Neden EML?
Umut’a, ‘neden EML?’ diye sorduğumuzda küçüklüğünden beri tamir işlerine meraklı olduğunu, takım çantasıyla oynadığını ve bu yüzden orayı tercih ettiğini söylüyor.
İmran KURT
İstanbul
Şişli Endüstri Meslek Lisesi (EML) Türkiye’nin en büyük liselerinden biri. 6000’in üzerinde nüfusuyla, Şişli de bir yanıyla İstanbul’un merkezinde büyük bir okul. Sadece büyüklüğü ile değil, meslek lisesi olması ve bir çok fabrika ve iş yerine de eleman yetiştirmesiyle de önemli bir lise. Biz de bu liseden biri mezun, biri son sınıf öğrencisi 2 arkadaşımız ile konuştuk.
KAVGA İLE BİLİNEN LİSE
Umut Tozar, 20 yaşında Elektrik Elektronik ve Güvenlik Sistemleri bölümünden mezun olmuş. Şimdi bir dershanede üniversite sınavına hazırlanıyor. Umut’a, ‘neden EML?’ diye sorduğumuzda küçüklüğünden beri tamir işlerine meraklı olduğunu, takım çantasıyla oynadığını ve bu yüzden orayı tercih ettiğini söylüyor. Peki Şişli EML neden adını sıkça kavgalardan duyduğumuz bir okul diye sorduğumuzda ‘11. sınıfa kadar haftada bir kavgaya girerdik, o kadar insanın okuduğu yerde kavganın çıkmama ihtimali zayıf’ diyor ve kavgaların ‘yan bakma’ gibi sebeplerden bile çıkabileceğini ekliyor. Kavgaların ve kalabalığın eğitimi nasıl etkilediğini soruyoruz. Kendi sınıfında çok sıkıntı olmasa da kalabalık sınıflarda (60-70 kişinin olduğu sınıflar) işin zorlaştığını söylüyor.
ÜNİVERSİTE ŞANS MESELESİ
Sohbetimize Alper Solak ile devam ediyoruz. Alper 18 yaşında, son sınıfta okuyor. Kendi seçmiş Şişli EML’de okumayı. Şişli EML’de okumaktan memnunum diyor ve ekliyor ‘Çok büyük bir okulda okuyoruz ve Şişli EML’nin sunduğu imkanları başka hiç bir lise sunmuyor. Okulun ulaşım açısından rahat olması da bizim için bir avantaj. Kitap gördüğümüz cihazları gerçekte görüyoruz ve üzerinde çalışıyoruz’ diyor. Şişli EML’nin kötü bilinen bir okul sorduğumuzda ise ‘Erkek ağırlıklı bir lise ondan öyle biliniyor, ama durum öyle değil’ diyor. Üniversite için ise sözel ve sayısal derslerin fazla üstünde durmadıklarını, bundan kaynaklı üniversite şansının az olduğunu dile getiriyor. EML öğrencisi için asıl önemli olanın kendini geliştirmek ve öğrenmek olduğunu söylüyor. Meslek lisesi öğrencilerinin çoğunun 2 yıllık üniversiteye gittiğini, bazılarının da yatay geçişle 4 yıllık bir bölüme devam ettiğini söylüyor. Geleceğin işçileri olarak anıldıklarını dile getiriyoruz Alper’e. O işçilerden daha üstün olduklarını belirtiyor ve nedenini de şöyle açıklıyor: “Yaptığımız işin hem mantığını hem de çalışma şeklini biliyoruz. İşleri en ince ayrıntısına kadar öğreniyoruz’’ diye kendilerini herhangi bir işçiden ayrı görüyor.
8. SINIFTA NE İSEK AYNI YERDEYİZ
Meslek lisesi öğrencileri geleceğin işçisi olarak anılır. Umut’a kendini bir işçi gibi hissedip hissetmediğini soruyoruz. ‘Bir işçinin yaptığının %75’ini yapacak düzeydeyiz. Liseyi bitirene kadar işçi olduğunu farketmiyorsun, liseyi bitirince fark ediyorsun’ diyor. Üniversiteye gitmese de kendi bölümüne dair pek çok yerde çalışabileceğini ekliyor. Neden üniversiteye girmek istediğini sorduğumuzda ise kendini geliştirmek için mühendislik bölümünde devam etmek istediğini söylüyor ve ekliyor ‘Ailede okuyan çok, bunun da etkisi oldu.’ Bir meslek liselinin üniversite kazanma şansının ne düzeyde olduğunu soruyoruz Umut’a. Kendilerinin sıfırdan başladığını ve meslek lisesi öğrencisinin üniversiteyi kazanma şansının %25 olduğunu söylüyor. ‘8. Sınıftan çıktığımızla aynı konumdayız’ diyor ve göstermelik dersler gördük diye ekliyor. Ama yine de üniversiteye gideceğini, daha fazla çalışıp daha fazla yorulacağını belirtiyor. Meslek lisesi öğrencilerinin bir ilgi alanı olup olmadığını sorduğumuzda ise ‘arabalar ve futbol’ diyor. Her öğrencinin bu ikisine de ilgisi olduğunu söylüyor. Meslek liselerindeki staj sömürüsünü ve işsizliği sorduğumuzda da ‘Staj yapınca az buçuk para alıyorsun ‘ diyor ve mezunların çoğunun işsiz olduğunu hele ki kendi alanlarına dair çalışanın çok az olduğunu dile getiriyor.