'Berkin'i vuran polisleri aklamaya çalışıyorlar'

Gezi direnişi sırasında Okmeydanı'nda ekmek almaya giderken polis tarafından başından gaz kapsülü ile vurulan ve 269 günlük yaşam mücadelesinin ardından hayatını kaybeden Berkin Elvan'ın ölümünün üzerinden bir yıl geçmesine rağmen Berkin'i vuran polisler hakkında başlatılan soruşturmada ilerleme sağlanamadı. Elvan'ın vurulduğu gün Okmeydanı'nda görevli polislerin isim ve fotoğraflarının soruşturma dosyasında bulunduğunu ancak buna rağmen polisler hakkında işlem yapılmadığını belirten Avukat Aycan Çiçek, "Devletin taraf olduğu dosyalarda sık sık karşımıza çıkan bir durum bu. Cezasızlıkla sonuçlandırarak, katilleri aklamaya çalışıyorlar" dedi.

Gezi direnişi sırasında Okmeydanı'nda ekmek almaya giderken polis tarafından başından gaz kapsülü ile vurulan ve 269 günlük yaşam mücadelesinin ardından hayatını kaybeden Berkin Elvan'ın ölümünün üzerinden bir yıl geçti. Vurulduğunda 14 yaşında olan Elvan, 16 kiloya düştüğü 15'inci yaşına da hastane de girdi. 11 Mart sabahı hayatını kaybeden Elvan, Gezi direnişinde devlet şiddeti sonucunda yaşamını yitiren 8'inci isim olurken, 12 yıllık AKP İktidarında katledilen yüzlerce çocuk gibi vicdan yarası olarak Türkiye'nin tarihine geçti.

AİLENİN GİRİŞİMİYLE SORUŞTURMA BAŞLATILDI

Elvan'ın yaşamını yitirmesinin ardından miting meydanlarında, "polise talimatı ben verdim" diyerek polis şiddetini meşrulaştıran dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, "eline sapan verilmiş çocuk" sözleriyle çocukları hedef göstermeye devam ederken, Elvan ailesi ve avukatların girişimleri sonucunda Berkin'i vuran polislerin ortaya çıkarılması için başlatılan soruşturmada ise herhangi bir ilerleme sağlanamadı.

EMNİYET SAVCIYI TAKMIYOR

Elvan'ın katledilmesiyle ilgili başlatılan soruşturma hakkında bilgi veren Elvan ailesi avukatlarından Aycan Çiçek, "Bizim talebimiz üzerine yürüyen bir soruşturma var. Biz neyi talep edersek onu araştırıyor savcı. Aslında savcının görevi bizim taleplerimiz dışında da araştırma yapmaktır aynı zamanda ama bu yükümlülüğünü yerine getirmiyor, görevini yapmıyor" dedi. 6 ay önce kendilerine ulaştırılan bilirkişi raporunda bulunan fotoğraflarda, Elvan'a ateş eden polislerin yüzünün net bir şekilde göründüğünü belirten Çiçek, "Bunun üzerine bu polislerin isimlerinin tarafımıza verilmesini istedik. Emniyete yazı yazıldı. Ancak Emniyet bu polislerin isimlerini vermedi, ayrıca yazılan yazıya şimdiye kadar cevap da verilmedi" diye konuştu. Çiçek, polis amirlerinin de isimlerinin beli olduğunu, savcılığın bu isimleri talep etmesine rağmen bu isimlerin de gönderilmediğini söyledi.

'DEVLETİN TARAF OLDUĞU DOSYALARDA KATİLLER AKLANIYOR'

Soruşturma dosyasında 5 polisin fotoğraflarının bulunduğunu ancak şu ana kadar yalnızca Berkin'in vurulması emrini veren polis amirinin ismine ulaştıklarını söyleyen Çiçek, "Diğerlerinin henüz isimleri belli değil ama kim oldukları belli, çok net bir biçimde görünüyor" dedi. Soruşturmanın bu şekilde sürüncemede bırakılmasının cezasızlık örneği olduğunu belirten Çiçek, "Devletin taraf olduğu dosyalarda sık sık karşımıza çıkan bir durum bu. Cezasızlıkla sonuçlandırarak, katilleri aklamaya çalışıyorlar. Bu da onun bir örneği. Aslında her şey çok net. Emniyet orada hangi polislerin olduğunu, kimlerin görevlendirdiğini biliyor. Üstelik elimizde çok açık bir şekilde görüntüleri de var. Kim oldukları belli. Bunların isimlerini verseler hemen dava açılabilir. Ama emniyet ısrarla isimlerini ve bilgilerini vermeyerek, soruşturmayı engelliyor" ifadelerini kullandı.

"Berkin yaşasaydı lise 2'de olacaktı. Annesi ona tıraş makinesi almıştı, sakalları yeni yeni çıkmaya başlamıştı" diyen baba Sami Elvan ise duygularını, "11 Mart Türkiye çocuklarının uyuduğu gündür bizim için. 11 Mart'ta Türkiye'deki bütün çocukları toprak altına koydular" sözleriyle ifade etti. "Berkin'i, annesini meydanlarda yuhalatanların adalet önünde hesap vermesi gerekiyor" diyen Elvan, şöyle devam etti: "İnşallah onlarda bizim gibi bu adalete muhtaç kalmazlar. Berkin zeki, akıllı ve düşünceli bir çocuktu. Duyarlı bir çocuktu her şeyden önce. Berkin'le çocukluğunu doğru düzgün yaşayamadık, aldılar evladımızı bizden. Bu bizim için acı bir gerçek. Biz bu gerçeklikle yaşamaya çalışıyoruz. Umarım bundan sonra böyle bir şey yaşanmaz." (İstanbul/DİHA)