Nedim KÖROĞLU
EMEP Genel Bşk. Yrd.
Gebze kadar, geçmişi, bugünü ve geleceğiyle işçi sınıfına bağlanmış bir şehir pek az bulunur; 2015 1 Mayısı’nda bu bir kere daha görüldü. Toplanma yerinden miting alanına giden yol boyunca evlerden, dükkan ve kahvelerden sallanan eller işçilerin 1 Mayıs coşkusunu paylaşmanın ötesinde anlamlar da içeriyordu: Bu kentin geleceği sizsiniz!
1 Mayıs günü Gebze’de madalyonun bir yüzü buydu; gelelim öbür yüzüne, işçi kortejlerinin ve asıl olarak da sendikaların durumuna. Petrol-İş Sendikası en kalabalık korteji oluşturuyordu. Ardından TÜMTİS geliyordu. En göze çarpan durum ise Birleşik Metal-İş Sendikası (BMS) kortejinin zayıflığıydı. Gebze’de 6 bin üyesi bulunan BMS’nin kortejinde 300 kişi ancak vardı. Çok değil iki ay önce eş ve çocuklarıyla grev yerlerini dolduran, son yılların en militan grevini örgütlemeye yönelen işçiler ne oldu da 1 Mayıs alanına gelmemişlerdi? Bu durumun nedenini işçilere sorduğumuzda aldığımız yanıt “BMS yönetiminin grev yasaklandığında aldığı tutumun işçiler arasında yarattığı kırılma” biçiminde oldu.
Dikkat çeken bir başka nokta ise, sendika ve fabrika isimlerinin belirtildiği pankartlar dışında, işçilerin taleplerinin yer aldığı pankart sayısının neredeyse yok denecek sayıda olmasıydı. Bu durum atılan sloganlara da birebir yansıyordu. Örneğin grevi yasaklanmış BMS kortejinden, o da oldukça cılız şekilde “İnadına sendika, inadına DİSK” sloganının atılması gibi… Alana girildikten kısa süre sonra işçilerin alanı terk etmeleri artık vakayı adiyeden sayılsa da bir başka eksikliği oluşturuyordu. Görülen o ki, işçiler sendika yönetimlerinin çizdiği sınırların ötesine geçen bir inisiyatif henüz gösterememişlerdi. Bunlar ilk elden sayılacak eksiklikler; olumlu olansa her şeye rağmen 10 bine yakın işçi ve emekçinin alana çıkmış olmasıydı. Eksiklikler giderildiğinde işçiyle daha çok güzelleşen bir kent olacak Gebze, bu görüldü.
Evrensel'i Takip Et