Kadınlar HES’e karşı omuz omuza
Fındıklı ve Arhavili kızkardeşler, derelerin kardeşliğinde birleşti...
Hamdi GÖKDENİZ
Taşdibi HES projesinin ilk duyurusu yapıldığında Fındıklı ve Arhavi halkı buna gülmüştü. Özellikle HES için derelerine bir kazma dahi vurdurmayan halk, Fındıklı Derelerini Koruma Platformu öncülüğünde HES’lere karşı ne kadar örgütlü direndiğini dosta düşmana adeta gösterdi. Yaklaşık 8 yıldır ilçenin hiçbir vadisi ve deresi üzerinde HES yaptırmayan Fındıklılılar bu sefer HES’çileri ilçelerine bile sokmadı.
Şubat ayı ortalarında HES projesini yapacak firma ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Arhavi’nin Kayadibi Yaylası suyu ve Fındıklı Çağlayan Deresi üzerinde yapılması planlanan Taşdibi Regülatörü 1-2 ÇED bilgilendirme toplantısını duyurmuştu. Ama halkın tepkisinden çekinilmiş olacak ki ÇED toplantısı için değil salona, Fındıklı ilçesine bile gelen olmadı ve toplantının bilinmeyen bir tarihte yapılacağı öğrenildi. Fındıklı ve Arhavililer, HES’lere karşı mücadeleyi ortaklaştırarak, muhtarlar, STK’lar, siyasi partiler ve Arhavi Doğa Koruma Platformu’yla birlikte bu duyumu bir yürüyüşle protesto etti. Biz de oradaydık ve mücadelenin başını çeken yaşam alanlarına sahip çıkan, dayanışan kadınlarla söyleştik.
DERE SERUMUMUZ
Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu kalabalığın en önlerinde, ileri yaşıyla dikkatimizi çekmişti Melahat Alişan. İlk ona sormak istedik düşüncelerini. Fındıklı'da HES mücadelesini sürdüren ve Arhavi'deki HES mücadelesine ileri yaşına rağmen destek veren Melahat Alişan, “Dere kenarında doğurdu beni annem, orada büyüdüm, sonra da evlendim. Fakat ben yani memnun olmadım. Dere sesinden ayrı kaldım, sıkıntılar çektim. Baba evine gitmek istedim. Düğünün ertesi günü. Yani, dereden ayrılmak istemedim” diye anlattı derelere bağlılığını.
“Kaç zamandır, 7 seneden beri dereler için mücadele veriyorum. Bugün dereler için buradayız. Dere ardır, namustur, vicdanımızdır, serumumuzdur. Biz derelerimizi kimseye vermiyoruz” diyor ve uyarıyor: “ÇED yetkilileri hiç buraya gelmesin. Biz edepsizlik yapmadık, hırsızlık yapmadık, kimseden para çalmadık. Biz lastik ayakkabı ile akşama kadar çalıştık, çay topladık, fındık topladık, yetiştirdik. Bunların onlara da faydası var. Dere olmayınca çay da olmuyor. Çay olmazsa, içemezler; tüm meclise sesleniyorum.”
Konuştuğumuz tüm kadınlar gibi Filiz Karaalioğlu yetkililere meydan okuyor: “Biz vadilerimizde HES istemiyoruz. Yaşam alanlarımızı bizimle rahat bıraksınlar. Yaşam alanlarımızla biz çok mutluyuz. O güzel vadilerimizle, derelerimizle yaşamaya devam edeceğiz. Güneşli havada yine gelsinler, Biz onları karşılamasını iyi biliriz.”
Arhavi Doğa Koruma Platformu (ADOKOP) üyesi Mirşan Ergüven de çocukluğunun derede geçtiğini anlatıyor ve “Yetkililer boşuna uğraşıyor. Derelerimizi kimseye vermiyoruz, boşuna uğraşmasınlar. Fındıklı’da bir şey yapamayacaklar” diyor.
HES’E GEÇİT YOK
SELMA SALİHOĞLU: Bu HES’i gizli mi yapacaklar, vatandaşı bilgilendirmeden mi yapacaklar. Nasıl bir şey peşindeler bilmiyoruz. Kesinlikle bu işin peşini bırakmayacağız. Bugün Fındıklı halkı bu yağmura, soğuğa rağmen toplanmışsa, iptal edildiği halde bir de tersini düşünün. HES’lere geçit vermeyeceğiz. Kim yapmak istiyorsa buyursun gelsin, bu halk burada, dere de burda.
ÖZGÜR AKMALI DERELER
SENİYE ÖZKAYA: Fındıklı Çağlayan vadisinden geldim. Doğma büyüme Çağlayan vadisinde yaşıyorum. Çay tarımı, fındık tarımı ile uğraşıyorum. Bu dereler özgürce akmalı ve akması için burdayız. Bugün buraya ÇED'le ilgili sunum yapacaklardı, gelmediler, gelemediler, gelmesinler de. Biz 8 senedir bunun mücadelesini veriyoruz.
DERE BİZİM AYNAMIZDI
NURAN PİŞMİŞOĞLU: Arhavi’deki HES mücadelemizde kadınlar güçlüydü. Birlikte doğru yolda yürüdük, kazandık. Mutluyuz, çünkü bu başarı kadınlara ait. Mehmet Gürkan hocamız, Arhavi’de platformu kurmamız için çok yardımcı oldu. Fındıklı Dereleri Koruma Platformunu her zaman yanımızda gördük. Zaten biz biriz. Fındıklı, Arhavi bütündür. Bizim deremiz nereye akıyor? Karadeniz’e. Onun için derelerin kardeşliği vardır. Bir avuç insan olsak bile sonuna kadar mücadele edeceğiz. Dereyi ben şöyle düşünüyorum. Benim çocuklarım gibi bizim ailemiz kalabalıktı, aynamız yoktu, dere bizim aynamızdı. Deremiz bizim özgürlüğümüzdür, özümüzde dağ, bayır, vadi var bunlar giderse her şey bizim için ölür. Ben dereme, doğama, yaşam alanlarıma, çocuğuma sahip çıkar gibi sahip çıkıyorum. Gurur duyuyorum şu anda Fındıklı’da olmaktan.
ARTIK DAHA GÜÇLÜYÜZ, KORKMADAN YÜRÜYORUZ
AYŞE ERKAN: Ben de Arhavi’den geliyorum. HES mücadelesini zaten Fındıklıyla beraber veriyoruz. Arhavi’de kadınlar olarak daha güçlüyüz, korkmadan ilerliyoruz. Erkekler biraz daha bir adım geride duruyor. Arhavi'de mücadelemizin başlarında başaramazsınız, şirket güçlüdür dediler. Ama biz kazandık, kaçak köprü için de mücadele ettik. Köprüyü yıktırdık. Fındıklı bizden de mücadeleci, HES’i yaptırmayacaklar. Bizler Fındıklı halkıyla omuz omuzayız.
APARTMANDA YAŞAR GİBİ YAŞAMAYA ZORLUYORLAR
SEMRA İSKENDER: Arhavi’de yaşıyorum. Şu an kamulaştırılıp tribün, regulatör yapmak istedikleri yer benim tapulu yerim. Babamdan bana kalan mal. Daha önce taş ocağı yaptıkları, Cengiz İnşaatın kullandığı yer de benim yerimdi. Şu anda az miktarda arazim kaldı. Orayı da kamulaştırmaya çalışıyorlar. Ben orda yaşıyorum, o arazide mısırımı, sebzemi yapıyorum. Beni apartmanda yaşar gibi yaşamaya zorluyorlar. Bu yetmemiş gibi (benim köyüm heyelan bölgesi) ormanları kestiler, heyelanı artırmak için. Yağmur yağdığı zaman köyde tek insan kalmıyor. Hepsi korkudan Arhavi’ye göç ediyor. Üstelik kömür tesisi, beton santrali, çöp arıtma tesisi kurulmak isteniyor. Benim köyüm satılık değil. Asla satmayacağız, mücadeleye devam edeceğiz. Şu an 5 yılla yargılanıyorum. Kaçak köprüdür diye basın açıklaması yaptığımız için. Ama ben köyümü vermeyeceğim. Dereme, köyüme, yaşam alanlarıma sahip çıkacağım.