Örgütlenmezsek hiçbir şeyiz
Direnişlerinin dördüncü ayını bitiren Maltepe Üniversitesi Hastanesi işçilerinden Nilüfer Akkaya’nın evine konuk olduk bir akşam. Evli, iki çocuk annesi Nilüfer, Maltepe’nin Gülsuyu Mahallesi’nde oturuyor. Biz daha sorularımıza başlamadan anlatmaya başlıyor direnişlerini, yaptıklarını.

Ebru ÜNAL-Gülten ÜZÜM
Önce neden direnişe çıktıklarını, taleplerini soruyoruz. Kadın olarak ailesine destek olmak için, üstelik çocuklara bakacak kimsesi olmadığı için 3-11 vardiyasıyla çalışmaya başlamış.
2,5 yıla yakın süredir çalıştığı işyerinden, üstelik de ameliyat olup raporlu olduğu bir dönemde kapının önüne konulmuş. Asgari ücretle işe başladıkları dönemden beri, her zam dönemi çok ufak artışlar yapılmış. Bu konuyu idareyle görüşüp insanca yaşanacak bir düzeyde ücret almak istediklerini bildirdiklerinde, idarenin işçileri küçümseyerek “Çalışırsanız çalışın bu şartlarda, istemeyene kapı orda” yanıtını vermesi, Nilüfer’in deyimiyle ‘Örgütleşmelerine’, birlikte seslerini yükseltecekleri sendikayla tanışmalarına vesile olmuş.
Üç ay boyunca yürüttükleri sendikalaşma çalışmasını duyan idare, önce 3 kişiyi işten çıkarmış. İşçilerin buna tepki olarak yaptıkları alkışlı protestodan sonra çalışan diğer 95 kişiyi de işten atmış hastane yönetimi. Direniş böyle başlamış.
Bu mücadelenin hayatına çok şey kattığını söylüyor Nilüfer. Daha önceleri örgütlenen eylem yapan veya bunlar sonucu hayatını kaybeden gençlere Ali İsmail’e, Berkin’e çok üzüldüğünü ama örgütlenmenin ‘bizim gibi insanlara’ zarar verdiği için içerisinde olmamak gerektiğini düşünüyorken şimdi “Örgütlenmezsek biz hiçbir şeyiz” diyor. “Çadırdaki tüm arkadaşlarımızla kardeş gibi olduk. Birimizin canı yansa hepimiz koşuyoruz ve bu gücümüzle sendikalı olarak işimize dönmek istiyoruz.”
Direniş sürecinde ailesinden çevresinden çok olumlu destek aldığını anlatan Nilüfer’in üçüncü sınıfta okuyan küçük kızı okulda arkadaşlarıyla “Sendika Haktır Engellenemez” diye slogan atınca öğretmeninin uyarısıyla karşılaşmış.
Şu anki süreçte sendikanın hatta Konfederasyonları DİSK Genel Başkanı ve KESK Genel Başkanı’nın bile Hastane Yönetimi ile yaptığı görüşmelerden hiçbir sonuç çıkmadığını, fakat dava sürecinin hızla devam ettiğini, olumlu sonuç alacaklarına inanıyor.
BELKİ BUGÜN DEĞİL AMA YARIN
Yapılan görüşmelerin sonuçsuz kalması ve rektörün taleplerini dikkate almaması, çoğunluğu kadın olan işçilerin daha radikal bir eylem yapmasına sebep olmuş. Kadınların nöbetçi oldukları bir akşam, yönetim binasını basmaya karar vermişler ve sabah için erkek arkadaşlarını da organize ederek eylemlerini gerçekleştirmişler. “Rektörü getiremedik ama polisin gelmesini sağladık” diyor gülerek. Sonrasını anlatırken gözleri gölgeleniyor Nilüfer’in: “Arkadaşlarımızı darp ettiler, kolunu kırdılar. Hayatımızda bu bizim ilk defa karakola gidişimizdi. Önce çok hüzünlendim, ama arkadaşlarımla hepimizi arabaya doldurunca gücümüzü görüp cesaretlendim. Özellikle hastaneye rapor almak için muayeneye götürüldüğümüzde orada bir grubun bizi alkışlanması beni çok etkiledi. Belki şu an sonuç alamadık eylemimizle ama yaptığımız bu mücadelenin bizden sonraki direnişlere gelecek nesillere mutlaka katkısı olacağını düşünüyorum.”
BU 1 MAYIS DAHA ÖNEMLİ
Kadın olarak da şimdiye kadar haksızlığa hep karşı geldiğini, artan taciz, tecavüz olaylarına karşı kadınların kendini savunması gerektiğini söylerken, başından geçen bir olayı anlatıyor bize: “Geç vakit işten çıkıyorum. Bir akşam eve dönerken, yolun karşısında geçtiğimde bir araba yavaşlayıp durup yol verdi. ‘Ne kadar iyi niyetli bir adam’ dedim kendi kendime. Adam arabasından kafasını dışarı çıkarıp ‘Gel istediğin yere bırakayım seni’ deyince koşup arabanın önüne geçtim ve ‘in o arabadan aşağıya’ diyerek adamı arabadan indirip bir tokat patlattım yüzüne. Neye uğradığını şaşırıp hemen kayboldu ortalıktan.”
1 Mayıs’ın yaklaştığı şu günlerde neler hissettiğini soruyoruz. “Bu 1 Mayıs daha önemli benim için. Daha önceleri de katılmıştım ama bu sefer kendi taleplerimle, sendika hakkı için arkadaşlarımla orada olacağım. Buradan bütün işçilere seslenmek istiyorum. Herkes Anayasal hakkı olan sendikalı olma hakkını kullansın” diyor.
Mücadelenin heyecan ve inancı yüzüne yansıyan Nilüfer’le yaptığımız bu sıcacık sohbeti, tekrar tekrar görüşmek dileğiyle bitiriyoruz…
Evrensel'i Takip Et