Mücadelemizin adı Özgecan olsun
Ülkemizde insanlarımızın sosyal yaşam ve çalışma alanlarındaki durumlarını gözden geçirmek gerek.İktidarla aynı dünya görüşünü paylaşmayan halk topluluğu bunalmış durumda...
Ülkemizde insanlarımızın sosyal yaşam ve çalışma alanlarındaki durumlarını gözden geçirmek gerek.
İktidarla aynı dünya görüşünü paylaşmayan halk topluluğu bunalmış durumda. Sokakta her attıkları adımda içinde bir korku oluştu. Artık korkularla yaşamaya alışmış durumdayız.
Ülkemizde kadınların toplumsal hayattaki yeri belirleniyor: “Evde, dört duvar arası”. Kadınlar artık iyice geri plana itilmeye başlandı. Yetmiyormuş gibi kaç çocuk doğuracağına, nasıl çalışıp çalışmayacağına, kürtajına ve daha nicelerine erkek karar verir hale geldi.
Sözde sanatçı olarak tanınan bir kimse kadına tecavüzü, dayağı, hor görmeyi, ölümü, yakılmayı, kesilmeyi bir mini eteğe indirgeyerek canileri haklı duruma getirmeye çalışabiliyor. Aslında bu tweeti atan kimse nasıl attığından ziyade kim ya da kimlerden destek alarak attı? İşte bu çok önemli.
Ne acıdır ki hükümetten bu sesler yükselirken, o hükümetin kadın üyelerinden ne yazık ki ses çıkmıyor.
Bir savaş çıksa derler ki “analar işte böyle yiğit doğurur”. Eline silah verilir ve cepheye sürülür. Erkek nüfus azaldığında ise en ağır işlerde çalıştırılır. Köyde tarlalarda çalışan kadınlar, mevsimlik işçi kadınlar, köle muamelesi gören kadınlar ... ezilmeleri göz önünde olduğu halde kimseden ses çıkmıyor.
Evet, Özgecan’ımızı kaybettik. Toplumda çok ciddi anlamda bir tepki doğdu.
Peki, yarın, bu hükümet yerinde kaldığı sürece ne olacak? Söyleyeyim. Hiçbir şey olmayacak ne yazık ki… Aynı tas aynı hamam: “Durmak yok yola devam”.
Özgecan’ımız kadının özgürleşmesi için bir simge olsun. Sosyal hayatta, iş hayatında tam bir eşitlik için mücadele meşalesini birlikte yakalım. Adı da ÖZGECAN olsun.
Emel DUMAN / ADIYAMAN