PARALEL YAPI BAHANE, EĞİTİMDE ÖZELLEŞTİRME ŞAHANE! Bir nesil daha feda edildi
Bugün, eğitim öğretim kurumu adıyla bildiğimiz okullar, günümüz iktidarının bir eseri olarak ticarethaneye dönüştürülüyor. Öğrenci ve veliler bu sistemin sonucu olarak müşteri gözüyle görülüyor.
Ayça BELGİN
Neredeyse iğneden ipliğe her şeyi özelleştiren AKP hükümeti, eğitim sisteminin ürünü olarak başarılı nesiller elde etmek yerine bu sistemi kendisine gelir kaynağı haline getirmek için adımlar attı, atıyor.
AKP’nin kendi seçmen tabanına yaptığı “Eğitim ücretsiz olmalıdır” söylemlerinin kofluğunu o zaman da biliyorduk bugün de. Nitekim sonuçlarını bugün gayet açık olarak gözlemliyoruz. Tayyip Erdoğan, Cemaatle menfaatleri çatışmaya başlayınca, eğitimi özelleştirme yoluna gitmeye karar verdi. Güya dershaneler kapatılacak ve böylece sınavlara hazırlanmak için veliler büyük paralar harcamayacaktı. Üstelik eğitimde eşitliği de sağlamış olacaktı. Oldukça masum görünen bu konu, öğrenci ve velilere pahalıya mal oldu.
ÖZEL OKUL SAYISI ARTIYOR
Siyasi iktidar, her alanda olduğu gibi eğitim sistemini de kendi siyasal-ideolojik hedefleri çerçevesinde şekillendirme gayretinde. Kendi görüş açısına uygun olarak “eğitimde dindar nesiller yetiştirmek” hedefi ile eğitimi dinselleştirme uygulamalarını hayata geçirdi. 4+4+4 düzenlemesinin asıl amacını oluşturan kamusal eğitimi daha da zayıflatmak ve kamu kaynaklarını özel okullara aktararak özel öğretimi büyük ölçüde devlet desteği ile güçlendirmek fikrini bu temel düsturda uyguladı. MEB’in son dört yıldaki örgün eğitim istatistikleri, devlete ait ilkokul ve ortaokul sayısında belirgin bir azalma yaşanırken özel ilkokul ve ortaokul sayısının ve bu okullara yönlendirilen öğrenci sayısının dikkat çekici bir şekilde artmaya başladığını gösteriyor.
1 Eylül 2015 tarihi itibariyle kapanan dershaneler, temel lise adı altında özel okullara dönüştürüldü, veliler de liselerin 12. sınıfında okuyan öğrencilerini bu liselere kaydettirmek zorunda kaldı. Eski ve isim yapmış pek çok devlet lisesinin dereceye giren öğrencileri, temel lise adı altındaki özel liselere geçiş yaptı. Kolejler de öğrenci kaybetmemek için ya dışarıdan öğretmen getirtti ya da temel lise olacak bir kurumla anlaşarak kendi okulunda YGS-LYS hazırlık sınıfları oluşturdu.
VELİLER DİKKAT
Maddi imkânları kısıtlı bazı köklü devlet liselerinde okuyan öğrenciler, okullarından ayrılmazken üniversiteye hazırlanmaya çalıştı. Ancak birçok önemli devlet lisesinde öğretmenler, MEB’in verdiği takviye kurs ders ücreti düşük olduğu için kursta ders vermeyi kabul etmedi. Öğrenciler de çareyi ‘merdivenaltı’ kurslarda aradı. Çünkü temel liseye dönüşecek bazı kurumlar, devlet lisesi öğrencilerine dershane ücreti ödeyerek üniversite sınavlarına hazırlamayı teklif etti. Bulunduğu liseden ayrılmak istemeyen öğrenciler de bu yolu seçti. Bazı okullarda okul yöneticileri öğrencilere, temel liselerin yaptığı gibi yasal programı kâğıt üzerinde yapıp öğrencileri sınava hazırlayan bir eğitim vermeyi bile teklif etti.
