Soma Davası: Tüm suçu ölen mühendise attılar
Soma davası duruşmasının 4. gününde 3 tutuklu sanığın da ifadeleri alındı. İki günde ifade veren 8 tutuklu sanık katliamda ölen Maden Mühendisi Mehmet Efe’yi suçladı.
Emine UYAR
Eda AKTAŞ
Manisa
Soma davası duruşmasının 4. gününde 3 tutuklu sanığın da ifadeleri alındı. İki günde ifade veren 8 tutuklu sanık katliamda ölen Maden Mühendisi Mehmet Efe’yi suçladı.
Akhisar’da görülen duruşma kalan 3 tutuklu sanıktan maden teknikeri olan ve madende “emniyetçi” olarak görev yapan Mehmet Ali Günay Çelik’in ifadesi ile başlandı. Mehmet Efe’yi suçlayan Çelik, “Ölçülen değerleri emniyet amiri değerlendirir, sensör değerlerini Mehmet Efe değerlendirir. Ben bakmam. Ocak içindeki gaz değerlerini kendi defterlerine kaydederler” dedi. Sabit ölçüm cihazları ile seyyarlar ve defterlerde bir farklılık olduğunda Mehmet Efe’ye haber verdiğini ifade eden Çelik, “Cihaz bakımcıları vardır. Sensör arızalı ise değiştirirler” dedi.
SENSÖRLER YETERLİ Mİ?
Hakimin bilirkişi raporunda sensör sayısının eksik olduğunu, yedek güçlerinin olmadığını, olay esnasında devre dışı kaldıklarının yer aldığını hatırlatması üzerine Günay Çelik, “Neye göre yetersiz olduğu belirtilmemiş. Her ayakta her barajın dibinde sensörlerimiz var. Sayısı yeterliydi” diye cevap verdi. Hakim üretimde iki kat artış olmasına rağmen havalandırma sisteminin neden aynı kaldığını sorunca Çelik, “Havalandırmanın nasıl olacağına üst amirlerimiz karar verir, gerekiyorsa fan kurmamızı ister. Ben fanı kurar çalıştırırım. Nereye kapı istenirse oraya kapı yaparım” dedi.
Orada çalışan işçilerin S panosu civarında havasızlıktan ve sıcaklıktan şikayet ettiğini belirten hakim, sanığa, “Sen bununla ilgili bir şey bilmiyor musun” sorusunu yöneltti. Çelik soruya, “Orada bir sıkıntı yoktu. Çalışma şartları yönünden o bölge daha dar ve basık. Orası klasik ayaktır, daha çok insan gücüyle çalışılıyor orada” şeklinde karşılık verdi. Hakimin talebi üzerine sanık olay gününü şöyle anlattı: “Olcay Erçin, telefon açarak U3 tarafında problem olduğunu söyledi. U3 bölgesi kül ekibinden Yusuf Aslan ‘Taban alıyorduk dördüncü bandın oradan duman geldi kaçtık S panosuna gittik’ dedi. Cihazla ve maskemle aşağıya indim. Nefesliğin oraya baktım duman çok yoğun değildi. Kablo ve bant kokusu vardı. Dinamitçi Cem Aydın vardı, ‘trafo patlamış’ dedi. Yangının olduğu yere geldim, dumanı orada gördüm. Sıcaktı, alev görmedim. İsmail Adalı ve Ertan Ersoy oradaydı. Soğutma hattına gittim müdahale edelim dedim.”
SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ
Hakimin “Acil çıkış anonsu yapmadınız mı” diye sorması üzerine sanık, “Ben yangını söndürmek için gittim. Başçavuş Mehmet Kandemir oradaydı. Duman varsa yangın vardır. Görüş mesafesi sıfırdı daha fazla ilerleyemedim. Tahlisiye ekibi ile Hilmi Kazık geldi. Onlarda 15-20 metre sonra geri geldiler. Havanın ters çevrilmesiyle temiz havanın yerine pis hava dolmuş. Kamalar ve bantlar yanmıştı. Kamalar yandığı için tavan çöktü ve tavan taşlarının indiği bölüm taşla doldu” diye konuştu.
Çelik, “Maskelerin bakımı ile ilgili gerekli talimatı Mehmet Efe verirdi, cihaz bakımını Harun Yıldırım yapardı. Bizim görevimiz işçinin takıp takmadığına bakmak” dedi. Çelik, işçilerin maskeleri kaybettiğini söyleyerek maskelerle ilgili suçu neredeyse işçilere yükledi. Günay Çelik ifadesinin sonunda suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
‘BİLMİYORSAN NASIL MÜHENDİS OLDUN?’
Daha sonra verilen aranın ardından Yasin Kurnaz ifade verdi. Vardiya amiri olduğunu belirten Kurnaz, “Bir yandan da 9 kişilik ekipten oluşan iş güvenliği uzmanlarından biriyim. Benim üstüm Mehmet Efe’ydi. Benim de altımda 5 kişilik ekibim vardı. Benim sabit gittiğim bir pano yok. Sorun olan panoya giderim, sorun yoksa vardiya içerisinde ekibimle panoları paylaşır gezerek sorun var mı bunun tespitini yapardık” dedi.
İddianamedeki ifadelerin seçilerek alındığını iddia eden Kurnaz, “Emniyet biriminin baskı altında çalıştığı ve iyi çalışmadığı yönünde birkaç ifade var ama benim vardiyamda bulunanları çağırırsanız onlar da doğruları söyleyecektir. Kimse diyemez bizlerin çalışmadığını” dedi.
Kendi vardiyasında hiç tatbikat yapılmadığını söyleyen Kurnaz, ayrıca yanmayan bant çeşidinden kendisinin bilgisi olmadığını söyledi. Bunun üzerine aileler “Bilmiyorsan nasıl mühendis oldun” diye tepki gösterdi. Kurnaz, olay gününden 3 gün önce il dışında olduğunu ve olayı yolda öğrendiğini sözlerine ekledi.
'DAHA ÖNCE YANGIN TESPİTİ OLMUŞTU KÜL BASMA İŞİ YAPTIK'
Duruşma arasından sonra tutuklu sanık Hilmi Kazık’ın ifadesinin alınmasıyla başlandı. Görevinin üçüncü vardiya amirliği olduğunu bunun yanı sıra 9 kişilik kurulu olan iş güvenliği ekibinde olduğunu söyleyerek ifadesine başlayan Kazık, kazanın olduğu günde 16-24 vardiyasına baktığını söyledi. İşçilerin dağıtımını, kendi sorumluluğunda çalışan mühendislerin ve çavuşların görevlendirmesini yaptıktan 45 dakika sonra kendisinin de ocağa girdiğini söyleyen Kazık, “Görevimiz bantların kontrolleri, sensörlerin çalışıp çalışmadığına bakmak, ayak içerisinde gazlarım ölçümleridir. Sabit sensörlerle seyyar taşıdığımız cihazların uyumuna bakarız çok büyük fark varsa müdahale eder, sorun hangi birimle ilgiliyse bir üst birime bildiririm” dedi.
Hakimin “Hiç yangın tespitin oldu mu” sorusuna Kazık, “Daha önce bir kez kendi vardiyamda H panosunda yangın tespitim oldu. Hemen baraj malzemesi ile H panosunu kapattık. Sonra kül basma işlemi yapıldı. Böyle bir durum olduğunda hızlı müdahale ediyoruz genelde” diye cevap verdi. Bunun üzerine hakim, “Çok yangın çıkar mıydı? Çok kül basılmış” sorusuna ise Kazık, “Kül verme işlemi yangın çıkmasın diye verilir. Rutin olarak bu işlem plan şekilde ayaklara uygulanır. Bunların planlamasını ise Mehmet Ali Günayçetin yapardı” dedi.
Bazı malzemelerin risk analizini kendisinin yaptığını söyleyen Kazık, “Bir sıkıntı görürsem müdahale eder, üstüme söylerim. Bantlara Emir Usta bakardı ama tedarik olayını kimin yaptığını bilmem” dedim. Bilir kişi ve iş müfettişlerinin raporunda sensörlerde 50 ppm’nin üzerinde çok ölçüm olduğunu bunların ise tespitlere göre sadece dinamitten kaynaklı olmadığını yazdıklarını aktaran hakim, “Sence yüksek çıkma sebebi nedir” diye sordu. Bu soru üzerine Kazık, “Bunu anlamak zor değil, top atışlarıyla ilgili yükselmeler olduğu grafiklerde bellidir” diye cevap verdi.
'BENİM MASKEM 5 SENELİK OLABİLİR'
Kazık görevinin sensörlerin çalışıp çalışmadığına bakmak ve gerekli birime bildirerek tamirinin yapılmasını sağlamak olduğunu da sözlerine ekledi. Sıcaklık sorunu ve havalandırma ile ilgili kendisine bilgi verilip verilmediği kendisinin bir sıkıntı yaşayıp yaşamadığı sorusuna ise Kazık, “Havalandırma ile ilgili bir sıkıntı yoktu. Sıcaklık ise oraya göre normal bir durumdaydı” dedi. bölgede gezerken metan gazı hiç okumadığını söyleyen Kazık, “3-5 ppm monoksit okudum sadece onlarda normal değerlerdir” dedi.
