29 Mart 2015 01:59

Twitter – Kabullenme safhası

Artık içerik biziz ve kişiliğimizi paylaştığımız içeriklerle, bu içeriklerle oluşturduğumuz takipçi sayımızla tanımlıyoruz. Twitter, tüm sosyal medya araçları gibi kullanıcılar tarafından oluşturulan içerikle büyüyen bir yapı. Kullanıcılar paylaşacak ki “twit alemi”büyüyecek

Paylaş

Av. Nihan GÜNELİ

Çocukluğum her gün iki gazete giren bir evde geçti. Babamın her iki gazeteyi de sanki ertesi gün sınava girecekmiş gibi dikkatle okumasını (ki, hala aynı şevkle okuyor) hiç anlayamazdım (hâlâ anlamıyorum). Bir kere çok sıkıcıydı. Uzun uzun, resimsiz yazılar; uyku getiren konular, tatsız haberler... Köy Enstitüsü mezunu emekli bir öğretmen olan dedem içinse günün en önemli saati ‘ajans’ zamanıydı. Evde hep beraber sessizce oturup dedemin ajans seansının bitmesini beklerdik. Ben, tabii, onu da anlamıyordum; bu insanlar bu kadar sıkıcı bir içeriğin karşısında nasıl bu kadar sabırla ve dikkatle oturuyorlardı?

BABA VE DEDEYLE KIYAS

İnsanlar biliyorsunuz, büyüyorlar. Nitekim bu acı son benim de başıma geldi; büyüdüm. Çocukken bana hiçbir şey ifade etmeyen ‘haber alma’ ve ‘haberdar olma’ fiilleri şu an neredeyse temel yaşamsal fonksiyonlarımdan ikisi. Fakat kendimi babam ve dedemle kıyasladığımda çok daha şanslı görüyorum: Her şeyden önce, o sıkıcı haberlere mahkum değilim. Evet,özellikle son 5 senedir ‘ana akım medya’ olarak nitelenen gazete ve televizyon kanalları hâlâ çok sıkıcı; onlar için ne yazık ki geçtiğimiz 20 senede değişen bir durum olmadı. Ama bizler artık haberdar olmak için sıkıcı ana akım medyaya muhtaç değiliz; çünkü bizim “sosyal medyamız” var.
Bu sosyal medya araçlarından şüphesiz en çok kullanılanı Twitter. Jack Dorsey 2006 yılında Twitter’ı geliştirmeye başladığında, bugün milyonlarca insanın kullandığı ve hatta bazılarının kullanmaya neredeyse “muhtaç” olduğu bir iletişim aracına dönüşeceğini öngörebildi mi bilemiyorum, ama “internetin SMS’i” olarak tanımlanan Twitter, hali hazırda günde 400 milyondan fazla tweet’in gönderildiği bir deryaya dönüştü. Haber kanallarını ya da ertesi günkü gazeteyi beklemeden bugün, hatta şu anda dünyanın bir ucunda olan bir olayı, o olayı canlı olarak yazan birinden takip etmenin mümkün oluşu beni gerçekten de hâlâ çok heyecanlandırıyor.

TWİTTER İNSAN VE ZAMAN PAYLAŞIMI

Okuma yazmayı 5 yaşında sökmüş bir insan olarak bu yaşıma kadar sayısız kitap okudum. Fakat insan unutuyor. Bazen eski kitapları karıştırırken aralarından düşen post-it’leri yazdığımı bile hatırlayamadığımı görünce üzülüyorum. Sadece okuduğum kitapları da değil, belli bir süre geçtikten sonra öğrendiklerimi de unutuyorum. Mesleğim gereği zamanımın büyük bir kısmını okuyarak ve yazarak geçirmek zorunda olduğum için, öğrenmeye ayırdığım zamanı bir zaman kaybı olarak görecek lüksüm yok; ama aynı zamanda öğrendiğim bilgileri paylaşmayı da çok önemsiyorum. İşte bu nedenle Twitter ve türevi sosyal medya araçları benim için çok önemli. Herkes, istediği her zaman, kendi bilgisi dahilinde istediği her şeyi dünyaya tweet’leyebiliyor. Bu paylaşım imkanı, aynı zamanda insanları birbirlerine de yaklaştırıyor; size benzeyen, sizinle aynı ilgi alanlarını paylaşan, yüz yüze görüşme, tanışma imkanı bulamadığınız yüzlerce kişiyi takip ederek belirli konularda fikirlerini öğrenme imkanı bulmanız artık mümkün. Sadece aynı ilgi alanlarını paylaştığınız insanlarla değil, hayranı olduğunuz kişilerle de fikir paylaşımında bulunmanız ihtimali mevcut. Bundan 10 sene önce, o çok sevdiğiniz şarkıcının sizinle yazışacağını söyleseler inanır mıydınız? Gerçi bundan 10 sene önce bana Twitter gibi bir aracın icat olunacağını söyleseler belki inanırdım; ama en çok takip edilen kullanıcının, Katy Perry isimli bir şarkıcı olacağını söyleseler herhalde kahkaha atardım.

‘AMA’LARLA TWİTTER

Hal böyle olunca da denilebilir ki, bu bir kandırmaca: İnsanlar bilgiye ulaştıklarına inanarak aslında hiçbir şey öğrenmiyor, bilgi kırıntılarıyla cahilliklerini giderdiklerini düşünüp kulaktan dolma, yarım, hatta çoğu zaman yanlış bilgilere inanıyorlar. Doğru; Twitter yapısı itibarı ile tamamen doğru bilgi içermekten çok uzak. Acayip bir bilgi kirliliği, haber atlatmak adına yapılan hatalar, RT’lerle büyüyen ve derinleşen bir yalan denizi – Bunların hepsi var, kabul. Ama yine de yukarıda saydığım avantajlarla birlikte bakıldığında, yalan haberi doğrulamak, uydurma içeriğin gerçeğine ulaşmak bu kadar kolayken, bilgi kirliliğinden şikayet etmek, biraz kolaya kaçmak olmuyor mu?

DİKKAT!

Artık içerik biziz ve kişiliğimizi paylaştığımız içeriklerle, bu içeriklerle oluşturduğumuz takipçi sayımızla tanımlıyoruz. Twitter, tüm sosyal medya araçları gibi kullanıcılar tarafından oluşturulan içerikle büyüyen bir yapı. Kullanıcılar paylaşacak ki “twit alemi”büyüyecek (öyle değil mi, başkanım?). Öyle ki, bugün yukarıda bahsettiğim bilgi edinme / paylaşma durumunun yanında, artık eylemler, propogandalar, hatta seçim kampanyaları bile Twiter üzerinden yürütülüyor; siyasi partiler seçim stratejilerini sosyal medyayı da kapsayacak şekilde oluşturuyor ve dahi kendilerini destekleyen Twitter “fenomenleri” ile çalışıyor; hatta siyasiler birbirlerine gönderecekleri elzem mesajları, maddeler halinde Twitter üzerinden açıklıyor. İşte bu içerik olmasa, Twitter var olabilir mi? Cevap elbette ki belli. İşte bu yüzden de, Twitter ve benzeri kullanıcı içeriğine muhtaç siteler, kendilerini kullanıcı haklarını koruyormuş gibi gösterme yükümlülüğü altında hissediyor. Bununla birlikte, kullanıcılar tarafından bir kelimesi bile okunmaksızın, yalnızca tek tıkla kabul edilen “kullanım koşulları”, kullanıcıların her türlü bilgisini alıp satmak, üçüncü kişilere ve dahi devletlere pazarlamak, internet sitesine eklenen her neviden içeriğin tek sahibi olmak gibi, kişi haklarını hiçe sayan hükümler içeriyor. Bugün dünyanın birçok ülkesinden gerek “vatandaş” sayısı ve gerekse ekonomik bakımdan büyük olan sosyal medya şirketleri, adeta “vatandaşı” olan kullanıcılara neredeyse hiçbir hak vermiyor. Kullanıcılarınsa, bu şirketlerin sundukları hizmetleri almamaktan başka hiçbir seçenekleri bulunmuyor. O kullanım koşullarını yazan avukatlardan biri olarak bu konuda, yaşadığımız çağın “internetin orta çağı” olduğunu boşu boşuna söylemiyorlar deyip önümüzdeki süreçte kullanıcılarına daha sağlam haklar tanıyan şirketlerin tercih sebebi olacağını ummaktan başka bir yorum yapmayı şu aşamada mümkün görmüyorum.
Ama umutluyum: En başında sosyal medyayı bütün kötülüklerin anası gibi görenler, bugün mesajlarını Twitter aracılığıyla iletiyorsa, yasın 5 evresi tamamlanmış demektir. İnkar, öfke, pazarlık ve depresyon safhaları tamamlandığına göre, öyle ya da böyle, Twitter’ın ve tabi diğer sosyal medya sitelerinin, genel olarak web 2.0’ın,dünyayı değiştirdiğini ve artık modern dünyanın ana elementlerinden biri olduğunu kabul etmek gerekiyor.

ÖNCEKİ HABER

İşte bunlar hep ideoloji

SONRAKİ HABER

34. İstanbul Film Festivali rehberi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa