3 Mayıs 2015 05:11

ODTÜ şenlikleri ne ola ki?

Ticarileşmenin, alkol tüketimin artmasının, etkinliklerinin kalitesinin düşmesinin, vb. sebeplerin bu şenliğin süresini azaltmak veya şenliği sona erdirmek için sadece birer mazeret olduğu unutulmamalıdır.

ODTÜ şenlikleri ne ola ki?

Taner ZORBAY*

Aylar süren hazırlık, defalarca yapılan görüşmeler, kendi evinde bir bardak suyu mutfaktan almayanların insanüstü çalışmaları, sayfalar dolusu bürokratik yazışma ve sonunda birkaç gün içinde biten bir iş düşünün. Üstelik yaptığınız işe pek çok kişinin verdiği “Ben daha iyisini yapardım” tepkisinin sizde yarattığı ruh halini kafanızda canlandırın. Hiç yapılası bir iş, çekilecek eziyet gibi görünmüyor, değil mi? Sadece yaptığınız işten mutlusunuz. En önemlisi yaptığınız iş gelenekselleşmiş ve insanlar ne kadar eleştirirlerse eleştirsinler her yıl bu olayı bekliyorlar.
Efendim, ODTÜ’nün 28 yıldır gerçekleştirdiği Bahar Şenlikleri’nden bahsetmekteyim. Şu günlerde yapılmasını beklerken çeşitli sebeplerle yapılmayacağını duyduğumda ODTÜ’deki insanlar kadar pek çok kişinin “Haydi ya neden yapılmıyormuş ki?” dediği şenliği anlatacağım sizlere, müsaadeniz olursa…
Bir öğrenci olarak girdiğim ODTÜ’de uzunca bir süre yer aldığım ODTÜ Uluslararası Bahar Şenliği, Uluslararası Gençlik Topluluğu (UGT) tarafından pek çok diğer öğrenci topluluğunun desteği ve ODTÜ Rektörlüğü şemsiyesi altında 1987 yılında ilk başladı. Pek çok etkinliğin yerli ve yabancı pek çok öğrencinin katkısı ve emeğiyle gelişerek gelenekselleşti. Zaman içinde bazı etkinlikleri bağımsız, ayrı şenlikler haline geldi. Öğrencilerin emeği ve derslerini feda eden çabası ile şekillenen şenlik, tüm aksi yöndeki çabalara rağmen, parasız veya sembolik ücretli etkinlikleri ziyaretçilerinin ayağına kadar getirdi. Ünlü sanatçılardan amatör gruplara kadar pek çok müzisyen binlerle ifade edilen bir kitleye şarkılar türküler söyledi. Yabancı öğrenciler kendi ülkelerini ve kültürlerini sergilerken, sergiler ve topluluk stantları pek çok detayı insanlarla paylaştı. Zaman içinde gelenekselleşen yağmura rağmen devam eden açık hava etkinlikleri pek çok insanın arkadaşlarıyla paylaştığı keyifli anlara dönüştü. Ve nihayet öğrenci veya çalışanı ile, mezunu veya misafirleri ile herkesin “Bu sene şenliğe kimler gelecek?” sorusu gelenekselleşti.
Peki, ODTÜ Şenliklerinin bu yıl önce iki güne indirileceğini, ardından da yapılmayacağını neden duyduk? Gerekçeleri uzun uzun açıklandı, hem ODTÜ Rektörlüğü hem işin organizasyonundan sorumlu UGT tarafından… Alkol dendi, ticarileşme dendi, şu dendi, bu dendi. Ama bir detay gözden kaçtı… Bir üniversitenin kurumsallığını ve kimliğini somutlaştıran ve “gelenek” olarak devam etmesi gereken bir şenliğin kadük hale gelmesi veya sıradanlaşması, hatta sona ermesi sonucu atlandı. Bugün bu işte sorumluluğu olan herkesin şapkasını önüne alıp düşünmesi gereken bir durumdayız. Bir işi yapmamak için bin tane sebep bulabilirsiniz, ama eğer isterseniz tek bir sebep size yetecektir.

BU ŞENLİK YAŞATILMALI

Bu aşamada yapmamamız gereken şey nedir? ODTÜ Rektörlüğü, UGT, öğrenci toplulukları ve diğer tüm paydaşlar birlikte hareket edip bu durumu bir oldu bitti olmaktan kurtarmalıdırlar. Eğer zamanın ruhu, şenlik formatında değişiklik gerektiriyorsa bunu uygun bir yöntemle yapmalıdır. Ama, zamanın ruhu veya şartlar, ODTÜ’nün ülke çapında veya dünyada kazanmış olduğu özgürlükçü ruha uygun olarak, her türlü dayatmaya rağmen bu şenliği yaşatılmak zorundadır. Öğrenciler kendi üretimlerini, amatör ruhla yaratmaya devam etmelidir. Paranın pek çok insanın ruhunu esir aldığı bir dönemde yine de parasız etkinlik yapmaya inatla devam edilmelidir. Mezunların aileleri veya arkadaşlarıyla en azından iş çıkışında uğrayıp gezdikleri bu şenlik için duydukları kaygıyı dile getirmeleri ve ellerinden geleni yapmaları gerekmektedir.

SADECE BİR MAZERET

Eğer ODTÜ’lü değilseniz veya ODTÜ’ye yolunuz düşmüyorsa, bunlar beni ilgilendirmiyor ki derseniz, şunu hatırlatmak isterim. Bu şenlik üretimin, paylaşmanın, gençlerin emeğinin hatırına devam etmelidir. Sizlere “Artık böyle, ne yapalım” diyenlere inat, emin olunuz ki, bu ülkenin geleceğini kuracak insanlar pek çok ilki bu şenliklerde yaşıyorlar. Sorumluluk kazanmak, yetilerini geliştirmek ve en önemlisi insanları mutlu etmek bu şenliklerle mümkün oluyor. Ticarileşmenin, alkol tüketimin artmasının, etkinliklerinin kalitesinin düşmesinin, vb. sebeplerin bu şenliğin süresini azaltmak veya şenliği sona erdirmek için sadece birer mazeret olduğu unutulmamalıdır. Kimse bugün dünyanın her yerindeki gelenekselleşmiş etkinlikleri fizik koşullar veya sorunların ardına sığınarak küçültmeyi veya kaldırmayı düşünmez bile… İyi bir yönetim sıradan işleri sürdürebilme başarısı değil, ortaya çıkan krizlerin üstesinden gelmesinden belli olur. Herhangi bir dayatma ODTÜ’de bugüne dek uzun vadede baskın çıkamamıştır. 1960’lardan günümüze kadar yaşanan pek çok tecrübe bunun ispatıdır. Rektörlükten öğrenci topluluklarına, mezunlarından çalışanlarına herkes, ODTÜ ruhunun en önemli parçalarından biri olan ODTÜ Bahar Şenlikleri için bir şey yapmak zorundadır. Çünkü doğa boşluk kabul etmez. Siz bir geleneği sona erdirirseniz, başkaları bu açığınızı kendi çıkarına değerlendirir. Sonrasında ağlamak sızlamak ise kimseye bir şey kazandırmaz, haberiniz olsun.

* Öğretim elemanı, ODTÜ

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

Antep’te polis, mahkeme kararını tanımadı, ekmek mücadelesi veren işçilere müdahale etti. İşçi, siyasetçi, öğrenci, muhalif belediye, basın… Herkes mengenede! Cezaevinde olanların sayısı cezaevi kapasitesini 90 bin aştı. Buna rağmen hükümet daha çok insanı daha uzun süre cezaevinde tutacak yargı paketi hazırladı. Yine de tepki cezalandırılarak durdurulamıyor!

90 bin fazla: 301 bin 397 kapasiteli cezaevinde 392 bin 456 kişi kalıyor.

32 adet: 11 cezaevi yapımı sürüyor, 21 yeni cezaevi projesi hazır.

Yüzde 700: 2002’de 49 bin 512 olan mahpus sayısı yüzde 700 arttı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et