Üç çocuk annesi ‘Nezihe’yim
Okumam gereken zamanda evlendim. Çalışıp ayaklarım üzerinde durmam gereken zamanda çocuk yaptım; yetmedi, üç tane yaptım. Şu an çok mutsuzum ve hiçbir işe yaramadığımı hissediyorum. Yaptığım tek şey çocuk bakmak, evi temizlemek, yemek yapmak...
Benim adım Nezihe 28 yaşındayım, evliyim ve üç çocuk annesiyim. Aslında mektuba başlarken bir şiir veya güzel sözle başlamak isterdim ama olmadı. Kalem doğrudan üç çocuk annesiyim yazıverdi.
Lise öğrencisi iken nişanlandım, lise biter bitmez de evlendim. Ekmek ve Gül dergisini iki defa okudum ve çok hoşuma gitti. Okurlardan gelen mektupları okuyunca ben de yazayım istedim.
Aslında çok güzel hayallerim vardı. Üniversiteye gitmek istiyordum. Eşim henüz nişanlıyken “evlenelim söz seni göndereceğim okula” dedi. Evlendik; lafını bile ettirmedi. Ben yine de gizli gizli sınavlara hazırlanıyordum. Sınav zamanı hamile olduğumu öğrendim. Benim için okuma hayalleri bitti. Şimdi siz de benim mektubumu okurken “okumanın yaşı yok” diyeceksiniz, “tekrar şansını dene” diyeceksiniz. Var kardeşim, her şeyin bir yaşı var! Okumam gereken zamanda evlendim. Çalışıp ayaklarım üzerinde durmam gereken zamanda çocuk yaptım; yetmedi, üç tane yaptım.
ZORUMA GİDİYOR
Şu an çok mutsuzum ve hiçbir işe yaramadığımı hissediyorum. Yaptığım tek şey çocuk bakmak, evi temizlemek, yemek yapmak. Bunları sürekli yapıyor olmak çok zoruma gidiyor. Eşime “şuradan kalk şuraya git” diyemiyorum. Bağırıp hakaret ediyor. Bir iki kere de şiddet uyguladı. Hem kendime hem çevremdeki kadınlara bakınca “biz kadınlar ikinci sınıf muamelesi görüyoruz” diyorum. Eşimden bir şey talep edemiyorum… Günde kaç kadın öldürülüyor bu haberleri duydukça korkuyorum. Benim eşim eskiden kadına yönelik şiddet haberleri duyunca öfkelenirdi, kızardı. “Kadına bu yapılır mı?” derdi, şimdi ise kendi yapıyor.
Biz ailece AK Partiye üç dönemdir oy verdik. Ben cumhurbaşkanlık seçimi hariç her defasında oy kullandım. Ama şimdi pişmanım. Ben pek siyasetten anlamam, eşim daha çok konuşur, anlatır. Başbakan “üç çocuk yapın dediğinde” eşim “bir başbakan ancak bu kadar büyük olur” demişti. Ben aslında üç çocuk istemedim. Çünkü durumumuz ortada “geçinmekte zorlanıyoruz dedim” ama dinletemedim.
SANKİ HAPİSİM
Şimdi üç çocukla ne arayan var, ne soran. Katıldığım kuran sohbetlerinde bile bu tartışılırdı. Kadınlara “buna karşı gelmeyin, günah” denirdi. Benim çevremde birçok arkadaşım üç çocuk sahibi. Çocuklarımın canları sağ olsun onlar benim her şeyim. Ama gelin görün ki çok zor; istekleri, okul masrafları, yemesi, içmesi derken yetiştiremiyoruz. Tek maaşla olmuyor aslında; ekonomimiz kötüye gittikçe evde huzursuzluk da bitmiyor.
Geceleri ilaç almadan uyuyamıyorum. Geriye dönüp bakıyorum ne var elimde? Hiçbir şey! Mutsuz, güçsüz bir kadınım. Bazen arkadaşlarım eve geliyor ya da ben fırsat bulabilirsem gidiyorum. Sohbet etmeye başladığımızda tek konuştuğumuz şey sorunlar. Eşler, çocuklar, ekonomik sıkıntılar başka da bir şey yok konuşacak. Ben eskiden ayda yılda bir de olsa sinemaya giderdim. Dışarı çıkar iki insan yüzü görürdüm. Kendimi hapsedilmiş gibi hissediyorum. Mektubum uzun ve karışık oldu, sizleri sıktıysam özür dilerim. İnanın ki bunları yazmak o kadar iyi geldi ki, dergide çıkacağı günü sabırsızlıkla bekleyeceğim. Herkese sevgiler…
Esenyalı Mahallesi / Pendik - İSTANBUL