N’alet

Elif REFİĞ*
Sansürü tam olarak kavramak çok zor. Algılarımızın ve düşünce yetimizin en açık, verimli, coşkulu ve cesaret dolu anında dahi devrede olmadığına emin olamadığımız sinsi bir düşman. Bakur’un yönetmenlerinden Ertuğrul Mavioğlu’nun da konuşmalarında söylediği gibi ‘N’alet içimize işlemiş.’ Radyasyon gibi bir şey. Başımızda hare gibi dolaşıyor ama biz çocuk üç bacaklı doğunca dehşete düşüyoruz. Bir de zaten beynimiz yanıyor. Öyle böyle yanmıyor, çok fena yanıyor. Nefes almakta zorlanıyoruz. Ama elbette biz ilk değiliz. Tozlu üniversite odalarındaki gösterimlerde rüyasına karışmaya inat ettiğimiz filmler, yabancı arşiv belgesellerinde izlediğimiz o sert bakışlı insanlar, başucu kitaplarımız, efkar şarkılarımız, umudun şairi hep aynı dehşete düşmüş. Kader böyle bir şey olsa gerek.
Deniz Yeşil’in 1977’de Yeşilçam’ın büyük Ankara yürüyüşünü anlatan Yollara Düştük belgeselini festivalde çok izlemek istemiştim. Bakur’un Eser İşletme Belgesi bahanesiyle sansürlenmesine tepki olarak Ulusal Belgesel Yarışması iptal oldu ve filmin gösterimi gerçekleşmedi. Devamında olan bitene dair çok yazıldı çizildi. Sonuç olarak sinema sektörü belli bir dayanışma gösterdi. Kalabalık bir yürüyüş yapıldı. Ankara Festivali de eksik bölümlerle açıldı. Filmler, festivaller ve insanlar arasındaki duvarlar gittikçe kalınlaşırken; “ne yapıyoruz? nasıl yapacağız? kime yapıyoruz?” gibi kallavi konularla birlikte Abbasağa Parkı’na gittik. Merdivenlerini tıklım tıklım dolduran kalabalık sessizleşince Deniz Yeşil filmini sundu ve hep birlikte Yollara Düştük’ü izledik. Bu filmi şimdi ve burada izliyor olmamızdan daha doğru bir şey olamaz diye düşündüm. Geçmişten gelen selam herkese güç verdi. Bir büyüğümüz bana ‘zaten aklınız olsaydı sinemacı olmazdınız’ demişti. Çok haklı. Bir yandan tarih, sadece akılla değil yürekle hareket edenler de olduğu için yazılıyor. Fatma Girik de iyi slogan atıyor. Fikret Hakan gözümüzün içine bakıyor. “‘Biz insanların gözlerini çekmek istedik. Bize baksınlar, biz o gözleri görelim, izleyenler de o gözlere baksın istedik.” diyor Ertuğrul Mavioğlu Bakur için. Gözler hep kazanıyor.
Birer birer yağmalanan sinema salonlarımız, tekelleşen dağıtım, Bakanlığın +18 uygulaması, Antalya Film Festivali’nde yaşananlar ve İstanbul Film Festivali derken girilen karanlık tünel bize şunu gösterdi: Sinemada ifade özgürlüğünü güvence altına alan yasal düzenleme ve uygulamaların yürürlüğe girmesi için mücadele etmek, yönetmenlerin, yapımcıların, sinema emekçilerinin, meslek birliklerinin, sendikaların, festivallerin ve izleyicinin kolektif sorumluluğudur. Bir tartışma, paylaşma ve dayanışma sürecinin güçlü adımlarını görmek umut verici. Bunuel’e sorabilsek; ‘iyi ki faşizm vardı, benim de yaratıcılığımı arttırdı’ der mi bilemem. Belki de soruyu ‘içimizdeki n’alet’e yönelterek başlamak doğru olur.
*Yönetmen
Evrensel'i Takip Et