Okul Değil Gençlik Kolları

Heval Deniz Tosu
Mertcan Çalışkan
Kağıthane Anadolu Lisesi
İstanbul

Türkiye'de artık liseler iktidarın kendi dindar ve kindar gençliğini yetiştirdikleri bir kurum haline dönüşüyor. Buna Kağıthane gibi muhafazakar bir yerde olan okulumuz da dahil. Adeta devlete bağlı bir kurumda değil de AKP Gençlik Kolları'nda okuyoruz. Artık sadece din derslerinde değil diğer derslerde de AKP'nin kendi neslini yetiştirme çabasını görebiliyoruz. Okullarda bize verilen eğitimin bilimsel ve laik bir eğitim olması gerekirken bilimsellikten uzak ve niteliksiz bir eğitim
veriliyor.

NE KADAR SALAVAT O KADAR SEVAP

Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız bir olay bunun ne kadar bariz yaşandığını bize tam olarak
gösteriyor.
Edebiyat dersinde öğretmenimiz kutlu doğum haftası için 'salavat' çekmemiz gerektiğini böylece Hz. Muhammed'in yanında cennete girebileceğimizi söyledi. Hatta daha da ileriye giderek bunu yarışma şeklinde yaparsak bir rekabet ortamının doğacağını ve daha fazla katılım olacağını söyledi. Ayrıca kutlu doğum haftasına kadar en az salavat çeken 3 kişinin en çok salavat çeken 3 kişiye yemek ısmarlamasını 'önerdi'. Sınıfımızda birçok farklı mezhebe mensup veya ateist arkadaşımız var. Bu durum onların inanç özgürlüğünü yok ediyor.
Bu kadar rahatsız edici bir tutumdan sonra dersin bitiminde birkaç arkadaşımla bir araya geldik. Hepsi bundan ne kadar rahatsız olduklarını dile getirdiler. Derslerde bize gösterilmesi gereken eğitimden çok uzak bir yerde olduğumuzu konuştuk. Artık derslerde nasıl matematik, fizik öğreneceğimizi değil; cennete nasıl kolay yoldan gireceğimizi
konuşuyoruz.
8. sınıfta yapılan tek SBS öğrenciler üzerinde stres yapıyor diyorlar. Buldukları çözüm 3 yılda 36 sınavla öğrencilerin 'sınav manyağı' yapılması. Mezuniyet notu TEOG'a % 30 oranında etki edeceğinden öğretmen notunun değerinin özel derslerle paraya çevrilmesinin de yolu açılmaktadır. Yılda bir yapılan sınavda bile soru güvenliğini sağlayamayanların öğrenci başına 36 sınavın güvenliğini nasıl sağlayacaklarını da düşünün artık.

KENDİLERİN DENSONRA TUFAN

10 yıldır bu iktidarın eğitim sistemiyle bu kadar uğraşmasının
altındaki nedeni anlar gibi oluyorum. Bu hükümet 10 yıl içinde her yere girdi ve hakim oldu. Ordu, yargı, basın, sermaye... Bir tek yere tam olarak hakim olamadığını söyleyebiliriz belki o da üniversiteler.
AKP zihniyetinin hakim olduğu bir üniversitenin ne kadar bilim üreteceği konusuna değinmiyorum artık. Ama AKP için fark etmez nasıl olsa. Seyrek bıyıklı asabi şahsiyetin önderliğinde destan yazan zihniyet için 'kendilerinden sonra tufan'.
Bunlar dışında sistem ile birlikte anadolu liselerine geçiş daha kolay oldu ve bu durum bir ayrım yarattı. Yüksek puanlı öğrenciler ve düşük puanlı öğrenciler... Bu durum hocalar tarafından hissettirilmemesi gerekirken onlar tarafından daha çok deşiliyor. Sanki onlar iyi bir hayatı hak etmiyormuş gibi; "Benim puanım yüksek yea niye onla aynı okuldayım." deniyor. Bu da öğrenciler arası uçurumu yaratıyor. Yeni gelen bu uygulama beraberinde hem nakil olan arkadaşlarımıza hem de o okullarda okuyan arkadaşlarımıza büyük sıkıntılar
getiriyor.

GELECEĞE UMUTLA BAKMAK İSTİYORUZ

Biz nakil olan arkadaşlarımızla nakil uygulaması hakkında biraz sohbet ettik. Okula yeni geldiğinizde sıkıntı yaşadınız mı sorusunu sorduğumuzda bazı hocalar tarafından dışlandıklarını hatta birkaçının açıkça 'gidin' dediklerini dile getirdiler. Bunun karşılığında herhangi bir tepki gösterdiniz mi diye sorduğumuzda ise bir şey söyleyemediklerini, geleceklerinin o öğretmenlerinin elinde olduğu cevabını verdiler. Bu duruma bazı arkadaşlarının da öğretmenleriyle aynı tepkiyi verdiklerini söylediler. Son olarak bu sistem hakkındaki düşüncelerini sorduğumuzda bu uygulamanın her iki tarafa da zarar verdiğini, hatta bu uygulama yürürlüğe koyulurken sonuçlarının ne olacağının düşünülmediğini söylediler. İktidarın yaptığı düzenlemelerden artık öğrenciler bıkmış durumda.
Bizler geleceğimize umutla bakmak istiyoruz.