İntihar değil cinayet
18 sadece bir rakam değil; aynı zamanda son iki ayda Van’da intihar eden kadınların sayısını ifade ediyor. İntihar, planlı gerçekleştirilen ve çaresizliğin en büyük, aynı zamanda en son adımı olduğu için medyanın gözü, başta Özalp olmak üzere Van’ın birkaç ilçesinde daha yaşanan kadın intiharlarının üstünde.
Hazal KAR
VAN
18 sadece bir rakam değil; aynı zamanda son iki ayda Van’da intihar eden kadınların sayısını ifade ediyor. İntihar, planlı gerçekleştirilen ve çaresizliğin en büyük, aynı zamanda en son adımı olduğu için medyanın gözü, başta Özalp olmak üzere Van’ın birkaç ilçesinde daha yaşanan kadın intiharlarının üstünde. Kentte son dönemde artan kadın intiharlarını, olayların hemen ardından intihar eden kadınların ailelerine ulaşan Van Kadın Derneği (VAKAD) ve Rojin Kadın Yaşam Merkezi ile konuştuk.
VAKAD Yöneticisi Belde Bayındırlı, intiharların arkasında güçsüzleştirilmiş, çocuk yaşta evlendirilmiş kadın hikayeleri olduğunu vurgulayarak söze başlıyor. Bu kadınlar arasında, sığınma evine kaçan ancak baba evine tekrar dönmek zorunda kalan, babanın da onu tekrar kocasının yanına gönderdiği kadınlar olduğunu söyleyen Bayındırlı, yaşadıklarının kadınları intihara sürüklediğini dile getiriyor.
TEHLİKELİ BİR MAHLUK; KADIN
Yine VAKAD üyelerinden Münevver Ölmez, intiharların asıl sebebinin ailelerin bilinçsizliği olduğunu belirtiyor. Ölmez, “Aileler çocuklarından haberdar değil. Çocuklarını okutmak istemiyorlar ve sorduğumuzda çocukların okumak istemediğini, bu yüzden okuldan aldıklarını söylüyorlar. Ama nedense okula gitmek istemeyen çocuk, sınavlara giriyor ya da açık öğretime kaydını yaptırıyor” diye anlatıyor.
Konu kız çocuklarının eğitimi olunca Bayındırlı tekrar söze giriyor. Kız çocuğunun eğitiminin yokuşa sürüldüğünü, “Sorumluluğu ailenin üstünden atılması gereken tehlikeli bir mahluk” olarak görüldüğünü söylüyor. Ölmez ise bu konularda anneyi de suçlayamadıklarını, çünkü bunun anneden kızına geçen bir durum olduğunu ifade ediyor. İntihar eden kadınların çevresindeki erkeklerle konuşma imkanları olup olmadığını sorduğumuzda ise “Çaldıran’da intihar eden Nazmiye’nin babasıyla görüştük, kızına sığınma evinde baktıkları için devlete teşekkür ediyor. Özalp’ta intihar eden kadınlardan birinin erkek kardeşiyle görüştüğümüzdeyse ablasının ailenin sorunlarını bile çözdüğünü, kendi sorununu nasıl çözemediğini anlamadığını söyledi” yanıtını veriyor.
DEVLET GÖZ YUMUYOR
Belde Bayındırlı, “Bütün intiharlara şüpheyle bakmalıyız. Biz dernek olarak sadece durumu anlamaya çalışıyoruz” diyor. Bu intiharlar konusunda asıl sorumluluğun kime düştüğü konusunda ise şöyle diyor: “Eğitimden, hukuka kadar her alan titiz davranmamız gerekiyor. Toplumsal olarak mücadele etmemiz gerekiyor. Mesela çocuk okula gitmiyor ama öğretmende neden okula gelmediğini sorgulamıyor. Vali, jandarma, imam, kız çocuğu erken evlendirildiğinde bu duruma göz yumuyor ve biz olayı kadınlar öldürüldükten sonra duyuyoruz.”
Bazı köylerde okul olmadığını ve bazı çocukların sırf uzak diye okuldan alındığını belirten Münevver Ölmez, başlık parası uygulamasının da devam ettiğini, kız çocuklarının silah karşılığında verildiğini aktarıyor.
DENG BIDE JIYANE XWE!
Rojin Kadın Yaşam Merkezi, toplumsal farkındalık oluşturmak amacıyla, 4 Nisan-10 Mayıs tarihleri arasında birçok kurumun katıldığı ‘Deng Bide Jiyane Xwe (Yaşamına Ses Ver)’ şiarlı bir çalışma yürüttü. Merkezin çalışanlarından Sosyolog Alev Çelik, neler yaptıklarını şöyle anlatıyor: “Kadına yönelik şiddetle mücadele şube müdürlüğü, eğitim araştırma ve ekonomi geliştirme müdürlüklerimiz bir bütün olarak çalışıyor. Sadece şiddet değil ekonomi de kadın için bir zincir gibi. Kadınlara toplumsal cinsiyet eğitimleri veriyoruz ve kadınlar başvurabilecekleri bir merkez olduğunun bilincindeler.”
İntiharlar sonrası taziye ziyaretlerinde karşılaştıkları manzarayı sorduğumuz Çelik, “Olaydan birkaç gün sonra ailenin soğukkanlı olmaya başladığını gördük. Çünkü aile çocuğunu tanıyor, kendisiyle arasında bir iletişim kopukluğu olduğunu biliyor. İntihar birden patlak vermez ve intihar şekillerine baktığımızda silahla ya da kendini asarak oluyor. Çünkü kökten bir kurtuluş istiyor. Bu, kadının kendine yaptığı değil bireylerden gelendir. Bu yüzden bu olayları birer cinayet olarak tanımlıyoruz. Ayrıca taziyeevlerinde kadınların eşleri ve onların aileleriyle karşılaşmadık. Konuştuğumuz bir baba da ise kurtulduk hali vardı” şeklinde yanıtlıyor.
NİKAH DİYE ÇOCUĞA KIYILIYOR
İntiharların ardından Barış Annneleri İnisiyatifi, KJA, DİSK ve KESK gibi sendika ve kitle örgütleri ile birlikte ilçelerde incelemeler yapıldığını söyleyen Çelik, “Şiddetle mücadele komisyonları kurduk. Bu kapsamda televizyon programlarına çıktık. Gazetelere röportajlar verdik. Yürüyüşler yaptık. Kadınlara yönelik eğitimler gerçekleştirdik” diyor.
Asıl meselenin erkek egemen zihniyet olduğunu vurgulayan Çelik, “Mesela 13 yaşında çocuğa nikahı kıyan imam, ama hangi dinde vardır böyle bir şey” diye soruyor. Son dönemde ensest ilişkilerin de dile getirilmeye başlandığını belirten Alev Çelik, intihar konusunda televizyon programlarının yol gösterici olduğunu, kişiye kendini sorgulattığını düşünüyor.