Tüm bunların yanı sıra, henüz Türkiye’nin tüm illerinde bakanlık onaylı temel lise uygulamasına geçilebilmiş değil. Veliler eğer dikkatli olmazlarsa bakanlıktan onay alınmamış temel liselere öğrencilerinin kayıtlarını yaptırabilirler. Bu da ebetteki hak kayıplarına neden olacaktır. Öğrenciler hem para ödemiş, hem de liseden mezun bile olamamış olacaklar.
NİTELİK DÜŞTÜ, MASRAF ÜÇE KATLANDI
Normal okullarda haftalık 40 saat ders olmasına karşın, temel liselerde haftalık ders saatinin 25 saat oldu. Bu kurumlar, lise adı altında eğitim vermelerine rağmen temelde yapılan yine dershanecilik faaliyetidir. Uygulanan lise müfredatı büyük ölçüde göstermelik. Bu nedenle zaten sorunlu olan lise eğitiminin niteliği daha da düştü.
Temel lise adı altında öğrenim verecek ve öğrencileri üniversite sınavına da hazırlayacak olan bu liselerin ücretleri, dershanelerin üç katını buluyor. AKP hükümetinin dershaneleri kapatma yönündeki kararı sonucu velilerin sınavlara hazırlık faturası en az üçe katlandı. Her zamanki gibi yine filler kavga etti, çimenler ezildi. Olan yine öğrenci ve velilere oldu. Dahası bu berbat eğitim sistemine bir nesil daha feda edildi.
EĞİTİME YETERLİ BÜTÇE, OKULLARA ÖDENEK
Hükümet, temel lise uygulaması ile eğitimde ticarileşme ve özelleştirme uygulamalarını hızlandırdı. Ancak bu değişiklikler, sınav odaklı eğitim sistemi sorununu değiştirmedi. Üstüne üstlük eğitimin zaten çok da iyi olmayan niteliğini tümden bozdu.
Hükümetin yapması gereken, cebimizden ödediğimiz vergilerden oluşan kamu kaynaklarını devlet okullarına aktarmaktır. Eğitime yeterli bütçe, okullara ihtiyacı kadar ödenek ayrılmalıdır. Oysa AKP beklenenin tam tersini yaparak eğitimi ticarileştirip özel okullar aracılığıyla kamu kaynaklarını sermayeye aktarıyor.
Sonuç olarak eğitim, hükümetlerin propagandalarına ve ideolojik görüşlerine alet olacak kadar ehemmiyetsiz değildir. Zorunlu-seçmeli din dersleri, aşırı kalabalık sınıflar, öğretmenlerin sayıca yetersizliği, ana dilde eğitim hakkı, fiziki koşulların yetersizliği gibi birçok temel sorun varken bu sorunlara bir yenisinin eklenmesi bardağı taşırmaktadır. Sistem, her şeyi kendi çıkarları doğrultusunda şekillendiriyor. Nitelikli eğitim tarafımıza sağlanmıyorsa, onu elde etmek için biz mücadele etmeliyiz. Velilere bu konuda çok iş düşüyor. Önce kendimiz bilinçlenmeli, sonra çevremizi bilinçlendirerek harekete geçmeliyiz.
ÖĞRETMENLER DE MAĞDUR
Öğrencilerin özellikle sınava girecekleri yıl kayıtlarını temel liselere aldırmaları, devlet okullarındaki öğretmenlerin daha başarısız olduğu algısını yaratıyor. Daha önce de dershanelere yüklenen sınav başarısı, şimdi temel liselere yüklenirken, olabilecek başarısızlıkların faturası da devlet okullarına kesiliyor. Öğrencilerin temel liselere yoğun şekilde yöneliminin sürmesi durumunda önümüzdeki eğitim-öğretim yılında çok sayıda branş öğretmeninin norm kadro fazlası hâline düşmesi ve bu durumun yeni mağduriyetler yaratması kaçınılmaz görünüyor. Bu da bize eğitimde yöneticiler üzerinden yapılan kadrolaşma hareketinin ikinci ayağı olan öğretmenler üzerindeki kadrolaşmaya geçiş yapılacağının ipuçlarını veriyor.