Edebiyat ve tevazu bir araya gelirse: Şiirimsi ve öykümsü
Söz konusu kadın olunca, her şeyin bir daha fazlası beklenir ya hep. Öyle gerçekten. Müthiş bir güç kadınınki; bin yılların baskısına, zulmüne karşı direnişini hep sürdürmüştür bir şekilde...
Metin TÜRKYILMAZ
Söz konusu kadın olunca, her şeyin bir daha fazlası beklenir ya hep. Öyle gerçekten. Müthiş bir güç kadınınki; bin yılların baskısına, zulmüne karşı direnişini hep sürdürmüştür bir şekilde. Bu sayfalarda anlatılan kadın hikayelerinin ya başında, ya sonunda, ucunda, kıyısında ama mutlaka bir yerlerde karşı koyuş, mücadele, direnç vardır mutlaka.
Bu satırlar da bir karşı koyuş barındırıyor aslında Gülüzar Özev şahsında. Bu kez Kadını edebiyatla yan yana getirmeyen, geleni de bugünlere taşımaktan korkan erkek egemen bakış açısının duvarlarına çarpan kadınlar bu duvarları da yıkıyor artık.
Gülüzar Özev de bunlardan biri. Yıllarca muhasebecilik yapmış, iki çocuk annesi bir kadının şiir ve öykü kitabı ile tanıştık önce, sonra kendisiyle...
Peki nasıl mı başladı Özev yazmaya?
Karışır kanunlar arasında
Şiir yazılarım
Ararım içlerinden
Ekmeğim için kanunları
Ruhum için şiirleri
Özev ile şiirlerini konuştuğumuzda, bu şiirlerle kadınlara nasıl ulaştığını anlatıyor bize. Öykülerinde kültürde yok olmaya başlayan anlatıları yeniden yaşatma isteğini görüyoruz. Kitaplarının tanıtımına yine yaşadığı çevresi ile başlamış. Gülüzar Özev, şiirleri ve öyküleri ile umduğunun üzerinde olumlu tepkiler aldığını söylüyor. “Biliyorum ki şiirlerim çok edebi değer taşımıyor, ama okuyan herkesin anlayacağı tarzda. Çünkü benim için dava önde gelir; insanlara ulaşmak, onlarla paylaşmak... özellikle şiirimsi kitabımın mücadeleme çok katkısı olduğunu söyleyebilirim... Şiirlerimi paylaştığım kadınlarla aynı hisleri paylaştığımızı anladım. Şiirlerimin benim gibi birçok çalışan kadını etkilediğini, o kadınlarla gözlerimizin aynı anda dolduğunu gördüm”
EDEBİYAT HEP YOL ARKADAŞI
Uzun bir çalışma hayatı, evlilik, çocuklar, iş güç derken, nihayet edebiyatla kavuştuğu anları anlatıyor Özev; “Meslek hayatım boyunca edebiyat sevgisi hep içimdeydi. Kimi gün yaktı kavurdu içimi, kimi gün üstünü aba ile örttüm, ama sonunda aslında hiç ayrı kalmadığım şiirlerle ve öykülerle tam anlamıyla buluştum. Meslektaşlarım bırakın kitap okumayı, sosyal yaşamdan bile uzaklar. Gecelere kadar çalışmaktan çocuklarını bile göremiyorlar. Edebiyatı da gereksiz ve zul görüyorlar.”
Kendisine gelince, “Ben hep direndim” diyor. “Yazmaya vakit bulamadım ama okumaya hep yarattım o vakti” diyor. Toplumun bugün geldiği noktanın 12 Eylül’den bu yana dayatılan sistemin bir parçası olduğu görüşünde: “80 darbesinden bu yana devlet en büyük değer olarak parayı öne koydu. Otuz üç yıldır tüketime afyonlandı millet. Ne beklenir ki başka?”
Özev’in kadınların, önce bir araya gelmenin önemini kavramaları gerektiğini düşünüyor. “Toplantılara, kadın buluşmalarına, kadın etkinliklerine katılmayı ihmal etmemeliler. Tüm bunlar yaşamın mücadelenin bir parçası çünkü.” Kendisi de mücadeleyi daima sürdürdüğünü, bununla da edebiyatı birleştirdiğini anlatıyor: “Tabii bulunduğumuz ortamda bu kadar haksızlıklar yaşanırken, mücadele de bir o kadar kendini kaçınılmaz kılarken, ben de köşeme çekilip öykü yazamıyorum. Ama şiir... İki taşın arasından şiir çıkıyor.”
Gülüzar Özev’in bundan sonrası için de planları var. Yazmayı düşündüğü kitaplar, bulunduğu koşulları mizahi bir dille ele aldığı öyküler.. Öyle görünüyor ki Özev nice eserlerini daha nice kadınla paylaşacak.