23 Şubat 2015 00:58

Mısır’ın yeni firavunu

Mısır’ın Mart ayında iki önemli gündemi bulunuyor. Bunlardan ilki, devlet başkanı Abdülfettah Sisi’nin özel önem verdiği uluslararası yatırım zirvesi. Şarm El Şeyh kentinde düzenlenecek zirve 13-15 Mart tarihleri arasında gerçekleşecek. Diğer önemli gündem maddesi ise, 21 Mart’ta başlayacak ve 7 Mayıs’a kadar sürecek genel seçimler olacak. Anayasa Mahkemesinin14 Haziran 2012'de parlamentoyu feshetmesinin ardından ilk kez yapılacak olan genel seçimler Mısır politik hayatının bundan sonraki gidişatına dair önemli veriler sunacak.

Paylaş

Ferhat SARI

Mısır’ın Mart ayında iki önemli gündemi bulunuyor. Bunlardan ilki, devlet başkanı Abdülfettah Sisi’nin özel önem verdiği uluslararası yatırım zirvesi. Şarm El Şeyh kentinde düzenlenecek zirve 13-15 Mart tarihleri arasında gerçekleşecek. Diğer önemli gündem maddesi ise, 21 Mart’ta başlayacak ve 7 Mayıs’a kadar sürecek genel seçimler olacak. Anayasa Mahkemesinin14 Haziran 2012'de parlamentoyu feshetmesinin ardından ilk kez yapılacak olan genel seçimler Mısır politik hayatının bundan sonraki gidişatına dair önemli veriler sunacak.

SİSİ DÖNEMİNDE NELER OLDU?

Abdülfettah Sisi yönetimindeki Mısır ordusunun, halkın tepkisinden faydalanıp 3 Temmuz 2013 tarihinde Müslümanlar Kardeşler iktidarını darbeyle devirmesinden sonra, Mısırlıların büyük çoğunluğu Sisi’ye ülkede siyasi istikrarın sağlanması, güvenlik koşullarının düzeltilmesi ve ekonomik durumun iyileştirilmesi gibi sebeplerle destek vermişti. Bu destek 2014 Mayıs’ında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de yansımıştı. Müslüman Kardeşler’in boykot ettiği ve katılım oranının yüzde 50 civarında olduğu seçimleri Abdülfettah Sisi yüzde 97 gibi ezici bir üstünlükle kazanmıştı.

RADİKAL İSLAMCILAR GÜÇLENDİ

Fakat Sisi’nin iktidarı resmen devraldığı Haziran 2014 tarihinden bu yana, yukarıda bahsi geçen konularda ilerleme sağlanması bir yana durum daha da kötüleşti. Radikal İslamcı militanların Sina yarımadası merkezli gerçekleştirdiği saldırılarda ciddi bir artış olurken, güvenlik güçlerini hedef alan eylemler İskenderiye ve Kahire gibi ülkenin en büyük kentlerinde giderek daha fazla yaşanır oldu. Öte yandan, oldukça geniş bir alanı kapsayan Libya-Mısır sınır hattına cihatçılar yerleşti. Libya’nın sınıra yakın bir yerde bulunan Derne kenti IŞİD’in eline geçti.

EKONOMİK YAŞAM ZORLAŞTI

Sisi yönetimi halkın ekonomik koşullarında somut bir iyileşmeye sebep olmazken, yarısı yoksulluk sınırı altında yaşayan Mısırlılar için kritik önemde olan gıda ve petrol ürünlerine sübvansiyon uygulamasını kaldırdı. Bunun sonucunda yakıt fiyatları yüzde 78, ulaşım fiyatları yüzde 13, tavuk fiyatları ise yüzde 25 arttı. Bunun dışında dolaylı vergi oranları da yükseltildi. Halka sürekli sıkı çalışma öğütleri veren Sisi iktidarının, geçtiğimiz günlerde El Cezire’ye sızan ses kayıtlarına göre, Körfez ülkelerinden gizlice 30 milyar dolar topladığı ortaya çıktı. 

ÖZGÜRLÜKLERDE BÜYÜK GERİ SIÇRAMA

Sisi döneminde siyasal özgürlükler açısından Mübarek döneminden bile daha kötü diye nitelendirilen büyük bir geri sıçrama yaşandı. Sisi’nin hala Savunma Bakanı olduğu fakat ülkeyi fiilen yönettiği Kasım 2013 tarihinde, sonradan olumsuz anlamda çok meşhur olacak yeni bir gösteri yasası kabul edildi. Mısır güvenlik güçlerine -somut herhangi bir dayanak göstermeksizin- toplumsal barış ve kamu güvenliği açısından şüpheli bulduğu herhangi bir gösteriyi yasaklama hakkı veren yeni yasa, kamusal bir alanda 10’dan fazla kişinin biraraya geleceği toplantıları en az 3 gün önceden polise haber verme zorunluluğu getirdi.Emniyet güçlerine gösteri ve yürüyüşleri dağıtabilmeleri için oldukça geniş yetkiler tanıyan yeni yasa, maske takmanın yasak olduğu gösterilerde belirlenen şartların ihlal edilmesi halinde ağır para ve hapis cezalarına hükmetti. Ülkede çok sayıda siyasi muhalif, insan hakları aktivisti sözkonusu yasadan faydalanarak hapse atıldı veya devrimin 4. yıl anmalarında da açıkça görüldüğü üzere öldürüldü. Mübarek devrildiğinden bu yana ilk defa, 2014 1 Mayıs’ı Tahrir Meydanı’nda kutlanamadı.Ulusal üretimi arttırmak bahanesiyle grevler yasaklandı. Onlarca sendikacı şafak baskınlarıyla tutuklandı veya terörizm suçlamasıyla gözaltına alındı. 

2500 KİŞİ ÖLDÜRÜLDÜ

Mısır Ekonomik ve Sosyal Haklar Merkezi’nin raporuna göre, sadece darbe sonrası geçiş döneminde en az 16 bin kişi tutuklandı, 25 bin kişi izinsiz gösteri veya politik eylemler düzenlemek iddiasıyla gözaltına alındı,  2500 kişi ise öldürüldü. Müslüman Kardeşler terörist örgüt ilan edilirken, 6 Nisan Gençlik Hareketi yasaklandı. Geçtiğimiz haftalarda 183 Müslüman Kardeşler üyesine idam cezası verilirken, liberal ve laik kimlikleriyle bilinen ve Mısır Devrimi’nin sembol isimlerinin de aralarında bulunduğu 230 kişiye müebbet hapis cezası verildi. Diğer taraftan Hüsnü Mübarek’ın yargılandığı davalar tek tek düşürüldü. Mübarek’in hükümlü olduğu dava kalmazken, birlikte yargılandığı oğullarının geçtiğimiz günlerde serbest bırakılmasıyla kendisine de aynı yol açılmış oldu. 

YENİ SEÇİM KANUNU

Sisi tarafından Aralık 2014 tarihinde yeni bir seçim kanunu onaylandı. Kanun,  567 koltuklu parlamentonun 420’sinin bağımsız adaylar arasından, 120’sinin parti listelerinden, 27’sinin ise bizzat Cumhurbaşkanı tarafından seçilmesine hükmetti. Bağımsız adayların toplam milletvekili sayısı içindeki oranını yüzde 75 civarında belirleyen seçim kanunu; Mübarek’e yakın isimlerin, iş adamlarının ve nüfuz sahibi ailelerin temsilcilerinin parlamentoya girmelerine olanak sağlamış oldu. Pek çok ordu mensubunun Mart ayındaki seçimlere katılmak için istifa edeceği haberleri resmin tamamlayıcı unsuru oldu. Böylece, Mübarek yönetimindeki rejimi belirleyen üçlü ayağın(Mübarek çevresi, ordu ve işadamları) Sisi yönetiminde Mübarek döneminden de ileri düzeyde siyasal hayatta temsil edilebilmesi mümkün oldu.
Muhammed Mursi’nin devrilmesi sürecine destek veren siyasi güçlerin bir kısmı, Sisi’nin güvenlikçi ve antidemokratik politikalarının etkisini hissettikçe muhalif bir pozisyon alır hale geldiler. Özellikle liberal ve laik diye bilinen kesimlerde bu yönelişin daha bariz olduğu söylenebilir. Fakat bu kesimlerin ülkedeki siyasal etkisinin devrim günlerinin çok gerisinde olduğu bir gerçek.

İŞÇİLER HALA TOPLUMUN EN DİRİ KESİMİ

Ülkedeki en diri kesimin ise her şeye rağmen işçi hareketi olduğu görülüyor. Mübarek rejiminin devrilmesinden önceki son on yılda 2 milyonun üzerinde işçi 3 bin 400 civarında grev ve yürüyüşe katıldı. Bu eylemler rejime karşı protesto kültürünün oluşmasında önemli bir etken olmuştu. 6 Nisan 2008 tarihinde işçi hareketinin kalbi sayılan Garbiye eyaletinin Mahalle’tul Kübra (kısaca Mahalla) bölgesinde tekstil işçileriyle başlayan genel grev Mübarek’i devirecek ayaklanmanın ilk adımlarıydı. Devrim günlerinde ise, Mübarek’in devrilmesinden üç gün önce on binlerce işçinin başlattığı grev dalgası diktatöre öldürücü darbeyi vurdu. Devrim sonrasında, kurulduğu günden bu yana rejime angaje olan Mısır Sendikalar Federasyonu’nu bir tarafa itip yüzlerce işyeri bazlı sendikalar kuran ve bu girişimden Mısır Bağımsız Sendikalar Federasyonu, Demokratik Emek Kongresi, İskenderiye İşçileri Kalıcı Kongresi gibi farklı örgütlenmeler çıkartan Mısırlı işçiler, Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi ve Mursi yönetimi boyunca baskılara uğramaya devam etti. Mübarek döneminin son on yılından çok daha fazla olacak şekilde, binlerce işçi grev ve gösterilere katılmaktan dolayı tutuklandı ve işten atıldı. Parçalı ve dağınık olmasına rağmen hareketin bu süreçteki en büyük iki kazanımı bahsi geçen bağımsız örgütlenmeler ve asgari ücretin yükseltilmesi olmuştu. Mursi’nin devrilmesi sürecinde Tamarrud’un başını çektiği imza kampanyasına aktif bir şekilde destek veren Mısır Bağımsız Sendikalar Federasyonu, Demokratik Emek Kongresi ve İskenderiye İşçileri Kalıcı Kongresi 30 Haziran’daki Mursi karşıtı gösteriye de güçlü bir şekilde katıldı.

SENDİKA BAŞKANI BAKAN OLDU

Bağımsız Sendikalar Federasyonu’nun kurucu başkanı olan sembol isim Kemal Ebu Eyta, darbe sonrası geçici yönetimin İşgücü ve Göç Bakanı oldu. İşçiler Eyta’nın bakanlığından umutluydu. Fakat bir ay sonra, Mısır ordusu Kanal Bölgesi şehrinde bulunan Süveyş Çelik Şirketi’ndeki grevi kırdığında Ebu Eyta seyirci kaldı. Eyta aynı zamanda işçi düşmanı yasa girişimlerine de Mısır işçlerini iknaya çalıştı. Bunun üzerine Mısırlı işçiler Şubat 2014 tarihinde tekrar sahneye çıktı. Asgari ücretin uygulanmasını isteyen Mahalla’daki tekstil işçileri başta olmak üzere doktorlar, eczacılar, otobüs şöförleri, çöp toplayıcıları, dok ve çelik işçileri, posta işçileri hatta polisler Şubat ayı boyunca çok sayıda kanunsuz sayılan grev, yürüyüş, oturma eylemi gibi gösteriler gerçekleştirdi. 

İŞÇİ EYLEMLERİ İSTİFA GETİRDİ

Bu eylemler kabinenin istifasını beraberinde getirdi. Yeni kabinenin başkanı üretim artışı ve işçilerin yurtseverliği üzerine konuşmalar yaparken, Eyta’nın yerine atanan yeni bakan grevlerin bir yıl boyunca yasaklanmasını isteyen bir teklif gündeme getirdi. Bütün bu girişimlere rağmen işçi hareketi durmadı. Mısır Ekonomik ve Sosyal Haklar Merkezi raporuna göre, Mısır’da 2014 yılının ilk çeyreğindeki gösterilerin yüzde 70’ini işçiler gerçekleştirdi. İlerleyen aylarda İskenderiye civarındaki Burj el Arap kentindeki Ulusal Ayçiçek Yağı Fabrikası işçileri, Kızıldeniz’deki liman kenti Ayn Sukna’da dok işçileri, Süveyş Kanalı işçileri, son olarak 2015 Ocak ve Şubat tarihlerinde tekstil işçileri greve çıktı. 

 

ÖNCEKİ HABER

Çocuklarının gözünden 'Baba' Turgut Uyar

SONRAKİ HABER

Kuzey Afrika uluslararası çatışmanın merkezinde

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa