2015 Amed Newrozu: 'Edî bes e ji Rêber Apo re azadî'
Bir eyleme, mitinge, toplumsal nümayişe, bayrama kaç kişinin katıldığı hep tartışılır. Bir bakarsın milyon telaffuz ediliyor, bir bakıyorsun 'en çok 100 bin kişi var' denmiş. 2015 Diyarbakır Newroz’una kaç kişi katıldı bilmiyorum ama bu yazıyı yazdığım esnada etrafımı insandan göremiyor haldeydim. Alanda ilerlemek çok zor, değil oturacak yer bulmak, yürümek bile zor.

Mehmet Said AYDIN
Bir eyleme, mitinge, toplumsal nümayişe, bayrama kaç kişinin katıldığı hep tartışılır. Bir bakarsın milyon telaffuz ediliyor, bir bakıyorsun “en çok 100 bin kişi var” denmiş. 2015 Diyarbakır Newroz’una kaç kişi katıldı bilmiyorum ama bu yazıyı yazdığım esnada etrafımı insandan göremiyor haldeydim. Alanda ilerlemek çok zor, değil oturacak yer bulmak, yürümek bile zor.
Bu senenin önemli aktörlerinden biri de yağmur oldu. Uzun zamandır Diyarbakır Newroz’larında bunca yağmur yağmamıştı. Alana doğru yürüdüğümüzde geri dönen insanlar birbirine “gök delindi” diyordu. Ama dönenlerin katbekat fazlası alandaydı. Sonra da durdu yağmur, en azından öğleden sonra durmuştu.
Alanda Öcalan posterleri göze çarpıyordu ilk bakışta. PKK, YPG, YPJ bayrakları, flamaları ağırlıktaydı. ESP’nin göze çarpan büyükçe posterinde ise şunlar yazılıydı: “Newroz ateşi Rojava devrimiyle büyüyor.” EMEP ve Devrimci Anarşist Faaliyet bayrakları, flamaları da keza alanda göze çarpıyordu.
Hakim sloganlar Kobanê, Şengal ve Rojava üzerine. Sunucu sık sık “Bijî Berxwedana Kobanê” sloganı attırıyor. Sahnenin üzerinde her yerden görülecek şekilde “Edî bes e ji Rêber Apo re azadî” (Artık yeter, Önder Öcalan’a özgürlük) yazılı.
MEKTUP VE GÜNEŞ
Alandaki coşkuyu anlatmak çok kolay değil. Ama son üç senedir Amed Newrozu’nun bir anlamı da –belki asıl anlamı– Öcalan’ın yazdığı mektubun okunması. Önce Kürtçesi okunuyor Pervin Buldan tarafından. Alanın tamamında sessizlik başlıyor. Herkes sese kulak kesiliyor. Söylenenler hemen, o esnada tartışılıyor. Ne dedi, neyi kastetti, nasıl anlamak gerekir... Bütün bunlar civarda, hemen, o esnada konuşuluyor kitle tarafından. O çok söz edilen “politik kitle”nin tecessüm ettiğini görmek her daim şaşırtıcı. Mektubun Türkçesini Sırrı Süreyya Önder okuyor her zamanki gibi. Sırrı Süreyya Önder’in kitle üzerinde coşkulu bir karşılığı var, bu seneki Newroz’da da görüldü. Konuşmaya başlarken de “Sesi gelince güneş açtı, kendi gelince neler olacak düşünün” dedi Sırrı Süreyya Önder. Şaşırtıcı olan da, hakikaten mektup okunurken yağmurun kesilip güneşin açmasıydı. Mektubun kitle tarafından en coşkuyla karşılanan kısmı da “kongre” çağrısı idi. IŞİD için “barbarlığın bile anlamını zorlayan” dediği esnada çok yüksek bir yuhalama sesi yükseldi. Ve mektubun sonu, yeni dönemi tarif ediyordu: Revizyon, restorasyon ve inşa.
ZINDAN DEĞİL CEZAEVİ
İki senedir mektup “İmralı Zındanı” diye bitiriliyordu Sırrı Süreyya Önder tarafından. Ve o esnada da büyük yuhalama sesi duyuluyordu. Ama bu sene “İmralı Cezaevi” bitti mektup. Hemen sonrasında Öcalan’ın yaptığı Kürtçe konuşmalar yansıtıldı ekrana. Dehşetli bir tezahürat oldu o esnada. Yanımızda bir adam telefonda “Dinle dinle Apo’nun sesidir” diyordu.
Sonra sunucunun, artık gelenekselleşmiş sayılabilecek “Çerxa Şoreşê” marşını kitleyle beraber söylemesi coşkuyu daha da yükseltti.
Sunucu sayı tartışmasına da şöyle nokta koydu: “3 milyon kere selam Önder Öcalan’a.” Yazı biterken Suavi’nin şarkılarına eşlik eden kitle, sessizliklerde “Bijî Serok Apo” sloganı atıyordu.
Evrensel'i Takip Et