Bence Türkiye bağımlılık yapıyor
3 yıl aradan sonra yeni albümü 'Duyuyor Musun'la 'Merhaba' diyen Hakan Vreskala'yla albüm heyecanını, Avrupa’daki müzikal çalışmalarını, Türkiye bağımlılığını konuştuk… (FOTOĞRAF: ERHAN AKBULUT)
Ayşen GÜVEN
“Yaşasın Halkların Kardeşliği” diyebilmiş herkes Hakan Vreskala’nın “Yaşasın Halkların Aşkı” şarkısıyla flört etmekte zorlanmadı… Bizim köyün deliliğine soyunan İsveçli bir şövalye gibiydi Vreskala; Gezi’de de Soma’da da Türkiye’nin yolunu tuttu. Hem barikatta hem İKSV salonda şarkı söylüyor, müzik yapıyor, ünlü triplerinden azade devrelerimizi yakıyordu. İnsanın dostunun işini anlatması ekstra zor belki ama eğer gerçek ve iyi bir iş yapıyorsa kolaylaşıveriyor. Sadece ne söylesem biraz eksik hissi olacak galiba. 3 yıl boyunca müzik için yollarda, isyan için sokakta, aşk için kadehlerde geçen günlerin ardından “Duyuyor musun?” albümüyle size sesleniyor Vreskala. İlk klip şarkısı ‘Bize Her Şey Yasak’la yine sıkı bir başlangıç yapan Vreskala ile yeni albüm heyecanını, Avrupa’daki müzikal çalışmalarını, Türkiye bağımlılığını konuştuk… Söyleşi İsveç-Türkiye hattında geçiyor ama albüm lansman konseri 19 Martta Jolly Joker’de olacak. Baba Zula ile albümünde düet yaptığı Erdoğan Emir’i de sahnesinde ağırlayacak olan Vreskala yeni albümün ilk konseri için üç buçuk atıyor. Beşiktaş maçına gidecekler de çıkışta yetişsinler derim… Buyrun bakalım neler lafladık…
3 yıl aradan sonra albüm geldi... Bu aralıkta neler olup bitti hayatında?
Benim hayatımda cok şey olmadı aslında ama gündem malum. Kuşatma altındayız sanki. İsyanlar patlak veriyor, insanlığın uzun süre uğraş vererek ortaklastırdığı değerler yitiriliyor. Sürekli gelip konuk olduğum Türkiye’deki dostlarımın enerjisinin azaldığını, ruhlarından özgürlüğün çekilip alındığını gözlemliyorum. Tüm bunların ortasında müzik biraz lüks bir detay gibi kaldı. Böyle anlarda yaratılan ürünler yüzeysel ya da tepkisel olabiliyor. İnsanın böyle bir ortamda yoğunlaşıp kalıcı eserler çıkarabilmesi imkansız. O yüzden 3 yıl aldı hazırlamam.
Albümün bu denklemden sıyrıldı mı? Kalıcı olur mu peki?
Olmasını umuyorum. Olması için çabaladım. Gündelik şeylerden (siyaset de dahil) uzak durmaya çalıştım. Bu işin en zor kısmıydı aslına bakarsan. Ama çok yaratıcı hissettiğim ve üretken olduğum bir dönemden geçiyorum. Bu yıl içinde 3-4 projem görücüye çıkacak. Bu onlardan bir tanesi. O nedenle rahat hissediyorum kendimi.
“Yaşasın Halkların Aşkı” şarkısı herkes için barış dileğini çok naif anlatan, hissettiren bir tondaydı. Belki başka başka yerde duran bir sürü insanı anında kavradı, acayip sardı, deli gibi tıklandı, herkes seni biraz o şarkıyla tanıdı. Senin için sözüyle, ritmiyle o şarkının iddiasını bu albümde hangi şarkı taşır?
Sanırım o şarkı “Bir Tek Sen Umursadın” olurdu. Ama albüm çalışmam sürerken, Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı kampanyasını yürüten ekip benden bir parça istedi. Ben de bu parçayı onlara vermeyi uygun buldum. Anlayacağın çıkış parçasını verdik gitti. İyi de oldu. Bir miktar anlayış ve empatiye yol açtıysa ne ala. Naif, günlük hayatın isimsiz kahramanlarına, varlığı birçok insana -haberdar olmasalar bile- huzur veren insanlara yazılmıştı. O da yerini buldu bence.
Şarkı sözlerin hem çok içli, samimi ama bir o kadar da dertli...Ve fakat müziklerin her zaman çok neşeli. Bu bir çelişki mi? İnsan ağlarken oynar mı?
Yok yav çok hüzünlü de var. Bilemedim şimdi. (Gülüyor) Ağlarken oynatmanın üstadı Neşet Ertaş’tır elbette. Umarım ondan örnek almışımdır. Ama ritimci olmamın getirdiği bir alışkanlık da olabilir. Düşük tempolu da olsa her şeyin içinde bir nabız arıyorum belki. Sahnede albümlere göre çok daha enerjik performanslarımız olduğu kesin.
11 şarkının hem sözleri hem bestesinde senin imzan var. O kadar kolay bir iş olmasa gerek?
Gerçekten de çok kolay olduğunu söyleyemem. Sözlerin üzerine çok düşüyorum. Yazarken utanıyor insan. Defalarca silip baştan yazıyorsun. Bazen iyi bir şey çıkıyor gibi geliyor bittiğinde “bu ne lan” deyip kenara atıyorsun. Valla ciddi biçimde özgüven yıpranmasına neden oluyor kimi zaman. Ve nihayetinde eğer parça kendisi için savaşıyorsa, sonra vokallerini çalışmak, kayıt falan geliyor. Her şeyi kendin yaptığında bazen tekrarları farkedemiyorsun, bazen detoneleri, bazen sıradanlıkları... İşin en zor kısmı da orası bence. Bir de bu defa kendi plak şirketimden çıkardım albümü. Haliyle fotoğraflarından, sözlerine, kapağından, bestelerine tüm bir yıl uğraştım. Bıktım kendimden. (Gülüyor)
Bir de şarkı sözlerinde kendi hayatından çok fazla kod veriyorsun. Yani inişlerin çıkışların, aldanışların, bitişlerin, yeniden toparlayışların... Dinleyicilerinle bir sürü şeyi bu kadar açık paylaşırken “fazla mı olur?” gibi çekincelerin oluyor mu?
Olmaz mı! Tabii ki sürekli... Üstelik çok fazla şeyi de sansürlüyorum bu defa da edebi değeri azabiliyor yazdıklarımın. Belki zamanla daha cesur olabilrim. Politik mevzularda otosansür konusunda bir yere kadar yine de aşka dair şarkılarımda otosansür beni çok üzüyor. Gerçi bir taraftan bu insanı dolaylı anlatıma iten ve daha çok geliştiren bir şey oluyor. Yine de daha açık sözlü olmayı isterdim kesinlikle.
İsveç’te yaşıyorsun Hakan ama “Bize Her Şey Yasak” yani albümünün çıkış şarkısı tam 2015 Türkiye’sine ait. Nasıl bu kadar yakalayabiliyorsun buraları?
Ne yaptığım pek belli değil doğrusu. Pek mantıklı da değil. Türkiye’ye çok sık geliyorum ve aklım, kalbim hep burada. Mantığım, heveslerim, umutlarım buraya dair. Beni heyecanlandıran çoğu şey burada. Köklerim ve ruhumu besleyen her şey de öyle... Dolayısıyla ortaya çıkan ürünün de buraya dair olması normal. Bence Türkiye bağımlılık yaratıyor. Bunu yurtdışında tanıştığım, Türkiye’de kalmış yabancılardan da çok sık duyuyorum. Ben de sizler kadar sosyal medya ve haber bağımlısıyım. İyi bir trend takipçisi olduğumu söyleyebilirim.
Neden ilk klibini bu şarkıya çektin?
Albümde prodüksiyonu biten ilk parçalardan biriydi. Hem albümün tamamını da çok yansıttığını söyleyemem.
Bu şarkıda olup bütün albümde olmayan ne peki?
Şöyle; albümün tamamında Balkan üflemeliler kafası o kadar hakim değil. Biraz daha gitar ve vokalin önde olduğu, sözlerin işlediği, daha yalın bir albüm oldu. İlk albüm daha ‘garage band’ kafasındaydı ve belki iyi bir demo özelliğindeydi. Tabir-i caizse bir nebze “sallapati”ydi. Belki de insanlar bu nedenle sevdi. Ama her albümde biraz daha ileriyi görmek lazımdı.
Öyleyse ikinci klip için sana göz kırpan şarkı hangisi?
Tabii albümde benim çok sevdiğim parçalar var ve her zaman olduğu gibi bir de kitlelerin benimseyebileceği parçalar var. Bu tahmini yapmak çok zor ama “Hayat Bu” olacak gibi. Ayrıca ikinci videoda Yönetmen Cahit Çeçen ile çalışacağız bir aksilik olmazsa. Hayat ve beklentiler üzerine bir parça. Ne depresif ne de manasız herhangi bir umut verme iddiası var.
DEĞİŞMEZSEM BUNUN ADI MUHAFAZAKARLIKTIR
Artık müzik tarzları ya da soundlar üzerine sorular biraz havada kalıyor. Sentez müzikal çalışmalar artıyor. Yeni arayışlar... Sen kendi müziğini nasıl anlatırsın bize?
Organik derim herhalde... Avrupa’da protest folk rock diyorlar... Bence müzik ve piyasaya dair bildiğimiz her şey bitti veya degişti.
Senin için arayış devam ediyor mu yoksa ‘Ben nerden yürüyeceğimi artık buldum’ mu diyorsun?
Arayış bitmez asla. Ben 3 sene önceki insan değilim. Seneye de farklı olurum umarım, yoksa bunun karşılığı benim sözlüğümde muhafazakarlık olur. O zaman da yazık olur.(Gülüyor) Ama bir daha albüm için 3 sene beklemeyeceğim. Tabii bir Gezi daha olmazsa. Olur mu acaba?
Dahası olur kısmetse. Gel Bana’da Erdoğan Emir de sana eşlik etmiş... Senin hem doğudan hem batıdan müzik birikiminin başarılı bir buluşması olmuş. İki dilden bu şarkının yolculuğunu anlatır mısın?
Benim de en sevdiğim parçalardan biri. Dersim’e 2-3 kere gitmişliğim var. Her defasında da çok etkileyici izlenimlerle döndüm. Çok özel bir yer ve dil bence. Erdoğan Emir’in müziğini biliyordum ama kişisel olarak tanımıyordum. Bence bir müzisyeni dinlemişsin tanımışsın gibi oluyor. Kimyasını algıladığımı hissettim. Ona bu öneriyi götürdüğümde de yanılmadığı anladım. Sanırım epey bir insanın hoşuna gidecek bir iş oldu.
DİL KOTASI GİBİ BİR KAFADA DEĞİLİM
Erdoğan Emir’in Zazaca söylemesi dışında bütün albüm Türkçe... Çok dilli bir müzisyensin. Bunu daha önceki albümüne de yansıttın. Bu defa neden sadece Türkçe söyledin?
Dil kotası gibi bir kafada değilim. Repertuarımı yapmaya başladığımda çok kendi parçam olduğunu farkettim. Ve belki de konsept olarak buna önem vermek gerektiğini düşündüm. Kapak yazısında dediğim gibi, tüketime tapılan şu zaman diliminde üretmek istedim. Konu üretim olunca, başka dillerde (İsveççe hariç) şarkı yazacak yeterliliğim yok zaten. Kürtçe’yi azıcık biliyorum onunla da bir şirinlik yapmıştım. Zazaca(dil mi ki!) ilgimi çeken bir dil ama onda da bir yetkinliğim yok. O yüzden düet harika oldu. Ama her zaman parçanın gelişine, konseptine bakar o işler. geilsine konseptine bakar o işler.
NORDDA BU DEFA TÜRKÇE BİR ALBÜM GELİYOR
Bilenler bilirler bir de Nordda var. Avrupa’da birlikte müzik yaptığın grubun. Seni takip edenler onu da keşfettiler. Onunla neler yapıyorsunuz?
Bir güzel haber de o; Norrda’nın da ikinci albümü hazır. Doğru zamanı bekliyoruz çıkmak için. Bizim için çok özel bir proje o ve her adımı düşünerek atıyoruz. Bir de Nordda dinleyicisi biraz şok olacak tahminimiz. Çünkü bu defa albüm Türkçe geliyor. Yeni bir dinleyici kitlemiz olabilir. Biraz minimal ve tribal bence. Çok heyecanlıyız gerçekten. Nordda için harika bir yıl olmasını bekliyoruz.
Türkçe bir albümle geliyorsa Nordda Türkiye’de ne zaman konser verecek?
Mayıs sonu ilk konseri vereceğiz.
OĞLUMA BİR NİNNİ YAZDIM
Oğlunla nasıl gidiyor? Albümde onun için de bir şarkın var. ilham oluyor galiba sana?
Hep söylüyorum babalık beni insan yaptı. Ayrıca daha yaratıcı hale getirdi. Evet ona da bir tane ninni yazdım: Uyudun Sen... O beni yalandan uzaklaştırdı ve kendimden başka bir şey düşünmemi sağladı. Nasıl sevmemeyim baba olmayı; vicdan, içtenlik ve istikrar olgularına üzerine yeniden düşündürdü beni. Oğlumu çok seviyorum. O varken hayat asla Sarp’a sarmaz...
AŞIK OLDUĞUMU BİLMEYEN KADINA ŞARKI YAZDIM
Gel magazincilik yapalım biraz da... Özgür aşk mı uzun yol gidilecek sevgili mi?
Hepsi... Aşkın her türlüsü... Kime aşık olacağını bilemiyorsun ki! Ben her gün aşık oluyorum. Bu albümde mesela kendisine aşık olduğumu dahi bilmeyen bir kadına yaptığım şarkı var. Al sana magazin.. boom! Of liseye dönüş. (Gülüyor)