08 Mart 2015 14:09

Artemis’te işçi, evde hizmetçi

Gebze Organize Sanayi Bölgesindeki Artemis fabrikasında 15 yıldır üretimde çalışan bir kadın işçiyim. Sabah 6.30’da işe gitmek için kalkıyorum. 27 yıldır evliyim; eşim hayatın bütün sorumluluklarını üzerime yıkmış durumda...

Paylaş

Semra MAY
Gebze Organize Sanayi Bölgesindeki Artemis fabrikasında 15 yıldır üretimde çalışan bir kadın işçiyim. Sabah 6.30’da işe gitmek için kalkıyorum. 27 yıldır evliyim; eşim hayatın bütün sorumluluklarını üzerime yıkmış durumda. Bırakın evin günlük işlerinde küçük katkılar
yapmayı, bir ekmek bile alıp gelmiyor. İkimiz de günde 10 saat çalıştığımız halde akşam evde hizmeti eksiksiz istiyor. Sanki ben evin bir hizmetçisi gibiyim.
Çalıştığım fabrikada işimin yorucu olmasının yanında, 15 yılın sonunda 1100 lira maaş alıyorum. Bu yıl maaşlarımızı iyileştirmek için diğer işçi arkadaşlarla birlikte mücadele ediyoruz. Fabrikada erkek işçi arkadaşlarla herhangi bir sorun yaşamıyorum. Birbirimize yardımcı oluyor, ortak hareket ediyoruz.
Bizim fabrika iki bölümden oluşuyor; küvet ve duşakabin bölümleri. Ben duşakabin bölümünde çalışıyorum. Bizim bölümde benden başka kadın işçi yok. Küvet bölümünde 4 kadın işçi var, onlar da yeni alındı. Küvet bölümünün sağlık yönünden en zor yeri olan polyester bölümünde çalışıyorlar.

BİRER KÜÇÜK PATRON
Çay ve yemek molalarında erkek işçi arkadaşlarla birlikte oturup sohbet ediyoruz. Erkek işçi arkadaşların evlerinde eşlerine bir patron gibi davrandıklarını biliyorum. Fabrikada patron bizi nasıl görüyorsa, erkek işçi arkadaşlar da evlerinde birer küçük patron oluyorlar. Bunu anlamış değilim. Bu konuda arkadaşlar konuşmak bile istemiyor.
18 yaşında görücü usulüyle evlendim. Evlendiğimde eşim de 19 yaşında idi ve hemen askere gitti. 25 yaşında bir oğlum var, beraber yaşıyoruz. Ayrıca oğlumla aynı yaşta erkek yeğenim de bizde kalıyor. İkisi de çalışıyorlar, sağ olsunlar babaları gibi ellerini hiçbir işe sürmüyorlar. İşten geldikten sonra ellerinden telefonlarını hiç düşürmüyorlar, nerdeyse telefonla yatacaklar.
Evde hizmetiçi olduğunu bildikleri için... Yemekleri önlerine geliyor, çaylarını bir güzel içiyorlar, zahmet edip de bardaklarını bile kaldırmıyorlar. Bu erkek çocuklarını biz kadınlar mı böyle yetiştiriyoruz, diye kendi kendime çok soruyorum. Acaba hata bizde mi?
Gün boyu fabrikada çalışırken akşam ne yemeği yapacağım diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Akşam 18.30’ta servisten indikten sonra koşa koşa eve gidiyorum. Üstümü bile doğru dürüst çıkarmadan hemen mutfağa giriyorum. Sabahtan kalan bulaşıkları yıkayıp
hemen yemek yapmaya girişiyorum.
Sofrayı hazırlıyorum, beylerin önüne yemeklerini getiriyorum. Bazen yaptığım yemeği bile beğenmiyorlar. Herşeyi önlerine hazır istiyorlar. Evin alışveriş ihtiyacına bile ben koşturuyorum. Evin elektirik faturasının yatırın diye verdiğim halde, faturayı bile yatırmayı unutup, cezalı olarak ben ödüyorum.
Sofrayı kaldırdıktan sonra bulaşıkları yıkıyorum, çay-meyve servisi yapıyorum. Kendim oturup bir bardak çayı bile zor içiyorum. Sabahın köründe kalkıyorum, fabrikada çalışıyorum, evde çalışıyorum... Gecenin 11'inde bitkin bir biçimde kendimi yatağa zor atıyorum.

KENDİME AİT BİR SAATİM YOK
Hafta sonu cumartesi genellikle mesaiye gidiyorum. Pazar günü kendime zaman ayırmak yerine çamaşır-ütü, ev temizliği yapmaktan başımı bile kaldıramıyorum. 15 yıldır fabrikada
çalışıyorum, ondan önce de ev temizliğine gidiyordum.
Hayatımda senelik izinlerimde bırakın bir tatil yapmayı, hafta sonu bir sinema bile görmedim desem yalan olmaz. Kendi evimde kendime bir saat zaman bile ayıramıyorum.
Fabrikada kadın işçi olduğum için daha düşük ücret alıyorum. Erkek işçi arkadaşlar bazen kızdıkları zaman bile bana değil ama kadını aşağılayan küfürler ediyorlar. Fabrikada ezil, evde ezil çoğu zaman kadın olduğuma üzülüyorum. Keşke ben de erkek olsaydım diye düşünüyorum. Bütün bunları sadece benim yaşamadığımı biliyorum; şiddet gören, öldürülen kadınların sayısının arttığının da farkındayız. Kadınların benzer hayatları olduğunu görüyoruz.
İş cinayetlerinde ölen madenciler fıtrata uygun ölmüşlerdi, kadınlar da fıtrata uygun bir yaşama mahkum edilmiyor mu? Bu duygularla bütün ezilen ve sömürülen emekçi kadınların 8 Mart’ını kutluyorum.

ÖNCEKİ HABER

Tarsus’ta üç ayrı 8 Mart kutlaması yapıldı

SONRAKİ HABER

Aydın Meşrutiyet Mahallesi kadınları ‘başka bir dünya mümkün” dedi.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa