13 Mart 2015 01:50

‘Maalesef sadece medyada ünlü olanları tanıyoruz’

Fransız televizyon kanalı TF1 için hazırlanan Survivor (Dropped) programının Arjantin’deki çekimi sırasında iki helikopter çarpışarak düşmüş 10 kişi de hayatını kaybetmişti. Gerçek hayattan esinlenerek yapılan reality şov programına uluslararası madalyalar kazanmış Fransız sporcular katılmıştı.

‘Maalesef sadece medyada ünlü olanları tanıyoruz’

Fransız televizyon kanalı TF1 için hazırlanan Survivor (Dropped) programının Arjantin’deki çekimi sırasında iki helikopter çarpışarak düşmüş 10 kişi de hayatını kaybetmişti. Gerçek hayattan esinlenerek yapılan reality şov programına uluslararası madalyalar kazanmış Fransız sporcular katılmıştı. 

TF1 Tepe Yöneticisi Nonce Paolini üzüntüsünü dile getirerek bu programın artık devam etmeyeceğini belirtti: “Bu, olmasını asla arzu etmeyeceğimiz bir durumdu. Tabii ki, bizler insanları mutlu etmeye çalışırken böyle bir dramla karşılaşmamız çok üzücü.” 

2013 yılında yine Fransa’da Survivor’a benzer Koh Lonta tehlike programında yarışmacılardan birinin kalbinin durması üzerine, suçlamalara ve medyadaki yansımalarına dayanamayan programın doktoru, bir kaç gün sonra intihar etmişti. Reality şov uygulaması ilk olarak ABD’de gizli kamerayla başlamış Survivor programıysa İsveç’te keşfedilmişti. Program kapsamında sporcular doğanın zorlu şartlarıyla hayatta kalmaya çalışıyor.

1990 yıllarında icat edilmesinden bu yana reality şov programları farklı bir boyut kazandı. 2000’li yıllarda televizyon dünyasının vazgeçilmezleri arasına giren Big Brother programında yarışmacılar gizli kamera altına alınarak 3 ay boyunca kapalı bir ortamda yaşadı. Yarışmacıları takip etmek isteyen izleyiciler programda yaşananları internet üzerinden saniye saniye takip edebiliyor. Katılımcıların hayatlarını en ince detaylarına kadar mercek altına alabiliyor. Röntgenciliğin hat safhada yaşandığı bu programlar izleyicileri adeta ekrana kilitlerken reality şov da hayatımızda büyük bir yer ediniyor. Şov programlarının sayısı günden güne ve dünya çapında artmaya devam ediyor. Amaç insanların nasıl yaşadığını görmek değil, onların sınırlarını ne kadar zorlayabildiklerini, korkularını yendiğini ve tehlikeyi nasıl atlattıklarına tanık olmak.

Reality şov programları milyonlarca meraklıyı cezbedebiliyor. Bu programlar eğlendirmeyi amaçlasa da uzmanlar bu şovların gerçek hayata kötü yansıdığını ve kültürel tartışmaları da sıkça tetiklemediği belirtiliyor.

Euronews’ten Sophie Desjardin, medya uzmanı Dominique Wolton ile şov programlarını konuştu. 
Wolton, “Günümüzde görüntü rekabetiyle yarışılıyor. Söz konusu programlarda en kaba bir şekilde durumu yansıtıyor. Ama şimdilerde dramaturjik formlara geri dönmeye çalışılıyor. Daha pahalı ve maceraya, keşfe ve riske daha yakınız. Yerinde gitmeyen bazı şeyler var anlayacağınız. Eğer insan doğayla olan irtibatını, fiziksel çabaya olan ihtiyacını vurgulamak istiyorsa bu şekilde olmaz. İnsanın kamusal ve özel hayatı arasındaki sınırlar kaldırılmış durumda. Tehlikeli ve normal hayat ikisi burada bir arada. Etik değerleri yeniden hayata entegre etmek gerek” diyor. 

‘Medya, sporcuların tercih ettiği ikinci bir hayat haline mi geldi’ sorusunu da yanıtlayan Wolton şöyle konuşuyor: “Bizim toplumumuzda maalesef sadece medyada veya internette ünlü olanları tanıyoruz. Ünlü bir star olduktan sonra hâlâ tanınır olmak için bu yolu seçiyorlar. Bu mantıkla hareket ediyorlar. Sadece bir süre sonra, sporun temel ilkeleri ve medya değerleri arasında bir kayma ve uçurum oluşuyor. Meşhur olmaya devam etmek için bu tür programlara katılmak istemelerini anlıyorum. Ama bir süre sonra medyanın katı kuralları onları yutmaya başlıyor. Kendi değerlerini yok etmeye, onları farklı olmaya zorluyor. Ben kesinlikle reklama, tanıtıma karşı olan biri değilim… Ünlü olmanın temel etaplarına karşı değilim fakat toplumun değer verdiği tek sistem buysa o zaman büyük bir sorun söz konusu.”
(MEDYA SERVİSİ)

Evrensel'i Takip Et