1 Mayıs öncesi mücadeleyi işyerlerinden yükseltelim
‘1 Mayıs’ta Taksim’e gitmek istiyoruz. Ancak geçen yıllardaki gibi araçlardan inmeden geri dönmek de istemiyoruz. İşyerlerde güçlü bir çalışma yapıp Kartal’dan Gebze’den E-5’e çıkıp her yerden Taksim’e yüremeliyiz.’
Yasemin TİRYAKİ
İstanbul
Sendikaları Genel-İş’in kongresini geride bırakan Kartal Belediyesi işçilerinin gündemi 1 Mayıs. Talepleriyle 1 Mayıs’a hazırlanan işçiler, işyerlerinden başlayarak mücadeleyi yükseltme çağrısında bulundu.
İşçilerden Ahmet Arikan, 1 Mayıs’ın talepler için gerçek bir dayanışmayla doğru bir mücadelenin verilmesinin günü olduğunu söyledi. Devletin Taksim yasağında olduğu gibi faşizan uygulamalarla 1 Mayıs’ı kısır bir döngünü içine soktuğunu söyleyen Arikan, bu durumun sermayenin işine yaradığını dile getirdi. “Elbette Taksim için mücadelemizi vereceğiz. Ancak bize düşen 1 Mayıs öncesi ve sonrasında ne yapılabileceği konusunu düşünmektir. Sadece bir günlük Taksim’e gittik giremedik, geri döndük olayından çıkarmamız gerekiyor” diyen Arikan, şu çağrıda bulundu: “Önerim fabrikalarda işyerlerinde ve yerellerde sendikalar ve diğer kitle örgütlerinin ortak etkinlikleriyle 1 Mayısa katılmayı sağlamaktır. Sadece tomalar, coplarla sınırlamadan 1 Mayıs’ın ruhunu yerellerde yaşatabilmek gerekiyor.” Sermayenin işçileri az ücretle, daha çok çalıştırma derdinde olduğunu anlatan Arikan, taşeron sistemini “kanayan yara” olarak tanımladı. Arikan taşeron işçiler köle gibi çalıştırılırken kadrolu işçilerin de zorla emekli edilmek istendiğine dikkat çekti. Saldırılara karşı mücadelenin sadece sendika yöneticilerine bırakılmaması, yöneticileri de “Ne yapalım çağırıyoruz gelmiyorlar” dememesi gerektiğini kaydeden Arıkan, işçilerin ve sendika yönetimlerinin ortak yollar bularak bu sıkıntıları gidermesi gerektiğini belirtti. Emek Partisi’nin ve Evrensel Gazetesi’nin işçi sınıfına önemli bir hizmette bulunduğunu dile getiren Arıkan, “Hem yazılı hem görsel medya olarak çok önemli bir rolünüz var. İşçi sınıfını bulunduğu her yerden Türkiye’nin her yerine haberleri ile gücü ölçüsünde destek vermeye çalışıyor ve bir köprü görevi görüyor. Daha da güçlenmesi için bizde üzerimize düşen görevi yapmakla mükellefiz” dedi. Arıkan, gazetemiz aracılığı ile işçilere şu çağrıda bulundu: “1 Mayısı işyerlerimizde örgütleyerek mücadeleyi yükseltmeliyiz.”
MÜCADELEYİ YÜKSELTME GÜNÜ
Yusuf Ceylan, 1 Mayıs’ın işçi mücadelesini yükseltme günü olduğunu söyledi. Geçen yıl 1 Mayıs’ta Taksim’e gitmek istediklerini ancak araçlardan inmeden geri döndüklerini hatırlatan Ceylan, “Sendikanın 1 Mayıs hazırlıklarını yeterli bulmuyorum. Bu sıkıntıların giderilmesi için toplantı yapılıp diğer sendika ve fabrikadaki işçilerle birleşmeliyiz. Kadrolu ve taşeron işçilerin kaynaşması gerekiyor. Bu konuda sendika bu ayrımcılığı gidermeli. Ben işçi mücadelesi yürüten siyasi partilerle ortak hareket edilmesinde fayda görüyorum” dedi. Murat Aydoğan da temel hedeflerinin taşeron çalışmayı ortadan kaldırmak olduğunu söyledi.
HER YERDEN TAKSİM’E YÜRÜNMELİ
Kemal İkisivri de son yıllarda 1 Mayıs’ın kısır döngüye dönüştüğünü anlatarak “Taksim’e giremiyoruz, başarılıyız diyemeyiz” dedi. 1 Mayısın kapalı salonlara, dar alanlara sıkıştırılmasını da doğru bulmadığını söyleyen İkisivri, “Eğer sistem, hükümet alan savunması yapıyor ve biz oraya giremiyorsak; herkes çalıştığı işyerinin bulunduğu muhitten, örneğin Kartal’da çalışan işçiler burdan E-5’e, Gebze’deki oradan E-5’ çıkıp Taksim’e doğru bir yürüyüş başlatılırsa o zaman bence amacına ulaşır” dedi. 1 Mayıs için işyeri toplantılarıyla hazırlık yapılması gerektiğini dile getiren İkisivri, şimdiye kadar ise henüz bir çalışma yapılmamasını eleştirdi.
İlmi Çoban işçilerin bir sıkıntısının da eşit işe eşit ücret alınmaması olduğunu söyledi. İşçiler sendikalarına sahip çıkmasını isteyen Çoban, “Bireysel değil örgütlü bir işçi çalışması yapılmalı. Bireysellikten değil toplumsal hareketten çıkacak ne çıkacaksa” dedi.
KADIN TAŞERON İŞÇİSİ OLMAK APAYRI BİR ZORLUK
1 Mayıs’la ilgili hep gaz ve copun hatırlandığını dile getiren Aysel Lüle, “Bir yanda uzayan iş saatleri, hak gaspları, taşeron ve kadrolu işçi ayrımı, geçim sıkıntıları, eşit işe eşit ücret verilememesi başlıca olmak üzere saymakla bitmeyen sıkıntılar mevcut. Özellikle biz taşeron işçileri olarak çok sıkıntılarımız var” dedi. Kadın işçi olmanın zorluklarına dikkat çeken Lüle, “Kadın demek anne demek, eş demek, çalışan işçi demek ve her alanda birde kadın olmanın getirdiği sorunlarda ekleniyor. İşçi olmak zaten zor, bir de kadın taşeron işçisi olmak apayrı bir zorluk getiriyor” dedi. Lüle işçileri sendikalarına sahip çıkmaya ve dayanışma içinde olmaya çağırdı.
Türkan Dirik da şunları söyledi: “İşçi sınıfının başlıca sorunu yaşam şartlarının ağırlığı, düşük ücretler, uzun çalışma saatleri. Özellikle kadın işçiler çalışma saatleri çok uzun olduğundan aileye ve çocuklara zaman ayıramıyor.” İşyerinde 1 Mayıs komiteleri oluşturdukları bilgisini veren Dirik, “Arkadaşlar katılacaktır, ben henüz sendikalı değilim, olunca ben de katılacağım” dedi. Susmakla hiçbir hakkın elde edilemediğini dile getiren Dirik, tüm işçileri hakları için mücadele vermeye çağırdı.