29 Mart 2015 02:01

34. İstanbul Film Festivali rehberi

4-19 Nisan tarihleri arasında İstanbul’un yüz akı festivallerinden, sinememaseverlerin ilgiyle beklediği ve takip ettiği 34. İstanbul Film Festivali yapılacak. Biz de her sene olduğu gibi festival takipçilerine bir rehber olması umuduyla hangi filmlere dikkat edilmesi gerektiğini, hazırladığınız 'izlenecekler' listelerine hangi filmleri dahil etmek isteyeceğinizi düşünerek bir film listesi hazırladık.

Paylaş

Ayşen GÜVEN
Seçil TOPRAK

 

4-19 Nisan tarihleri arasında İstanbul’un yüz akı festivallerinden, sinememaseverlerin ilgiyle beklediği ve takip ettiği 34. İstanbul Film Festivali yapılacak. Biz de her sene olduğu gibi festival takipçilerine bir rehber olması umuduyla hangi filmlere dikkat edilmesi gerektiğini, hazırladığınız “izlenecekler” listelerine hangi filmleri dahil etmek isteyeceğinizi düşünerek bir film listesi hazırladık. Bu rehberi hazırlarken de her bölümden film seçmeye dikkat ettik. “Festivalde neler izleyeceğiz?” sorusuna bir nebze yardımcı olabilirsek ne mutlu bize! Keyifli festivaller…

Altın Lale Uluslararası Yarışma
Gerçeklik (Réalité):
Quentin Dupieux’un gerçeküstü bir komedi olarak nitelenen yeni filmi Gerçeklik. Film bir korku filmine melzeme olacak çığlığı bulma sürecine değinmesi açısından sinema takipçileri için keyifli bir izlek olacağı izlenimi yaratıyor.

Taşa Yazılmış Hatıralar (Bîranînen Li Ser Kevirî): 1988, İran’da gerçekleşen El-Enfal oprerasyonunun filmini çekmeye karar veren ve bu süreç içinde hem sinemada gerçekliği hem de kimliği sorgulayan bir deneyim yaşayan iki Kürt çocukluk arkadaşının hikâyesi, Shawkat Amin Korki tarafından yönetiliyor.

Yüzündeki Sır (Phoenix): Christian Petzold, Alman sinemasının öne çıkan yönetmenlerinden biri. Yine başrolü teslim ettiği Nina Hoss 2. Dünya Savaşı’na çeviyor kamerasını.

Çılgın Kalabalıktan Uzak (Far From Madding Crowd): Danimarka sinemasının ilgiyle takip edilen yönetmenlerinden Thomas Vinterberg bu kez kostümlü bir dönem filmine, üstelik çok sevilen bir roman uyarlamasına atıyor imzasını.

Sinemada İnsan Hakları Yarışması
Annemin Şarkısı (Klama Dayîka Min):
Erol Mintaş’ın ödüllü filmini daha önce izleme şansını elinizden kaçırdıysanız festival sizin için güzel bir seçenek.

Enayi (Durak): Yury Bykov’un Dostoyevski’nin Budala romanından esinlenen filmi sistem eleştirisi yapması açısından ilgi çekiyor.

Kaplanlar (Tigers): Yine tanıdık bir yönetmenin, Danis Tanovic’in son filmiyle buluşacağız festivalde. Gerçek bir yaşam öyküsünü merkeze alan film, şirketler karşısında insanın konumunu sorguluyor.

Atlantik (Atlantic): Başrolüne yerleştirdiği Fettah adlı bir rüzgâr sörfçüsünün hikâyesini, “nefes kesen bir sinematografi” ile anlatıyor yönetmen Jan-Willem van Ewijk.

Altın Lale Ulusal Yarışma
Sarmaşık:
Bu yıl Sundance’e de konuk olan Tolga Karaçelik’in bu son filmini festivalde Altın Lale için yarışırken izleyeceğiz.

Eksik: Oyuncu Barış Atay’ın ilk kez yönetmen kotuğuna oturduğu ve epey ilgi uyandıran Eksik, ilk gösterimini festivade yapacak.

Ulusal Belgesel Yarışması
Haziran Yangını:
Bu yıl ilk kez düzenlenecek olan “Ulusal Belgesel Yarışması” bölümünde yarışacak olan Gürkan Hacır’ın belgeseli Gezi direnişçilerinden Ethem Sarısülük’ü merkezine alıyor.

Beyaz Çınar: Bir önceki filmi Bir Varmış Bir Yokmuş ile belgesel/kurmaca sınırlarında gezen Kazım Öz bu kez yine bir belgesel filme imza atıyor.

Özel Gösterim Yılanların Öcü:
Fakir Baykurt’un 1954’te yazdığı ve 1959 yılında hakkında soruşturma açılmasına neden olan romanı Yılanların Öcü, sinemamızda da önemli bir noktada duruyor. 1962 yılında Metin Erksan’ın sinemaya uyarladığı roman, sinemamızda gerçekçilik akımının merkezinde yer alıyor. Filmin restore edilmiş halinin ilk kez izleyici karşısına çıkacağı festivalde sinemaseverlere kaçırılmayacak bir seyirlik fırsatı sunuyor.

AKBANK GALALARI

45 Yıl (45 Years): Andrew Haigh ismini Weekend ile hatırlayan takipçiler, bu yıl Berlin’de oyuncu ödüllerini toplayan bu filmi izlemek isteyeceklerdir.

Taksi (Taxi): Yasaklı yönetmen Jafar Panahi’nin elde edebildiği dar ve zor  koşullarda çektiği Taksi, bu yıl Berlin’den Altın Ayı ödülü ile döndü.

Ustalar kuşağında Küçük Serseri (P’tit Quinquin): Prestijli sinema dergisi Cahiers du Cinéma’nın yılın filmi seçtiği Küçük Serseri’yi izlemek için festival iyi bir fırsat.

Dünya Festivallerinden bölümünde Victoria ve Bâkir Dev (Fusi): Victoria filminde yönetmen Sebastian Schipper, tek plan çekilmiş ve 140 dakikalık süresiyle izleyeni bir sinema deneyimine davet ediyor. Festival takipçilerinin sevdiği isimlerden Dagur Kari ise son filmi Bâkir Dev ile izleyicinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor.

Yeni Bir Bakış bölümünde öne çıkan iki film Party Girl ve Güeros: Party Girl Cannes’dan aldığı en iyi ilk film ve oyuncu performansları, Güeros da estetik yapısı ile dikkatleri üzerine çeken filmler.

Belgesel Kuşağında öne çıkan film ise hiç kuşkusuz Citizenfour. 2014’ün hemen hemen tüm ödüllerini toplayan filmin yönetmeni Laura Poitras, kamerasını gizli NSA (Ulusal Güvenlik Dairesi) belgelerini sızdıran Edward Snowden’a odaklıyor.
Festivalin en heyecan verici bölümlerinden olan Mayınlı Bölge’de öne çıkan filmler:
H.: Adından başlayarak ilgi çeken H., bilimkurgu, gizem, gerilim, dram türleri arasında geziniyor.

Kayıp Nehir (Lost River): Ryan Gosling sevenlerinin kaçırmayacağına emin olduğumuz bir ilk film var karşımızda. Gosling bu kez yönetmen koltuğunda.

Bodrumda (Im Keller): Ulrich Seidl bu kez bir belgesele imza atıyor ve kamerasını Avusturya halkının bir portresini çıkarmak için kullanıyor.

Festivalin en sevilen bölümlerinden Antideprasan’da daha önce Canım Komşularım ile kara mizahta ne kadar yetenekli olduğunu kanıtlayan bir ismin, Jacop Tierney’in Hamileler Diyarı (Preggoland) filmi dikkat çekici.

Festivalde bu yıl karşımıza çıkan iki yeni bölüm var: Aile Bağları ve Balkanlar: Ateşin Sineması.

Aile Bağları bölümünde Kelebek (Butterfly) ve yılın keşfi olarak anılan Ezik (The Goob) filmlerini öneriyoruz.

Balkanlar: Ateşin Sineması başlığı altında karşımıza çıkacak birbirinden değerli filmlerden özellikle Barbarlar (Varvari) ve Sahipsiz Çocuk (Nicije Dete) filmlerini izleyin diyoruz. Çoğunluğu hiç sinema deneyimi olmayan kişiler tarafından canlandırılan ve aşırı milliyetçi, yolsuzluk ve şiddetin pençesine düşen gençleri anlatan ve Ivan Ikic tarafından yönetilen Barbarlar ilgiye değer. Gerçek bir hikâyeye dayanan ve savaş/çocukluk trajedisi üzerine kurulan Sahipsiz Çocuk da Vuk Rsumovic tarafından yönetilmiş.

Aramızdan ayrılan sanatçılar için oluşturulan “Anılarına” bölümünde bu yıl Derin Uyku (The Big Sleep) ve İyi, Kötü ve Çirkin (The Good, The Bad and The Ugly) gibi filmleri beyaz perdede görme şansını yakalacağız. Sinema tarihinde kendine has yer edinmiş bu filmleri izleme fırsatı kaçmaz.

ÖNCEKİ HABER

Twitter – Kabullenme safhası

SONRAKİ HABER

Onların bu ülkeden kaçma nedeni bizim kalma nedenimiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa