02 Mayıs 2015 13:17

Çocuk gelinler olmasın

Onlardan biri de benim. O kadar zor şeyler yaşadım ki hangisini oturup yazsam. Otursam hata, kalksam hata olurdu. Beni istemeye geldiklerinde bana sorulmadı bile. Hoş, sorulsaydı da ne derdim 16 yaşına daha girmemiş bir kız çocuğu olarak.

Paylaş

Benim adım Hanım, 44 yaşındayım ve Çorlu’da yaşıyorum. Yaşadığım bu 44 yıl boyunca insanlara ibret olacak o kadar çok şey yaşadım ki... Hangisini yazsam insanlar birçok ders çıkarır.
Kendim de çocuk gelin olmamdan dolayı bunu yazmak istiyorum. Çünkü çevremde hala çocuk gelinlerin yarası kanıyor. Ailelerin kararları ile çocuklarını zorla evlendirmesi ya da şimdiki bazı gençlerin “Aşık oldum, sevdiğimle evleneceğim” diyerek çocuk yaşta verdikleri karar sonucu; öyle ya da böyle her iki şekilde de yanlış olan evlilikler yaşanıyor.
Onlardan biri de benim. O kadar zor şeyler yaşadım ki hangisini oturup yazsam. Otursam hata, kalksam hata olurdu. Beni istemeye geldiklerinde bana sorulmadı bile. Hoş, sorulsaydı da ne derdim 16 yaşına daha girmemiş bir kız çocuğu olarak. On beş yaşındayken bize misafir gelen halayla yeğen bana bakmaya gelmişler çocuklarına. Bizden sonra amcamlara gidip “Bu kızı bizim oğlana isteyeceğiz verirler mi?” demişler. Amcam da “Bir kız değil mi, Miktat’ın oğluna kurban olsun, veririz” demiş. İşte orada haberim olmadan verilmişim.
Çocuk gelin olunca önce kendin olmaktan çıkıp başkasının yönettiği ve isteklerini yapan biri oluyorsun. Ayrıca kendinize ait hiç bir beklentiniz ve umudumuz kalmıyor. Mesala benim bütün hayallerim yıkıldı. Okumak istiyordum. Hemşire olacaktım. Hepsinden vazgeçmek zorunda kaldım. Vazgeçtiğim sadece bu değil, birçok şey vardı.
Sonrasında çocuk anne oldum. İstemeden de olsa bir çocuğum oldu; artık bir anneydim. Daha neyin ne olduğunu bilemeden, hiç tanımadığım bir ailenin içinde kucağımda bir çocuk vardı. Ben de bari annelik yapayım dedim. Onu da burnumdan getirdiler. Bir süre sonra anladım ki ben o eve gelin değil köle olarak alınmışım. İşler güçler kalmasın diye kaynanam çocuğumu kucağıma bile vermiyordu. Tahta beşikte emziriyordum. Bana hep “Beşikten çıkarma üzerine eğilerek emzir, çocuk kokuna alışmasın” diyorlardı. Kucağıma alırsam kokumu alırmış devamlı beni ister, işler güçler kalırmış…
O yüzden ne çocuk olduğumu ne de evlilik denen şeyin, yuva kurmanın ne demek olduğunu anlayamadığım bir yaşantının içine düştüm. Şiddet, dayak her türlü acılar yaşadım…
Şimdi ben 25 yıl erteleme ile yeniden bir şeyler yapmak ve artık kendim olup başkasının beni yönlendirmemesi için hakkımı aramak istiyorum. Başkalarına göre çocukça olan şeyler yapmak istiyorum.
Şimdi 44 yaşımda dışardan da olsa okumak istediğimden, okula başladım. Belki bir üniversiteli olamam, bir genç kız gibi lise okuyamam, ama geç de olsa yapabileceklerimi yaparım.
Halk Eğitim’de kurslara katıldım. Bunlar bana ne kazandırdı? Hayallerimi mi? Elbette hayır. Bunları yapmamdaki tek şey ezilen kadınlara örnek olmak. Artık kadınlara ezilmeyin diyorum. Çünkü kırkından sonra da olsa yavaş yavaş kendini bulabiliyorsun. Ama sonuç hep böyle olmuyor. Çocuk gelinlerin çoğu ya şiddetten bıkıp intihar ediyor ya da dayaktan öldürülüyor. Rahatça boşanabilense çok az oluyor. Hiç kimsenin sizin hayallerinizi yıkmasına izin vermeyin. Ben şiddete, baskıya karşı hiç boş durmadım, hep ne yapabilirim dedim.
Bunların farkındaydım ama Ekmek ve Gül Grubundan kadınlarla tanışınca hayatımda değişiklikler oldu, daha başka şeyler yapmam gerektiğini düşündüm. Çünkü bu arkadaşlarla bir etkinliğe katıldım. İlk defa böyle bir ortama girmiştim. Orada kadınların bir arada olmasını, ‘biz de varız’ demesini önemsedim. İlk defa mikrofon alıp az da olsa konuşabildim. Sonra “Ben de sizinleyim” dedim. Biz kadınlar birlikte olursak çok şeyler başarabileceğimizi gördüm. Bana bu güveni Ekmek ve Gül Kadın Grubu kazandırdı. Biz birleşirsek hayat daha güzel olur.
Hanım Çelik / ÇORLU

 

ÖNCEKİ HABER

Mahremiyet: Gizlilik mi? Dokunulmazlık mı?

SONRAKİ HABER

AKP'nin kadına yönelik şiddet karnesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa