Ferzad’dan Xosrowanî’ye büyüyen isyan
Faruk AYYILDIZ
Mamoste Ferzad’ın ölüm yıl dönümüydü dün. Ferzad Kemanger, İran rejimi tarafından 9 Mayıs 2010 tarihinde idam edilen Kürt öğretmen, yazar ve insan hakları savunucusu.
Ferzad, hafızalara sığmayacak kadar çok evladını kaybeden bir halkın, akılda kalanlarındandı. Bugün Ferzad Kemanger adıyla Kuzey Kürdistan’da okullar açılıyor, yarışmalar düzenleniyor. Ferzad’ın hayat hikayesi de farklı parçalarda ‘savaş’ gerçekliğiyle büyüyen birçok Kürt kardeşinin hikayesiyle aynı.
Ferzad, 1976 yılında Doğu Kürdistan’ın (İran Kürdistan’ı) Sine ile Kirmanşan şehirleri arasındaki Afriyana köyünde doğdu. Köyleri baskılar sonucunda boşaltıldı. Ferzad küçüktür ama savaş yoğundur. Peşmergeler ile devlet güçleri arasında yaşanan büyük çatışmalar Ferzad’ın savaş gerçekliğini daha yakından hissetmesine sebep olur. Politik bir ailede büyüyen Ferzad’ın eniştesi cezaevine gönderilirken ablası Nesrîn, devlet tarafından kurşunlanarak katledilir. Halepçe katliamı döneminde, babası sınır üzerindeki işleri esnasında kimyasal gazlardan etkilenir ve hayatını kaybeder. Babası yaşamını yitirdiğinde henüz 12 yaşında olan Ferzad, ailesine bakmak zorunda kalır ve okulun yanında seyyar satıcılık yapar, para kazanır. Okumaktan vazgeçmeyen Ferzad, eğitim fakültesine gider. Politik fikirlerinden dolayı diplomasını da okulunu bitirdikten ancak yıllar sonra alabilir ama vazgeçmez; Kendisini asimile edilmeye çalışılan Kürt çocuklarına adar, okullarda öğretmenlik yapar. Öte yandan hayatı öğretmenlik ile bitmez, aynı zamanda Öğretmenler Birliği’nin yöneticisi olur, ayrıca Kürdistan İnsan Hakları Derneği’nin de aktif çalışanıdır.
Yazmaya ve resim yapmaya büyük merakı olan Ferzad’ın yazıları Doğu Kürdistan’daki birçok dergide yayınlanır. Kendi imkanlarıyla resim sergileri düzenler, Halepçe’yi anlatır. Politik kimliği İran devletinin de dikkatini çekmiş, üzerindeki baskılar artmışsa da Ferzad çalışmalarından vazgeçmez. 2006 yılında hasta kardeşinin tedavisi için gittiği Tahran’da ‘silahlı eylem yapacak’ iddiasıyla gözaltına alınır ve kanıt olmamasına rağmen tutuklanır. 3 yıl boyunca İran’ın çeşitli cezaevlerinde büyük işkenceler gören Ferzad, kendisine atılan suçlamaları kabul etmez ve itirafçılığı da reddeder. Tarih sayfalarında yer almış birçok direnişçinin, haklının hikayesinde olduğu gibi devam eder Ferzad’ın hikayesi. Cezaevinde boş durmaz, politik çalışmalarını sürdürür. Adli suçlularla özel olarak ilgilenir, madde bağımlılığına karşı mücadele eder ve birçok Kürdün politikleşmesini sağlar. Recayişehr cezaevindeyken 2 bin 500 kitaptan oluşturduğu muazzam kütüphane haberlere konu olur.
Ulusal ve uluslararası insan hakları kuruluşlarının eylemlerine, İran’ı kınamalarına rağmen dava devam eder ve dosyasında tek kanıt olmadığı halde yedi dakika süren bir duruşma sonrası idama mahkum edilir. Ferzad diğer Kürt tutuklular Ferhad Wekîlî, Elî Heyderiyan, Şirîn Elemhulî ve Mehdî Îslamiyan ile birlikte 9 Mayıs 2010’da Evin zindanında idam edilir. İsmi Rojava cephelerinden, Amed’de açılan okullara kadar yaşamaya devam eden Ferzad’ın yıl dönümüne denk gelen günlerde Doğu Kürdistan’da ölümler bitmiş değil, bir kadının uğradığı haksızlık ayaklanmaya neden olmuştu...
FERİNAZ XOSROWANÎ
Ferinaz 25 yaşında Doğu Kürdistanlı bir Kürt kadını. Kürt kenti Mahabad’da, tecavüzden kaçarken hayatını kaybetti. Çalıştığı otelde kendisine tecavüz etmek isteyenlerin İran istihbarat çalışanları olduğu iddiası üzerine kentte ayaklanma başladı, halk oteli ateşe verdi ve bu yazı yazılırken çatışmalar yayılarak devam ediyordu. İran rejiminin yasak ve engellemelerinden dolayı haber akışının çok az sağlanabildiği Mahabad’dan tecavüz girişimi doğrulansa da, saldırganların ‘istihbarat’ üyesi değil, otel çalışanı olduğu da yazıldı. Bir devlet hangi istihbarat çalışanını ‘tecavüzcü’ olarak kabul eder dipnotunun yanında başka bir noktaya dikkat çekmek gerekiyor ki; yaşanan ayaklanma bir birikimin patlamasıdır. Geçtiğimiz yıl öldürülen 3 Kürt kadın öğrenci Şeyda Hatemi, Perwîn Heqirî ve Seher Çoyni’nin cinayetleri aydınlatılmamış, Kürt kurumlarının da bu cinayetlerin üzerine gitmesi engellenerek, üzeri kapatılmıştı. Baskı, idam, tecavüz, saldırı ve şiddetten bıkan Doğu Kürdistanlılar için Ferinaz’ın yaşamı patlama noktası oldu ve isyana dönüştü.
SİYASİ SÜREÇ
Tüm bu yaşananlar tabii ki ülkedeki siyasi süreçten bağımsız değil. İran, 2011’de PJAK’a yönelik büyük bir operasyon başlatmış ve Kandil’e girmek istemişti. İki haftadan fazla süren ağır çatışmaların ardından İran geri çekilmek zorunda kalmış, sonra yeniden saldırı girişiminde bulunsa da istediğini alamamıştı. 2011 Eylül’üne kadar süren ve İran adına başarısızlıkla sonuçlanan operasyonların ardından Temmuz’da ‘ateşkes’ sağlandı. PJAK, ateşkes kararına uysa da İran, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi sıkça ateşkesi ihlal edip, saldırılarda bulundu. Kürt siyasi tutsaklarının idamlarının durdurulması ateşkes şartlarından birisiyken İran bu şarta hiç uymadı ve Kürt tutukluları idam etti, etmeye devam ediyor. Kuşkusuz Tahran yönetiminin Kürtlere yönelik idam ve saldırı politikası bölgesel gelişmelerle de doğrudan bağlantılı. Yine Türkiye’de olduğu gibi Kürt cephesi ateşkesi kalıcı bir barışa çevirmeye çalışırken, İran’ın inkarcı tutumu, Doğu Kürdistan’da askeri varlığını arttırması, PJAK kadroları ve sempatizanlarına yönelik ağır tutuklamaları sürdürmesi (Geçen yıl 2000’e yakın kişi tutuklandı) ve idam politikası ateşkesi tehlikeye atmış durumda. Öyle ki ateşkese rağmen idamla yargılanmayan Kürt tutukluların hapis cezaları dahi hukuksuz şekilde idam cezalarına çevrilmeye devam ediyor. Kürtler, İran’da yeni bir savaş cephesi açar mı henüz bilinmez ama Rojava’dan sonra dört parçada da Kürtlerin eskisi gibi ‘yönetilemeyeceği’ açık ve Kürtler; baskıcı iktidarlara karşı her zamankinden daha fazla öfkeli.