Alınacak dersler var!
Toplumlar tarihinin bu akışına müdahale edebilmenin yolu da işçi sınıfının aldığı karar ve tutumlardan geçer. Aksini düşünen ve bunu sınıfa dayatan arkadaşların müdahalesi tarihsel gerçeklikten ve bilimsellikten uzaktır.
Eren ÖNER
Uludağ Üniversitesi
Bursa
Politikanın toplum açısından bu kadar hızlı seyrettiği ve karşıtların savaşının kızıştığı bu dönemde muhalefeti ve muhalefet olanı eleştirmenin belki de en önemli hale geldiği bir dönemden geçiyoruz.
Öncelikle ‘Metal Grev’ in bize öğrettikleri ve tarihe düştüğü notlarla başlayalım. Neredeyse 20 yıldır ülkemizde metal işçileri adına böyle bir karar alınmamıştı. Metal işçilerinin aldığı grev kararı hem geleceğin hem de yeter artık ‘gemileri yaktık’ sesiydi. Metal Grevi daha ikinci gününe girerken AKP hükümeti karşıt gibi gözüktüğü MESS patronlarının ve yandaş sendikanın yüreğine su serpti. Ancak yok saydıkları bir şey vardı; metal işçileri gemileri yakmıştı. Paksan’da, Ejot’ta, Demisaş’ta gemiler yanmıştı. Kaybetseler de kazanacakları bir tarihsel tutum vardı. Türk Metal’e üye işçiler destek mesajları atıyor, fabrika çıkışlarında ziyarete geliyordu.
İŞÇİ SINIFI AFFETMEDİ
Kayseri’den de ses geldi. Öz-Ağaç İş Sendikası’nın patronla gizli kapaklı yapmaya çalıştığı, yüzde üçlük zammı öngören sözleşmeyi reddeden üç bini aşkın işçi şarteli indirdi. Patron cemaatçi, sendika ise AKP’nindi. İşçilerin eli şartele uzandığı gibi patron da sendika da birleşti. Kayseri tarihinin en büyük işçi eylemi sendikayı da patronu da affetmedi. Hareket durmadı Eskişehir Söğüt Seramik’te bin işçi iş bıraktı. Türkiye işçi sınıfı tarihde belirleyici olan haftanın sonucunda Olmuksan’da devletin bakanı araya girdi. Bu kadar grevi, ne iktidarımız ne de tarihimiz kaldırabilir diyerek işçilerin kazanım elde ettiği bir sözleşmeye imza atılmış olundu.Olmuk-San’ın kazanımı metal işçilerinin, Boytaş işçisinin, Söğüt seramik işçisinin kazanımıydı. Çünkü AKP hükümeti ve patronlar biriktirdikleri patlamaları karşısında durmakla daha büyük patlamalara ve işçi hareketlerine gözlerini açacaklarını biliyorlardı.
‘DESTEKÇİ’ BİLE OLAMAYANLAR
Sermaye ve hükümet demişken atlamadan geçemeyeceğimiz birileri daha var; gerçekliği ve karşıtların ilişkisini görmezden gelen, mücadele içinde olduğunu iddia eden sınıf-dışı dolayısıyla sınıf karşıtı olmak durumunda kalan meta-fizikçiler...
Kimler olduğunu birazcık açmak istiyorum. Kayseri’de Boytaş işçilerinin hareketini AKP’ye dayandıranlardan ve metal işçileri hareket halinde olduğu halde karşısında ki gücün aşılmasının imkansızlığına sığınan sendikacılardan bahsediyorum. Bir de işçi sınıfının hareketini kalıplar içine sığdırmaya çalışıp ‘destekçi’ bile olmadan kendi öznel kararlarını sınıfa dayatanlar var tabi.
TARİHİN AKIŞINA MÜDAHALE İŞÇİ SINIFININ ELİNDE
Bütün bu arkadaşlara yalnızca bir şeyi hatırlatmamız yeterli ve gerçekçi olacaktır. Politika sınıf ve sınıf karşıtlarının çekişmesidir. Bir oluş, karşısındaki diğer oluşu da var eder. Toplumlar tarihinin bu akışına müdahale edebilmenin yolu da işçi sınıfının aldığı karar ve tutumlardan geçer. Aksini düşünen ve bunu sınıfa dayatan arkadaşların müdahalesi tarihsel gerçeklikten ve bilimsellikten uzaktır. İşçileri eleştiren, hareketin dışında kalan, işçileri politik yetersizlik ve deneyimsizlikle suçlayan arkadaşların görmesi gereken noktada biriken grevler ve yasaklar vardır. Kapitalizmin tarihsel seyrini elleriyle bir kenara iterek sınıfı suçlayan arkadaşlar bilmelidirler ki Kayseri’de metal işçilerine destek amacıyla yapılan toplantıdan çıkan kararlar, karşıtlıklar ilişkisinin bitmediğini aksine derinleşerek devam ettiğini göstermektedir. Olmuk-San’daki kazanımı görmelidirler.
GERÇEKLER DEVRİMCİDİR
Evet, arkadaşlar ‘Gerçekler Devrimcidir’ ve bir Marksist’in görevi gerçekliği örgütlemek ve değişimi gerçeklikler üzerinden tartışabilmektir. Bu yüzden bu grevler, yasaklar ve kazanımlar bize bir kez daha ispatlamıştır ki muhalif olmanın ve muhalefet yapabilmenin açık yolu işçi sınıfının yoludur. Yükselteceğimiz mücadele işçi sınıfının grev hakkının engellenmesi mücadelesi olmalıdır. Gençliğin, demokrasi isteyenlerin, laiklik isteyenlerin, eşit ve özgür bir gelecek isteyenlerin söyleyecekleri de geleceğin mücadelesinde yol açan ve geleceğin mücadelesini örgütleyen işçi sınıfına dair olmalı ve birleşmelidir. Aksi takdir de daha önceki tarihlerden hatırladığımız ufak kazanımlarla sınırlı kalacak veya önceki mücadeleler gibi yok olmaya ve baskılanmaya mahkum olacaktır. Muhalif olan, talebi olan herkesin çıkarması gereken ders apaçık ortadadır. Mücadelede karar kılmış bütün kesimlerin yolu işçi sınıfının gelecek ve emek mücadelesi ile birleşmek ve dayanışma sağlamaktan geçmektedir. Tarih ve dönem bunu bize bir kez daha göstermiştir. İşçi sınıfının tarihsel rolünü oynaması için işçi sınıfı önderliğinde mücadele kendini şartlamıştır.