5 Nisan 2015 10:59

Fotoğrafın bütünü: Binlerce Peter Pan

Faruk AYYILDIZ

Geçtiğimiz hafta sosyal medyaya bir fotoğraf düştü; polis, etrafını çevirdikleri çocukların avuç içlerini kontrol ediyor. Taş izi var mı, yok mu diye bakıyorlar. Fotoğraf yaklaşık bir ay önce Diyarbakır’da çekilmiş. Ancak ne fotoğraf, ne de fotoğrafın anlattığı Kürtler için şaşkınlıkla karşılanacak bir durum değil. O yüzden olmalı ki fotoğrafı çeken arkadaşımız, DİHA Muhabiri İsmail Eskin de haberini bile yapmamış, çektiği fotoğrafı sadece tweet atıp geçmişti. Sosyal medyada ise tepki ve şaşkınlık bir aradaydı. Ne Türk polisi için avuç içinde taş izi aramak ne de Kürt çocukları için bu duruma maruz kalmak ilk defa olan bir şey. Binlerce Kürt çocuğunun ‘avuç içinde iz var’, ‘eli tozlu’, ‘eline yakılan ateşten is bulaşmış’ gibi gerekçelerle yıllarda cezaevinde kaldığını, skandal yargılamalarla karşılaştığını biliyoruz.

Üç ay önce bir fotoğraf düştü. Adı; Ümit Kurt. Polislerce Cizre’de öldürülmüştü. 14 yaşındaydı.

Ümit’ten bir hafta sonra başka bir fotoğrafı düştü. Adı; Nihat Kazanhan. Polislerce Cizre’de öldürülmüştü. 12 yaşındaydı.

Daha sonra Siirt’ten fotoğraflar düştü. Yaşları 7 ila 14 arasında değişen 30’un üzerinde çocuk, yaka paça polislerce gözaltına alınıyordu.

Ardından Şırnak’tan bir fotoğraf düştü. 14 yaşındaki Z.T, polislerce kafasından gaz bombasıyla vurulmuştu.  
Üç gün önce Mersin’den bir fotoğraf ve haber düştü. ‘Polise taş attığı’ gerekçesiyle 7 yaşındaki çocuğa soruşturma açılmıştı, ‘gözaltına’ alınmıştı. Devamı bildik hikaye. 7 yaşında, erken büyüyen bir Kürt çocuğu, ‘cezaevine düşmek istemiyorum’ diyor. Evin önüne gelen her aracı polis zannedip, saklanıyor. 7 yaşındaki çocuğun ailesi de yabancı değildi baskıya. Adana, Mersin aslında İstanbul kadar Kürtler için ‘zorunlu göç’ şehirlerindendir. Aile de köyünü terk etmek zorunda kalmış ama devlet baskısı kentte de hiç bitmemiştir.  

Yazım, anlatımla bitmeyecek on binlerce gerçek hikaye.

Son anlatı; Cüneyt Ertuş. Belki isim olarak değil ama fotoğraftan birçok kişi Cüneyt’i hatırlar. Cüneyt’in hikayesi yukarıdaki örneklerin bütünü. Daha geniş özet olarak; Kürdistan çocuklarının portresi. Cüneyt, 2008 Hakkari Newrozu’nda polislerce gözaltına alınmış, sokak ortasında bir sivil polis tarafından kolu kırılmıştı. Cüneyt’in o görüntüsü ‘Kürdistan’da polis şiddeti’ konusunun ana parçalarından birisi oldu. Cüneyt kolunun kırılmasının ardından tutuklandı. Kolu kırıldığında da, tutuklandığında da 15 yaşındaydı.

Cüneyt’e ne oldu peki?

Cüneyt, bir süre sonra cezaevinden çıktı. Sonra bir haber düştü ajansa: ‘Asla unutmayacağım.’ Cüneyt, yaşadıklarını anlatıyordu; ‘İşkence hep sürdü. Sağ kolumu eskisi gibi kullanamıyorum artık. Kolumu kırdılar, sonra gözaltı aracında dayak sürdü. Emniyette de tekmelerle dövdüler.’
Cüneyt anlatmaya devam ediyor: “Karakolda uzun süre dayak devam etti. Bizi döven polisler, ‘o inandığınız kişiler gelip sizi kurtarsın’ diyorlardı.”
Dedik ya, Cüneyt’in hikayesi aslında bütünün fotoğrafıdır diye. Sadece gördüğü işkence, cezaevi değil... Sonra bir haber daha: Cüneyt, ‘inanmıştı’ ve o 'inandığı’ insanların ardından gerillaya katıldı.  
Cüneyt’in hikayesi  farklı zaman dilimlerinde önümüze düşen çocuk fotoğrafların aynı zamanda devamı. Küçük yaşta şiddet, cezaevi, işkence ve ölüm ile tanışan çocukların dağlara bağlanan hikayesi. Sistemin dönmeyen tüm çarklarının, çocukların omzuna yüklenmeye devam ettiği bir coğrafyada devlet öldürememişse, çocuklar için o ‘zalim’likten kaçmanın geriye tek yolu kalıyor: Dağlar. Hoş, adını ‘süreç’ koyduğumuz ve sokağa pek olumlu yansımaları bulunmayan zaman diliminde de Kürt çocukları o çarkların arasında yoksulluk, polis şiddeti, gözaltı, cezaevi sarmalında ezilmeye devam ediyor.

‘Peter Pan ve Wendy’ kitabının giriş cümlesi vardır: ‘Bütün çocuklar büyürler, biri hariç.’ Kürt coğrafyasının ise büyü(ye)meyen binlerce Peter Pan’i var. O, binlerce çocuğun on binlerce arkadaşı var. Ve, hiçbirisi ne kendilerine ne de arkadaşlarına yapılanı unutacak gibi durmuyor. Sık duyarız: ‘Barış bu kuşakla sağlandı sağlandı, gelecek kuşak çok radikal’ diye. Gerçeklik payı yüksek bir öngörü bu. Tabi barış, hangi kuşakla sağlanır bilemiyoruz ama karşımızda Kaptan Hook’un (devlet) örgütlerden, partilerden öte hesap vermesi, barışması gereken binlerce Peter Pan var...

Evrensel'i Takip Et