı var. O halde bu üretim ‘anarşik’ bir tarzda yapılamaz. Bunun da emek sürecinde bir sisteme ihtiyacı var. Aslında 19 Aralık Cezaevi operasyonları, ceza üretme pratiklerini fabrikaya sokmanın bir aracıysa bu yasal dönüşüm de fabrikanın fordist bir tarzda örgütlenmesi olarak görülebilir. Yani kolluk ve hazırlık aşamalarında ortaya çıkan zaman kayıplarını asgariye indirgemek, bu süreçleri hızlandırmak da bu sistematik yapı için oldukça gereklidir. Emek sürecinde karşılaşılacak her türlü firenin engellenmesi, makul şüphe kavramının doğması da bu fordist ceza sistemiyle ilgilidir. Sisteme giren her türlü fail, fire verilmeksizin cezalandırılmanın konusu kılınabilmesi aynı zamanda suç ve suçlu üretmenin de hızlanmasını sağlayacaktır. Böylece cezalandırmaya dayalı pratikler, güvenlik rejiminin ve güvenlik aygıtlarının da yeniden üretimini mümkün kılacaktır. Kapitalist cezalandırma pratiğinin bu yönü aynı zamanda devletin de yeniden üretilmesini kolaylaştıracaktır. İşte neoliberal devleti kapitalist devlet formasyonu içinde göreli olarak farklılaştıran şey tam da budur. Cezalandırmanın da bir fabrika sistemi içinde bir girişim olarak örgütleme ve tüm topumu bu cezalandırma pratiğinin nesnesi olarak görebilmesidir. Bu nedenle de bu ‘iç güvenlik’ düzenlemeleri bir istisna bir olağanüstü hal rejimi olarak değil, fordist emek sürecinin cezalandırma pratiğine uygulanmasında bir aşama ve neoliberal sistemin olağan uygulaması olarak görmek gerekir. Bu olağanlaştırılmış rejim içinde düne dair temel haklar ve özgürlükler de bu nedenle parantez içine alınmaz. Tamamen mülga edilir, eritilir...”
Çoktan kapıya gelmişlerdi. Mavi gömlekli önde, arkasında dört genç beyaz yakalı adamla birlikte retina ve avuç içlerini okutmak üzere kapıda bekliyordu. Cezaevi kampüsüne baktı. “Çok şanslı adamlar” dedi, yeniden. Mutluydu. Yarın burada işe başlayacaktı.