19 Şubat 2015 12:34

Gerçekler, gerçekler, gerçekler...

Fişlenmek ve gelecek kaygısı mı bizleri yıldıracak, susturacak ve seyirci koltuklarına bağlayacak olan? Susarsak sistemin bize dayattıkları tahmin edilmesi zor olmayacak, bir biçimde devam edecek

Paylaş

Seda Ceren SAĞIROĞLI
80. Yıl Nuh Çimento 
Anadolu Lisesi
İstanbul

Evet sevgili okuyucumuz, bilirsiniz ki yalnız susanlar değil, susturulanlar da gerçeklerin farkındadır. Gündemdeki önemli başlıklardan biri olan 19. Eğitim Şurası’na tepkili olup susturulan arkadaşlarımızdan bahsediyorum.
Alevi, devrimci, bağımsız ya da kararları doğru bulmayan arkadaşlarımızdan.
Ne yazık ki; fişlenmekten korkan ve tam da bu sebepten susan, boykota katılmaktan vazgeçen değil vazgeçirilen liseli gençlerimizden.
Ki korku;
Öyle derinden sarmış ki ruhlarını, etrafındakilere “Fişleneceksiniz“  derken bile saklayamıyorlar gözlerindeki telaşı.
Eğitim sistemimizin geldiği nokta, okul dışı faaliyetlerimizi ve eylemlerimizi bastırır noktaya gelmiştir.
Peki suçlayabilir miyiz korkan liseli arkadaşlarımızı?
Ülkemizdeki eğitim sistemini, birçok müdürün, birçok öğretmenin ve yine birçok öğrenci temsilcisinin tavırlarını göz önüne aldığımızda mümkün müdür suçlamak?
Birçok faktör sebebiyle elbette kendilerini haklı görecektir susturulan arkadaşlarımız.
Fakat bir de şu açıdan bakalım; Alevi, devrimci ya da orta gelirin altında kazanca sahip bir ailenin çocuğu olduğu için devlet dairelerince ve özel sektör tarafından itilen ve itilecek olan bir birey neden susmalı?
Susmak; kapitalist sistemin dişli çarklarından akan kana seyirci kalmaktır. 
Ki o kanlar yine kapitalist sistem için en ucuz mal olan insan kanıdır.
Susmak; insan zihnini geliştiren AKP Hükümetine karşı saygı duruşudur.
Bizden sonraki jenerasyonun gerici, bağnaz ve kör bir zihniyete bürünmesinden onur duymaktır susmak.
Bizden sonraki nesli düşünmemek ve bencilliktir. 
Fişlenmek ve gelecek kaygısı mı bizleri yıldıracak, susturacak ve seyirci koltuklarına bağlayacak olan? Susarsak sistemin bize dayattıkları tahmin edilmesi zor olmayacak, bir biçimde devam edecek.
Çünkü yakın gelecek yakın geçmişin aynasıdır. 
Peki ya uzak gelecek?
Bizden sonraki jenerasyonu sırf bencilliğimiz, korkaklığımız ve güvensizliğimiz sebebiyle karanlık bir geleceğe hapsetmek insanlık denen kavramın gençlerinden biri midir?
Eğer susarsak bağnaz, gerici ve farklılıkları zevkle ortadan kaldırmayı hedefleyen hükümetin ekmeğini yağlayıp ballayıp önüne servis etmiş bulunuruz.
“Fişleneceksiniz” ve “boş yere başınız yanacak” diyen arkadaşlara seslenmeli. Hadi diyelim ki yandık.
Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?..

ÖNCEKİ HABER

Rahatınızı Bozacak mısınız?

SONRAKİ HABER

Saman Naseem'in infazı ertelendi iddiası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa