Gizli Türkler -2
90’lı yıllarda, hepsi de erkeklerden oluşmak üzere; birtakım “iş adamları”, gözü kara yarı legal kesim, Doğu Bloku ülkelerine atlama peşinde Gizli Türk adayı neredeyse yoktur. 2000’li yıllarla birlikte Kuzey Karadeniz ülkelerinde sokakta asayişin kısmen sağlanması; iktisadi ve sosyal açıdan da bir nebze istikrarın yeşermesi sonucu, değişik sosyal kesimler için de artık bu toplumları “keşfetme” zamanı gelmişti.

Okay DEPREM
1990’lı yıllardan sonra Türkiye’den zoraki olmayan ancak keyfi, iradi sebeplerle firar eden Gizli Türklerin azımsanmayacak bir oranı soluğu ilk etapta Doğu Avrupa ve eski Sovyet ülkelerinde aldı. Sırasıyla Bulgaristan, Romanya ve Moldova’dan başlayıp; ardından Belarus, Ukrayna ve Rusya Federasyonu’nun merkezi bölgelerinin değişik şehirlerine hatta giderayak birtakım Kafkas ve Orta Asya ülkelerine zıplamayı başardılar. Bu devletlerin tercih ediliş sebebi ise; coğrafi yakınlıklarından veyahut söz konusu yıllarda giriş çıkış prosedürlerinin nispeten kolay oluşundan değil, ancak asıl olarak bir kere ülkeye girildikten sonra her anlamda kayıplara karışmanın, adeta sırra kadem basmanın yol ve yordamlarını fazlasıyla barındıran toplumsal şartlara ev sahipliği yapmalarıydı. Nitekim malum yıllarda tüm Doğu Avrupa ve Kuzey Avrasya ülkelerinde mutlak ve tartışmasız olarak bir sosyal buhran, çalkantı, istikrarsızlık ve kargaşa havası egemendi. Dahası kılık değiştirerek mafyalaşan eski askeri parti diktatörlüğü elitlerinin belirli fraksiyonlarınca kontrolün ele geçirildiği bu ülkelerde “bağlantı” ve bilhassa para her kapıyı açan yegâne kilitti. Hukuken tüm belgeleri tam ancak yeteri kadar parası olmayan istisnasız tüm yabancılara bütün kapılar art arda kapanırken; ülkede kanunen barınması adına hemen hemen hiçbir dokümanı bulunmayan ancak cüzdanı fazlasıyla şişkin mevcut yabancılar ise tabiri caizse düdüğü çalarak, sosyal hayatın farklı labirentlerine adım adım sızmayı bildi.
EVRENSEL MASUM KILIF: EVLİLİK TAKTİĞİ
Bir kere hedefteki ülkelere sızdıktan sonra Gizli Türklerin hatırı sayılır bir oranının, bulundukları yerlere yapışmak için başlarda kullandıkları moda taktik yerel kadınlarla yaptıkları evlilikti. 90’larda hatta kısmen 2000’li yılların başlarında da; özellikle yakın eski Sovyet ülkelerinde evlilik formalitelerinin son derece kolay olması dahası, karşıt eşey için hemcinsler arası rekabet ortamının erkekler lehine olduğu toplumsal şartlar, Gizli Türklerin erken zafer ilan etmelerine yetmişti. Aile kurumunun neredeyse çöktüğü ve ortalıkta yüz binlerce dul, yalnız ve muhtaç kadın ve kızın bulunduğu bir uzamda, Batı Avrupa’da kullanılan metotlardan farklı olarak; yüklü maddi sponsorluklarla formalite evliliği yapmaya gerek dahi yoktu. Ne var ki, gene Merkezi Avrupa’dan farklı olarak bir taşla iki kuş vurma peşinde olan Gizli Türklerin çoğu zaman yalandan gerçekleştirdikleri evliliklerde değil karşı tarafın bütçesine göz koymaları, saftirik damat adaylarını kasa veya bankomat gözüyle algılayan adı geçen coğrafya kadını fifti-fifti’ye bile razı değildi!.. Bu yola baş koyanların yine hatırı sayılır bir kesimi, vatandaşlığı ya da süresiz oturumu cebe attıktan sonra boşanıp dümenlerini başka kıyı ve limanlara çevirdiler.
ÖĞRENCİLİK YALANI
90’lı yıllarda, hepsi de erkeklerden oluşmak üzere; birtakım “iş adamları”, gözü kara yarı legal kesim, ufak bir maceraperest takımı dışında eski Doğu Bloku ülkelerine atlama peşinde Gizli Türk adayı neredeyse yoktur. 2000’li yıllarla birlikte Kuzey Karadeniz ülkelerinde sokakta asayişin kısmen sağlanması; iktisadi ve sosyal açıdan da bir nebze istikrarın yeşermesi sonucu, değişik sosyal kesimler için de artık bu toplumları “keşfetme” zamanı gelmişti. Türkiye’de yüksek liselere (“üniversite”) giriş için uydurulan sınavların önünde milyonların yığılması; yüksek öğrenim ibadeti için yurt dışına akını arttırmaya başlamıştı. Bu duruma; ülke dışına talebe gönderme sektörünün iyice tavan yapması, zekâ, kapasite ve ilk-orta öğrenim alt yapısı yönünden orta ve üst seviye Avrupa ve Kuzey Amerika okullarında okumaları çok da gerçekçi olmayan ancak ebeveynlerinin maddi olanak rüzgârını arkalarına alabilen geniş gençlik kesimlerinin türeyip büyümesi de eklenince, bu ülkeler yakın yıllarda “öğrenci adayı” kod adıyla gelip kısa süre içinde bambaşka mecralara akıp birer Gizli Türk’e dönüşen yığınlarla doldu. Hem Doğu Avrupa ancak daha çok eski Sovyet ülkelerinde üniversite sisteminin büyük ölçüde iflas etmesi neticesinde; uçan kuştan para kazanma sevdasındaki yeni yüksek okul yapısı, elini kolunu sallayan hemen herkesi en ufak kritere bakmaksızın fakülte, bölüm, kürsü ayrımı da gözetmeksizin kabul etti. Bu sayede de, bilimle, okumakla uzaktan yakından ilgisi olmayan Türkiye’nin modern lumpen yığınları; eğitim kılıfı altında; gezip tozmak, Türkiye’de rüyalarında bile göremeyecekleri sosyal ortama balıklama dalmak üzere bölge ülkelerinde siperlere yatarak Gizli Türkleşme kıvamına geldiler.
İŞ-GÜÇ VE TİCARET BAHANELERİYLE GELENLER
‘Büyük iş kuruyorum!’ havalarında veya Türklerin kendilerine reva gördükleri ve çeşitlilikleri topu topu bir elin parmaklarını geçmeyen sektörlerde çalışmak üzere; süreli iş, ticari vize imkânları ile bu ülkelere giriş yapıp da; bir türlü çıkmak bilmeyen ve zamanla giriş amaç ve araçları tarihe karışan Gizli Türklerin sayıları önce on binlere ardından yüz binlere ulaştı. İçinde kaynamak arzusunda oldukları ülkelerin dil, kültür, tarih ve toplumsal yapıları kendilerinin uzaktan yakından umurlarında olmayan ve bu konuda bir fersah mesafe kat etmemek üzere ant içmiş olanların çoğunlukta olduğu Gizli Türklerin fetih politikasında esas kırılma ise vize rejimlerindeki değişiklikler ve havayollarında rekabetin başlaması ile yaşandı. Uzun yıllar boyunca söz konusu destinasyonlarda tekel konumundaki THY’ye yeni rakiplerin belirmesinin ardından fiyatların gözle görülür şekilde düşmesiyle çok daha geniş yığınlar ülke dışına çıkış yapabilir hale geldi. 2000’lerin ikinci on yılından itibaren ise Rusya, Ukrayna, Moldova ve Beyaz Rusya’ya vizelerin TC. Vatandaşları için kaldırılması ile Gizli Türklerin artışında adeta patlama yaşandı. Öyle ki; Rusya’nın Türkiye’ye Nisan 2011’de tek seferde 1 aya kadar vizesiz giriş olanağı tanımasından itibaren sadece 6 ay içinde 1 aylık vizesiz ikamet hakkını doldurup da çıkış yapmadığı tespit edilen kitlenin sayısı 30.000’i bulmuştu...
‘SERBEST EMEKLİLİK HAKKI’NI KULLANANLAR
Gizli Türklerin son temel kategorisini ise, yaş itibariyle biraz daha kıdemli ve nispeten daha eğitimli, kültürlü ve az çok siyaseten bilinçli kesimler teşkil ediyordu. Bunlar ya belirli bir maddi birikimi yaptıktan sonra emeklilik dönemlerini geçirmek üzere adı geçen ülkelere transfer olanlar ya da bambaşka tesadüfî etmenler sonucu yolları bölgeye düşüp de; o güne kadar sosyo-politik açıdan Türkiye’den kurtulma arayışındaki kesimlerdi. Pozitif anlamda hareketli ve rahat toplumsal ortamı gördükten sonra yeni Gizli Türk kimlikleriyle izlerini kısa sürede kaybettirebildiler. Kısa yazı dizimizi gerçekten yaşanmış bir olayla bitirelim: Yer Odessa, eski Sovyet Ordusu Caddesi. Yunan Konsolosluğu’nun yanındaki Bulgar Barı. Türkçe konuştuğumuzu işiten Türkiye kökenli birisi gelip masamıza oturuyor. Kısa tanışma faslından sonra, SSCB’nin son yıllarında ordular arası özel bir eğitim programı kapsamında çok genç yaşta pilot olarak geldiği Moskova’da kaldığını anlatıyor. Daha o zamanlar Mig uçaklarını kullanan ender birkaç yabancıdan birisi olmuş. Kader onun yolunu seneler sonra Odessa’ya düşürür… Az sonra kalkarak piyanonun başına geçmesiyle; neredeyse aksansız Rusçası ile kendisinin mekândaki canlı müziğin solisti olduğu fark ediyoruz…
Evrensel'i Takip Et