Lazio akın akın

Emre ÖZCAN

Sezon başında Stefano Pioli’yi takımın başına getiren Lazio’nun bu hamlesi riskli olarak değerlendiriliyordu. Zira Pioli daha önce yüksek profilli bir takımda çalışmamış genç hocalardan biriydi ve daha da önemlisi geçtiğimiz sezon ortasında ayrıldığı Bologna sezon sonunda küme düşmüştü. İki sene önce milli takımın başındayken Claudio Prandelli, Stefano Pioli için ülkenin en iyi beş teknik adamından biri derken Walter Mazzarri de Bologna maçı öncesinde Pioli’nin yeni nesil içindeki en değerli hocalardan biri olduğunu söyleyerek ona övgüler yağdırıyordu ama Pioli’nin Lazio öncesinde elinde çok fazla şey yoktu ve bunlar çok da fazla anlam ifade etmiyordu.

MANTALİTEYİ REVİZE ETTİ

Sezona Stefan De Vrij ve Dusan Basta transferleriyle giren Lazio’nun kadrosunda çok önemli bir değişiklik yoktu. Son dönemde ağırlıklı olarak defansif futbol oynayan ve kontra oyununu tercih eden hocalarla çalışan Lazio’da Pioli’nin ilk değiştirdiği şey genel mantalite oldu. Juventus ve Roma’nın yaptığı gibi topa sahip olma oyununu ön plana alan ve takımını  sahaya 4-3-3 şeklinde dizip bunu maksimize etmeye çalışan Stefano Pioli’nin Lazio’yu kendi futbol aklına adapte etmesi çok kolay olmadı. İlk dört maçın üçünü kaybetmeleri geçtiğimiz sezonun devamı olarak yorumlandı. Zira beklentiler düşüktü ve yeni bir hocayla işlerin çok rahat olmayacağını herkes biliyordu. İlk 4 maç sonrasında gelen dört maçlık galibiyet serisinin etkisi Empoli, Juventus ve Chievo puan kayıplarıyla nötrlendi ve Lazio bir ileri iki geri devam etti. Arada Pioli’yle oyuncular arasında soyunma odası sorunları olduğuna dair haberler çıktı ve Lazio’nun zaman zaman pamuk ipliğine bağlı ilerlediği dahi söylendi. 

Fakat aralık ayıyla birlikte takımın gösterdiği gelişim hızlandı ve özellikle yeni yılla birlikte Lazio farklı bir takım haline geldi. Genel olarak topa sahip olma oyununun yanında hedef maçlar özelinde direkt oyunu da takıma iyi uygulatan Pioli, Roma’nın geçtiğimiz sezonki iki yüzlü takımını bu sezon şehrin diğer yakasında ortaya çıkardı. 

GÜÇLÜ MERKEZ ORTA SAHA

Stefan De Vrij’ın tandeme çok çabuk uyum sağlaması, ligin en dengeli sağ beklerinden Dusan Basta’nın entegrasyonuyla birlikte özellikle orta sahanın merkezinde kurulan yapı Lazio’nun kalbini oluşturuyor. Lucas Biglia’yı savunma önünde ‘regista’ yapan ve ilk topların onun vasıtasıyla çıkmasını isteyen Pioli’nin Biglia’nın önüne yerleştirdiği Cataldi, Parolo ve Mauri’nin rolleri onları güçlü kılıyor. Altyapıdan çıkan ve sadece 20 yaşında olan Danilo Cataldi’yi yeni yılla birlikte ilk on birin değişilmez isimlerinden biri yapan Pioli, onun dengeli ve soğukkanlı oyunundan faydalanıyor. Topla oldukça rahat olan ve genç yaşına rağmen sahadaki olgunluğuyla dikkat çeken Cataldi’nin varlığı Marco Parolo ve Stefano Mauri’nin çok daha kolay bir şekilde ceza sahası dalışları ve skora katkı yapmalarını sağlıyor. 

BÜYÜLEYİCİ ANDERSON

Lazio’da her şeyin daha fazlasıysa ön alanlarında mevcut. Birkaç sezondur takımın en değerli oyuncusu olan Antonio Candreva bu özelliğini Brezilyalı takım arkadaşına teslim etmek üzere. Lazio’daki ilk senesini boş geçiren ve adeta yakan Felipe Anderson bu sezonun ilk 3 ayından sonra bambaşka bir oyuncu haline geldi. Aralık ayıyla birlikte ilk on bire yerleşen ve o günden beri 10 maça çıkan kenar oyuncusu 8 gol ve 7 asiste imza atarak Lazio’yu uçuşa geçiren isim oldu. Sağ kanattaki Antonio Candreva’nın sürekli çizgiyi kullandığı takımda sol kenarda içeri kat ederek oynayan ve ortaya kendiliğinden bir denge çıkaran Brezilyalı oyuncu, şu anda sadece takımının değil, Serie A’nın da üzerinde bir performans ortaya koyuyor. Filip Djordjevic’in sakatlığı sonrasında merkez forvette tek başına kalan ama buna karşın harika oynayan Miroslav Klose’yse en iyi olduğu ceza sahası hakimiyetiyle birlikte bu oyuncuları oldukça iyi bir şekilde tamamlıyor.

ESNEK PIOLI

Anderson ve Candreva’nın birlikte oynamaya başlaması sonrasında oyun mantalitesini biraz değiştiren ve etkili kontra atak tehditlerini iyi değerlendirerek bazı maçlarda topu rakibine bırakan Pioli, taktik esnekliğe sahip olduğunu da Inter, Fiorentina ve Torino maçlarında fazlasıyla gösterdi. Şu anda ikincilik hedefi önlerinde bir dağ gibi yükseliyor ve ligin sondan ikinci haftasında Roma’yı kendi sahalarında ağırlayacak olmaları da onların iştahını bir kat daha kabartıyor. Kuşkusuz ki Lazio şu anda ligin en formda takımı konumunda. Kaliteleri yüksek, tek kulvarda yarışan bir takım için geniş bir kadroya sahipler ve kenarda hem genç, hem de yetenekli ve takımına hakim bir futbol aklı tarafından yönetiliyorlar. Bunun yanında Stefan De Vrij, Ravel Morrison ve Wesley Hoedt gibi genç ve yüksek potansiyelli oyuncuların Bosman’la kadroya katan çok da iyi bir idari yönetime (Sportif Direktör Igli Tare) sahipler. Dolayısıyla şu an için eksiksiz görünüyorlar ve çok daha fazlasını hak ediyorlar. Kadroyu korumayı başarır ve yeterli eklemeleri yapabilirse Lazio seneye Avrupa kupalarının en flaş takımlarından biri olarak öne çıkabilir. Zira bunu yapmamaları için şu an önlerinde tek bir neden bile bulunmuyor.