29 Nisan 2015 16:34

Çevreci Olmak Kapitalizme Karşı Durmaktır

Pek çoğumuzun haberi olmasa da yenilebilir enerji diye bir şey var. Bunların sadece kurulumu paralı sonrası ücretsiz. Yani güneş ve rüzgar tribünleri gibi. Var olan kapitalist sistem bunlara karşı çünkü parayla satamazlar rüzgar ve güneşi

Çevreci Olmak Kapitalizme Karşı Durmaktır

Osman ER
İstanbul Üniversitesi

“İnsan, doğaya bağlı olarak yaşar. Doğa insanın vücüdudur. İnsan, ölmemek için doğayla iyi ve sürekli bir diyalog içinde olmalıdır. İnsanın fiziksel ve beyinsel yaşamının doğaya bağlı olduğunu söylemek aslında insanın doğanın kendisine bağlı olduğunu söylemek demektir. Çünkü insan tüm varlığıyla doğanın bir parçasıdır." demişti Marx  Ekonomi Politik ve Felsefe Yazıları adlı eserinde.
Biz de İstanbul Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümü öğrencisi  ve Çevre Mühendisliği Kulübü üyesi Ahmet Burak Coşkun ile üniversitelerde ve ülkenin tamamında ne gibi çevre sorunları olduğu, gençliğin bakışı ve ne yapmak gerektiği üzerine çayımızı yudumlarken sohbet ettik kantinimizde.

"KULÜPSÜZ OLMADIĞINI GÖRDÜK"

Neden kulüp çatısı altında birleştiniz dediğimde Mehmet söze başlıyor; "Öncelikle şirketlerin panelleri dışındaki herhangi bir bilimsel panel için salon bulmakta zorlanıyoruz. Ve panelin içeriğinin üniversite yönetiminin politik dünya görüşüyle uyuşması gerekiyor bu da biz gençlerin işine pek gelmiyor. Maalesef piyasacı bir üniversite yönetimine sahibiz kendi çıkarına ters düşen bir öğrenci profilini üniversitelerde görmek istemiyor ve yöneticileri böyle belirliyor."  Hazır konusu açılmışken rektörlük seçimleri konusundaki fikirlerini soruyorum Mehmet'e. "Türkiye'yi büyük bir çöplüğe dönüştürene kadar Akp hükümeti en büyük iradenin Tayyip Erdoğan olduğunu söylüyor. Nitekim üniversitemizde akademisyenlerin en çok oyunu alan Raşit Tükel değil de ondan daha az oyu alan bir başkası rektör olarak atandı. Sebebinin ise atanan rektörün ideolojik, politik, dünya görüşü anlamında hatta çevre sorununa bakışında bile hükümetle aynı düşünmesinin yattığını gayet iyi biliyoruz."

“ÇÜNKÜ PARAYLA SATAMAZLAR”

Biraz şaşırıyorum. Hani bize nükleer enerjinin en temiz, en verimli ve tüm dünyanın enerji ihtiyacını karşılayabilecek bir enerji olduğunu söylüyorlardı, diyorum gülerek. Mehmet söze girmeden duramıyor. " Evet sadece söylüyorlar bunu ama bilimsel olarak irdelediğimizde bunun böyle olmadığı karşımıza çıkıyor. Nükleer fikri 70'lerde petrol yani enerji krizi ile ortaya çıkmış ve zararları o yıllarda tam tespit edilemiyordu. Bu yüzden mantıklı bulunuyordu. Ülkemizde de Akkuyu'ya nükleer santral izni o yıllarda verilmi, hala da işlev görmekte. Fakat atıkların nasıl depolanacağı ve yönetileceği hususu hala muamma. Yani toparlarsak nükleer santral kazaları milyonda bir ihtimal ile de olsa yaşandığı takdirde, insanlığın yaşadığı tüm doğal alanlar geri dönüşümü olmayacak şekilde tahrip oluyor." "Peki geleceğin çevre mühendisi olarak alternatif bir enerji kaynağı var mı?" sorusunu yöneltiyorum. Tabi bu sırada masamıza konuya kulak misafiri olan insanlar da geliyor. Mehmet heyecanla: " Tabii ki var. Pek çoğumuzun haberi olmasa da yenilebilir enerji diye bir şey var. Bunların sadece kurulumu paralı sonrası ücretsiz. Yani güneş ve rüzgar tribünleri gibi. Var olan kapitalist sistem bunlara karşı çünkü parayla satamazlar rüzgar ve güneşi." Bu esnada masada oturan herkes gülüyor. Mehmet aynı heyecanla devam ediyor: " Var olan düzen, enerjiyi bile tekelleştirmek istiyor. Rant sağlamak istiyor. Tabi buna en uygunu da nükleer enerji santralleri oluyor doğal olarak."

“PİYASACI EĞİTİME KARŞI GENÇLİK BİRLEŞMELİ VE ÖRGÜTLENMELİ”

Son olarak üniversiteli arkadaşlarımıza seslenmek istiyor ve " Biz insanlığın geleceğinin ve kaderinin  doğayla uyumlu yaşamasına bağlı olduğunu düşünüyoruz. Çevremize ve doğamıza bir bütünmüşüz gibi bakmalıyız. Şu anda dünya üzerinde yaşayan tüm canlı, cansız organizmaların en az bizim kadar hakkı olduğunu ve gelecekte de bizden sonraki canlılara güzel ve yaşanılabilir bir ortam bırakmamız gerektiğini düşünüyoruz. Tüm üniversite gençliğini kapitalizmin doğa ve insan tahribatına karşı durmaya, piyasacı eğitime karşı birleşmeye, örgütlenmeye ve alanlarda bunu haykırmaya çağırıyoruz. Yakın zamanda, 1 Mayıs'ta biz de bu taleplerimizle alanlarda 
olacağız."

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Erdoğan-Şimşek programıyla ücretleri açlık sınırının altına inen asgari ücretli işçiler ve emekliler, ramazan ayının ilk iftarını boş sofralarda karşılıyor: “Kırmızı eti zaten görmüyorduk, bu sene orucu açacak zeytin bile alamıyoruz…” Diyanet İşleri Başkanlığı da ‘Asgari ücretliler ve emeklilere fitre verilebilir’ fetvası yayımlamıştı.

İftar sofrasına 1 yılda gelen zam: Yüzde 45

Dört sene içinde güllaça gelen zam: Yüzde 1100

Pideye 2 yılda gelen zam: Yüzde 150

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et