22 yıldır unutulmayan acı: Digor Katliamı
Üzerinden 22 yıl geçen Digor Katliamı'nın tanıkları katliamın izlerinin hala üzerinde taşırken, çocuklar ise katliamın anıları ile büyüyor. Katliamdan şans eseri sağ kurtulan ve 5 yakınını kaybeden Kasım Çağdavul, 'Devlet olabilecek en kötü şeyleri bize yaşattı. Dövdüler, öldürdüler hapse attılar. Bundan öte bir şey var mı?' diye sordu.
14 Ağustos 1993 tarihinde devletin koruculuk dayatmalarını protesto etmek ve PKK'nin kuruluş yıldönümünü kutlamak amacıyla 20'ye aşkın köyde binlerce kişi Kocaköy (Nexşan) köyünde bir araya gelerek Digor'a doğru yürüyüşe geçmesi ile yaşandı.
Aralarında çocuk, yaşlı, kadın ve gencin olduğu binlerce kişinin önünü Digor'a 2 kilometre kala özel harekat polisleri tarafından kesildi ve hiçbir uyarı yapılmadan kitle tarandı. Yaylım ateşi sonucu 5'i çocuk 17 kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi ise yaralandı.
Katliama sebep olan 8 özel harekat polisi hakkında, "Kasten öldürmek" ve "Kasten öldürmeye teşebbüs etmek" suçlarından açılan davada, sanık polislerin savunmalarında, kitle içinden roketatarla ve silahla ateş edildiği iddia edildi.
Katliam sonrası özel harekatçıların kullandığı silahlara ait boş kovanların dışında ne roketatar ne de silahın izine rastlandı. 2006 yılında çıkan kararda, polisler hakkında, "meşru müdafaa" yaptıkları gerekçe gösterilerek, beraat kararı verildi.
Katliamda yaşamını yitirenlerin yakınları bu kararı AİHM'e taşıdı. AİHM, Türkiye'yi maddi manevi tazminata mahkum etti. Katliamın ardından göçe zorlanan köylüler, canları burunlarında topraklarını terk etmeyerek yaşadı.
'ACININ TANIMI YOKTUR'
Aradan geçen 22 yıla rağmen katliamda sağ kurtulanlar o günleri unutmazken, tanıklar ise devlete güvenlerinin kalmadığını dile getirdi. 22 yıl içinde Digor'da doğan çocuklar katliamın anılarıyla büyüdü.
Katliamdan ailesinden 5 kişiyi kaybeden Nexşen köyünden Kasım Çağduval (65) katliamdan şans eseri kurtulduğunu söyleyerek, katliamın acısı ile yatıp kalktıklarını, çocukları da katliamı anlatarak büyüttüğünü dile getirdi.
Çağduval, devletin 1993 yılında Digor halkına karşı büyük bir öfke ile saldırdığını belirterek, "Devlet sürekli köylerimizi basıp bizlerin korucu olmasını istiyordu. Devamlı devletten yana tavır takınmamızı istiyorlardı. 'PKK'ye yardım ederseniz hepiniz ölürsünüz' denilerek evlerimize bakın düzenliyordu" dedi.
Gece gündüz kendilerine karşı yapılan baskı nedeniyle 1993 yılında Digor'un yaklaşık 20 köyünde örgütlenerek çocuk, kadın, yaşlı bir arada merkeze doğru yürüyüşe geçtiklerini aktaran Çağdavul, "Bize yapılan zulme dayanamadığımız için yürüme kararı verdik. Köylerin ileri gelenleri bir araya geldi ve Digor'a yürümeye karar verdi. Hem yaşanan zulmü dile getirmek hem de PKK'nin ilk silahlı müdahalesine sahip çıkmak için 14 Ağustos tarihinde merkeze doğru yürüyüş yaptı" dedi.
'UYARMADAN TARADILAR'
14 Ağustos 1993 tarihinde sabahın erken saatinde binlerce kişi araç ve yaya bir şekilde Kocaköy (Nexşan) köyünde bir araya geldiğini dile getiren Çağdavul, "Kimin elinde ne imkan varsa o sabah erkenden köyümüze geldi. Binlerce kişi ile yürüyüşe geçtik. Digor'a 2 kilometre kalmıştı ki; devletin tankları yolumuzu kesti. Özel harekat timleri ise mevzilenmişti. Elimizden tek bir silah olmamasına rağmen bizimle tek kelime konuşulmadan çoluk, çocuk, kadın demeden bizi kurşun yağmuruna tuttular. Çoğumuzu yetim, öksüz bıraktılar" dedi.
Katliam gününü anlatırken göz yaşlarına hakim olamayan Çağdavul, "O gün bize yaşatılanları anlatmak için kelimeler yetmiyor. Acının tanımı yoktur. Üzerimize saatlerce silah çekirdekleri geçiyordu. O katliamdan şans eseri kurtuldum. Benim gibi şanslı olmayanlar da vardı. Ablamı, amcamın oğullarını ve kızlarını kaybettim" diye kaydetti.
'DEVLET ÖZÜR DİLESİN'
Sağken yapılan işkencelerin ölülerine de yapıldığını belirten Çağdavul, "O dönemde herkes kaçıyordu. Kim nerde ne yapıyor bilmiyorduk. Ölmediğimize sevinememiştik. 'Bundan sonra ne olacak' diye sorduk kendimize. Katliamdan sonra evlerimiz asker karargahına çevrildi. Her evde asker bekliyordu. Yıllarca gözetim ve baskı altında yaşadık" dedi.
Devlete güvenlerinin kalmadığına vurgu yapan Çağdavul, "Devlete hiç güvenmiyoruz. Bize haksızlık ve zulüm ettiler. Devlet olabilecek en kötü şeyleri bize yaşattı. Dövdüler, öldürdüler hapse attılar. Bundan öte bir şey var mı?" diye sordu.
Öldürülen yakınları için devletin tazminat ödediğini dile getiren Çağdavul, "Acılarımız için devlet tazminat ödeyerek üstünü kapatacağını sanıyor. Bizlere yaşattıkları acıyı hiçbir zaman unutmadık unutturmayacağız da. Tazminatla konu kapatılamaz, devlet bizden özür dilesin" dedi. (Kars/DİHA)