Hakimin 19 Mayıs’ta takılması için fan getirilme nedeninin fanların yetersizliğinden kaynaklı mı olduğunu sormasına ise Kazık, “Yeni üretim alanları açılacağı için fan getirttirildi. Yoksa havalandırma sıkıntısı yoktu” diyerek cevap verdi. Maskelerle ilgili tek görevinin işçilerin üzerinde taşıyıp taşımadıklarını kontrol etmek olduğunu söyleyerek, “Benim maskem 5 senelik olabilir işe girdiğimde verdiler. En son 1 yıl önce bakımı yapılmıştı” demesi üzerine hakim, “İşçi maskeyi bakıma götürmediği sürece bakım yapılmıyor muydu” diye sordu. Kazık buna “Benim bir bilgim yok” diye cevap verdi. Kazık son olarak “Eşim ve çocuklarımın bakımı için tahliyemi talep ediyorum” demesine ailelerden büyük tepki geldi.
'301 DURUŞMA GEÇSE DE BU DAVANIN PEŞİNDEYİZ'
Soma katliamında yakınlarını kaybeden aileler, duruşmada ifade veren sanıkların söylediklerine tepki gösterdi. Kimsenin suçunu kabul etmediğini ve ifadelerin yalan olduğunu söyleyen aileler, “Gerçek sorumlular yargılanana kadar davanın peşindeyiz” dedi.
Hayatını kaybeden Madenci Uğur Çolak’ın babası İsmail Çolak, üçüncü duruşmada alınan tutuklu sanıkların ifadelerine ilişkin, “Hiçbiri suçunu kabul etmiyor. Tek suçlu bizim çocuklarımız. Vaziyet onu gösteriyor. Verdikleri ifadeler de zaten birbiriyle tutmuyor, doğru ifade de vermiyorlar. Bizler de ifade vereceğiz. Mikrofon bizim elimize de geçecek” diyerek tepkisini gösterdi. Baba Çolak, “Daha Ramazan Doğru genel müdür olduğunu kabul etmiyor” dedi. Sanık ifadelerindeki çelişkilere dikkat çeken baba Çolak, “Birisi patlama oldu diyor diğeri patlama yoktu diyor. Biri çıkıp yangın vardı diyor diğeri sadece dumandan söz ediyor. Kesinlikle yalan” dedi. Adil bir şekilde yargılama yapılana kadar davayı takip edeceklerini söyleyen Çolak, “Hükümet de gerçek suçluları koruyor. Biz adil bir yargılama isterken kamunun korumuş olduğu kamu görevlilerinin, görevini yapmayan müfettişlerin, bakanların, TKİ’nin, yargılanmasını istiyoruz” dedi.
‘DEVLET YARGILANSIN’
Kamber Çağlar’ın eşi Melike Çağlar da, “Beraat edeceklerini sanıyorlar galiba hâlâ. Öyle bir umutları var. Ama biz asla buna izin vermeyeceğiz. 301 kere 301 defa yargılanacaklar. Suçlular cezalarını bulsunlar” dedi. Sorumluların, sadece şu an yargılananlar olmadığına dikkat çeken Çağlar, “Bunlar daha küçükler, biz sadece küçüklerle uğraşıyoruz ama sıra gerçek sorumlulara da gelecek. Gerekirse devlet yargılansın. Davamızın sonuna kadar peşindeyiz” diyerek devletin de sorumlu olduğuna dikkat çekti.
Zeki Gezer’in eşi Pınar Gezer şunları söyledi: “Hiç kimse suçunu kabul etmiyor, Mehmet Efe isimli bir mühendis olayda hayatını kaybetti. Tüm suçu onun üzerine atıyorlar. Bütün madende sanki sadece Mehmet Efe çalışıyordu, bütün her işi sanki o yapıyordu, onlar hiçbir iş yapmıyordu. Bu yönde ifade verdiler. Denetmenler, müfettişler Enerji Bakanının bile yargılanması lazım. Yalan söylemeleri bizim için başlı başına bir acı, bir de bizi kullanıyorlar. İlk çıkıp başınız sağ olsun diyorlar, bizim başımız zaten sağ, bizim eşlerimizi aldılar. İlk başlarken zaten bizi mahvediyorlar.”