15 Nisan 2015 12:42

Özge Tan
İstanbul

Ermeni Soykırımının üzerinden tam bir asır geçti ama hiçbir şey değişmedi. Uluslararası birçok belge bu soykırımı haykırırken Türkiye topraklarını paylaştığı Ermeni halkına sessiz bir özürü bile çok gördü. Bir yazar "Soykırımı kabul etmemek o insanları ikinci kez öldürmektir." der. Ben de bir Ermeni olarak değil de bir Türk vatandaşı olarak soruyorum: "Bizler niye yüz yıldır öldüre öldüre bitiremedik kinimizi?"
Henüz geçen günlerde sokaklara dökülmüş Hrant Dink için  'Ahparig!' diye haykırıyorduk. Çünkü bizler birgün bu çığlıkların duyulacağını ümit ediyoruz. Ben bir politikacı değilim ama System of a Down grubu isyanın çığlıklarını brutelleri ile dünyaya duyurabiliyorsa bende bir Ermeni,bir Kürt kızı olarak öykümü kaleme alabilirim diye düşündüm.
Eğer özünüzü kaybettiyseniz,o sizden alındıysa geri almanız pek mümkün değildir. Bir Ermeni kilisesine oturup hiç bilmediğiniz bir dili hatırlamaya çalışırsınız. Adlarını bile öğrenemediğiniz atalarınızla o mekan sayesinde bir bağ kurabileceğinizi sanırsınız. Artık inanmadığınız bir dinin mekanında sadece ölen akrabalarınızın değil  hiç doğmamış kuzenlerinizin de yasını tutarsınız. Damarlarınızdaki henüz üç nesil önce kurtulmaya çalışılmış kanı hissedersiniz.
Annemin babaannesi, o gün oradan kurtulan tek kişiydi.Malatya'da bir aile tarafından büyütülmüştü. Hayko Cepkin ile aramda ortak yan bulabilmemi sağlayan kişi. Her şeyden habersiz çıktığı o uğursuz yolculukta tüm ailesi öldürülmüştü. Bir yuvaya kavuştuğunda ise arık ismini bile hatırlamıyordu. Tam olarak nasıl kurtulduğunu hiç anlatmamıştı. Bildiğim şey asıl unutmak istediği şeyi unutamadığıydı. Tüm ailesinin ölümü. İşte ben o yaşlı kadının çocukluktan kalma davasını taşıyorum yüreğimde. Çünkü o kurtulan tek kişiydi ve ben de onun sayesinde varolan ailede şimdi bunları hatırlayan son kişiyim sanırım.
Ben bileğimde atalarımın yıllar önce geri dönme umuduyla toprak altına gömdüğü bir bileklik taşıyorum. Onu göremezsiniz belki ama ben her haksızlık savaşımda hissediyorum o bilekliği.  Her slogan atışımda, yumruğumu her sallayışımda sıcaklığını hissediyorum. Soğukluğunu, acısını, gücünü hissediyorum...
Bizler artık birilerinin ölümü için bağırmaktan yorulduk. Katliamlardan sonra "unutursak kalbimiz kurusun" atmaktan yorulduk. Hep bir ağızdan haykırmak istiyoruz: "Kinimiz kurusun!"
"Kinimiz kurusun!"

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

Antep’te polis, mahkeme kararını tanımadı, ekmek mücadelesi veren işçilere müdahale etti. İşçi, siyasetçi, öğrenci, muhalif belediye, basın… Herkes mengenede! Cezaevinde olanların sayısı cezaevi kapasitesini 90 bin aştı. Buna rağmen hükümet daha çok insanı daha uzun süre cezaevinde tutacak yargı paketi hazırladı. Yine de tepki cezalandırılarak durdurulamıyor!

90 bin fazla: 301 bin 397 kapasiteli cezaevinde 392 bin 456 kişi kalıyor.

32 adet: 11 cezaevi yapımı sürüyor, 21 yeni cezaevi projesi hazır.

Yüzde 700: 2002’de 49 bin 512 olan mahpus sayısı yüzde 700 arttı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et