Hizbullah: Uluslararası toplumun tek endişesi
Ortadoğu pek çok farklı krizden geçerken 'uluslararası toplum' da artık Lübnan’la pek ilgilenmiyor. Yalnızca bölgede genişleyen rolüne paralel olarak Hizbullah, uluslararası ilgiye mazhar oluyor.

Hiyam al-QUSAYFİ
Lübnan, uluslararası gündemdeki yerini daha tehlikeli bölgelere kaptırdı. Düşünce kuruluşları ve strateji merkezleri, ülkede güvenlik sağlandığından bu yana Lübnan’ın sorunlarına olan ilgilerini kaybetmiş durumdalar. Lübnan cumhurbaşkanlığı, parlamenter uzlaşı, Bakanlar Konseyinin işleyiş mekanizması artık uluslararası bir sorun değil. Yalnızca çevredeki savaş meydanları, Lübnan’ı hatırlatıyor: Suriye mülteci kriziyle alakalı güvenlik tehditleri ya da sınırdaki askeri hareketlilik gibi.
Batılılar, Lübnanlı devlet adamlarını oyalamaktan yorulurken, ilgileri bölgede etkisi büyüyen Hizbullah’a yöneldi. İçeriden bir kaynağa göre Batı diplomasi çevrelerinde konuşulanların çoğu Hizbullah’ın Suriye krizindeki varlığı ve rolü; Irak’ta verimli bir katkı yapma potansiyeli; İsrail, Bahreyn ve hatta Bulgaristan’la olan ilişkilerine dair. Bu lakırdı çoğunlukla Hizbullah’ın başta Suriye ve Irak olmak üzere devam eden krizler ve savaşlardaki rolüyle alakalı. Bu durum, muhtemel bir gelecek kurgusunda Hizbullah’ın kesinlikle rol oynayacağı güney Suriye’deki çatışmalarla yoğunlaştı.
Beğenin ya da beğenmeyin, Hizbullah, Ortadoğu’nun yeni siyasi manzarasının ciddi bir aktörü. Bölgedeki 2 güç odağından birisinin önemli bir müttefiki: Irak, Suriye ve Lübnan’a uzanan, üstü kapalı Rusya desteğiyle İran ekseni; Kral Abdullah’ın ölümü sonrası Riyad’da şekillenen üç parçalı sistem sonrası pragmatik bir ittifak oluşturmaya çalışan Suudi-Körfez-Ürdün ve Türk eksenine karşı.
‘SÜNNİ EKSEN’ ŞEKİLLENİYOR
Geride bıraktığımız haftalarda, ikinci eksen –özellikle de Suudi Arabistan ve Türkiye- Müslüman Kardeşler’i Ortadoğu’ya –Tunus’a kadar- yeniden takdim etmek için çalıştı ve köktendinci gruplarla, stratejik noktalarını Irak, Suriye ve Lübnan’a genişletmesi beklenen İran ekseninin karşısında onun yeniden doğuşunu destekledi.
Suudi Arabistan, muhtemel bir ABD-İran anlaşmasının öncesinde, politikalarını yeniden gözden geçirdi, bu da bölgesel haritada değişikliklere yol açtı. Bu, Mısır, Suriye ve Tunus’ta yapılmış olan hatalardan ders almayı ve yeni bir strateji geliştirmeyi gerektirdi. Müslüman Kardeşler’i yeniden bölgesel bir güç haline getirmek bu politikanın merkezi unsurlarından birini oluşturuyor. Ve bunun, bölgedeki diğer ülkelerle ilişkilerin –Bir yanda Türkiye ile Katar, diğer yanda Suudi Arabistan ile Mısır- geliştirilmesine de yardımcı olması beklenebilir. Bu ortak endişe Suudi Arabistan ve Mısır politikacıları tarafından dile getirildi. Mısırlılar, Suudi desteğiyle Müslüman Kardeşlerin olası bir yeniden canlanmasından endişe ediyor ki bu aynı zamanda Suudilerin Kral Abdullah çizgisini değiştirmesi anlamına da gelecek.
Yeni eksen kendisini özellikle Yemen’de ve Aden’in Riyad destekli grupların desteğiyle, Husilerin merkezi Sana’ya karşı bir başkente dönüşümünde gösterdi. Yine de yeni eksenin nasıl bir şekil alacağını tahmin etmek için henüz çok erken özellikle de bu eksenin, potansiyel bir ABD-İran anlaşmasının öncesinde ve IŞİD’e karşı küresel mücadele devam ederken net bir kimlik ve bölgesel politika belirleme aşamasında olduğunu düşünürsek. Bununla birlikte bu eksenin karşısındaki en büyük sorun, ABD’nin hava harekatlarının yanında IŞİD’e karşı mücadele yetkisini de vermiş gözüktüğü İran’ın büyüyen etkisi.
İRAN VE ABD ANLAŞIRKEN...
Tikrit’ten İran dostu medyanın, İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin fotoğraflarıyla birlikte desteklediği kara harekatı, İran’ın Irak’ın Selahaddin eyaletinde IŞİD’e karşı güçlü varlığını yerleştirme denemesi olacak. Yakında yeni bir savaşın Enbar eyaletinde de başlaması bekleniyor.
Güney Suriye’de İran’ın Hizbullah’la birlikte, uluslararası başka bir itiraz olmadan IŞİD ve el Nusra’yı bölgeden çıkarmak için verdiği savaşın ortasında, Washington’un Ortadoğu’daki iki güç olan Sünni ve Şiileri dengede gördüğü yeni bir bölgesel manzara şekilleniyor.
Bu haritada Lübnan’ın tek varlığı Hizbullah’ın bu iki ekseni kesen rolü: İlk eksen Hizbullah’ı IŞİD’in tehlikeli bir eşdeğeri olarak görürken ikinci eksen onu Irak’tan Akdeniz’e kadar stratejik bir hattın oluşturulmasındaki dayanak noktası olarak görüyor.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Salı günü ABD Kongresi’ndeki yüksek perdeden sözlerine rağmen ABD-İran uzlaşısı yaklaşırken, iki eksen arasındaki anlaşmazlıkların seviyesi ve bölgesel etkileri henüz tamamen görülmedi. En azından her iki taraf da Lübnan’ı krizin dışında tuttu.
El Ahbar’dan çeviren Mithat Fabian Sözmen
(Ara başlıklar evrensel’in tercihidir)
Evrensel'i Takip Et