Gün kömürden daha karanlık
Soma Katliamının üzerinden bir yıl geçti. O günden bu yana yaşanan gelişmeleri ele aldığımız bir dosya hazırladık. 'O gün neler yaşandı', 'İşçilere neler vaat edildi', 'Sendika ne yaptı', 'Gerçek sorumlular yargı önüne çıkarıldı mı', 'Aileler, işçiler ne düşünüyor' gibi konuları ele alacağımız dosyamıza bugün başlıyoruz.
Hazırlayan: Emine UYAR
SUNU
Ülkemizde işçi cinayetleri hız kesmeden sürerken takvimler 13 Mayıs 2014’ü gösterdiğinde Manisa’nın Soma ilçesinde ülke tarihinin en büyük işçi cinayetlerinden birisi yaşandı.
301 işçi yaşamını yitirdi, 255 kadın kocasız, 432 çocuk babasız kaldı. İşçilerin ölüm sebebi karbonmonoksit zehirlenmesi idi. Ama 301 madenciyi gerçekte ölüme götüren sebepler, özelleştirme, taşeronlaştırma, alınmayan iş güvenliği önlemleri, aşırı kâr hırsı ile denetim mekanizmasının işlememesi idi.
13 Mayıs 2014 günü Soma Kömürleri AŞ’nin Karanlıkdere bölgesindeki Eynez Yeraltı Kömür Ocağında gündüz vardiyasının bitimine yakın saat 15.00 sularında trafodan kaynaklı patlama olduğu, içeride yüzlerce içinin mahsur kaldığı haberi geldi. Ocağı yoğun bir duman kaplamış dumandan etkilenen girişe yakın işçiler kendini dışarı atmıştı. Bir sonraki vardiya için ocağa gelmiş olan işçiler içerideki arkadaşlarını kurtarmak üzere ocağa girdi. Sonradan bu işçilerden bazılarının da hayatını kaybettiği öğrenilecekti.
Kazanın duyulmasının ardından ilk olarak en yakındaki İmbat Madeni işçileri geldi kurtarma ekibi olarak. Ardından yakın iller başta olmak üzere pek çok yerden çok sayıda itfaiye, AFAD, AKUT gibi ilgili ilgisiz kurtarma ekibi olay yerine geldi ve Soma’dan, Kınık’tan, Savaştepe, Kırkağaç, Bergama’dan madenci yakınları akın etti maden ocağına. Kurtarma faaliyetindeki karmaşa, başıbozukluk kimin ne yapacağını bilememesi durumu Zonguldak’tan TTK Tahlisiye ekibinin gelmesi ile düzene girebildi. Kurtarma ekipleri battaniyeye sarılı ağzı maskeli işçilerin cesetlerini çıkarmaya başladı teker teker. Soma Devlet Hastanesinin önünde de binlerce insan toplandı, madendeki yakınlarından haber alabilmek için.
Ölen madencilerin cesetleri Manisa Kırkağaç’taki kavunların saklandığı soğuk hava deposuna götürüldü. Burası ile birlikte morga dönüştürülen soğuk hava tertibatlı iki TIR yetersiz gelince İzmir’in Kınık ilçesindeki soğuk hava deposu kullanıldı.
YILDIZ, ŞİRKETE TOZ KONDURMADI
Hükümet adına tüm açıklamaları olayın hemen ardından Soma’ya gelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız yaptı. Taner Yıldız, kazanın trafo patlamasından kaynaklı yangın sebebiyle çıktığını açıkladı ve üç gün boyunca bu söylendi.
Bir süre önce Soma Kömürleri şirketinin Işıklar Ocağını övgülerle açmış olan Yıldız, madende son denetimin Mart ayında gerçekleştirildiğini ve usule aykırı bir durum tespit edilmediğini söyledi: “Geçmiş dönemlere ait herhangi bir kapatılma cezası alınmamış, ciddi bir yer.”
Facianın meydana geldiği gün de madenin ne kadar ileri teknoloji ile üretim yaptığı, iş güvenliği önlemlerinin çok iyi şekilde alınmış olduğu söylendi yetkililer tarafından. Çalışma Bakanı Faruk Çelik ise olay yerine gelmedi. Sağlık durumu nedeniyle gelemediğini açıkladı. Ne şirket, ne bakanlık yerin altında kaç işçinin bulunduğuna dair bir açıklama yapmadı. Uzun süre ölü sayısı düşük tutuldu.
KAPI KAPI OY İSTEYENLER NEREDE?
Hastane önünde saatlerce bekleyen ailelere de bir açıklama yapılmadı. Gece insanlar artık patlama noktasına gelerek, “Saat üç oldu ne belediye başkanı, ne kaymakam, ne vali geldi. Hani AK Parti nerede? Yazıklar olsun onlara, kapı kapı oy isteyenler şimdi nerede” diye feryat etti. Tarımın bitirilmesi nedeniyle tek geçim kaynağının maden olduğunu, gençlerin 18 yaşına basar basmaz madene indiğini, madende işe alınmak için AKP’ye üye olmanın şart koşulduğunu, işçiye hiç değer verilmediğini, değer verilen tek şeyin daha fazla kömür çıkarılması olduğunu, denetimlerin doğu düzgün yapılmadığını anlattılar.
Gün ağardığında geceyi hastane bahçesinde oturarak geçiren kadınlardan hıçkırıklar, ağıtlar yükseldi, umutlar tükendikçe acılar dışarı taştı.
Olay yerine ilk gelenlerden HDP Milletvekilleri Levent Tüzel, Selma Irmak ve EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan’ın hastane yetkilileri ile görüşmesinin ardından, Tüzel, “Gencecik bedenler yerin yüzlerce metre altında kaldı. Bir kez daha maden ocaklarında olan taşeron sistemin özelleştirmenin aşırı üretimin tedbirlerin alınmayışının yol açtığı bedelinin çok ağır olduğu bir iş cinayetiyle, katliamla karşı karşıyayız” dedi.
İlk gün akşam geç saatlerde ocaktan sağ olarak çıkan Bayram Çakın: “Herkeste sadece bir maske vardı. Maksimum 45 dakika idare etti. Emniyetten sorumlu üç-dört amir, korkudan bayıldı. Olaya hiçbir şekilde müdahale edilemedi, arkamızda da önümüzde de duman vardı. 100-150 metrelik temiz bir yer vardı oraya sıkıştık hepimiz. Herkes kendi can derdine düştü. İşe girerken bize 3 gün eğitim verildi. 3 kilometre. derinlikte çalışıyoruz. Ocakta 2 yerden çıkış var ancak duman her yere dağılınca kaçma imkanı kalmadı. Dumanı görünce herkes bir biri ile vedalaşıp, helalleşti” dedi.
‘PİSİ PİSİNE ÖLÜM BU’
Bir işçi 14 Mayıs’ta gazetemizde çıkan mektupta şu satırlarla ifade etti duygularını: “Şu an saat 11.20, daha ulaşılamayan galeriler var. 350-400 kişinin daha göçük altında olduğu söyleniyor. Yürek dayanmıyor. Anaların, eşlerin, hele o çocukların umutsuz gözleri inanın sabır bile kaldırmıyor. Savaş olsa inanın acı bu kadar olmaz, pisi pisine ölüm bu. İnanır mısınız bugün güneş doğmadı Soma’ya. Gün kömürden daha karanlık artık. Kömürü sevmiyorum. Uğruna ya can ya da oy veriliyor. O dağıtılan kömürlerin de bedava olmadığı anlaşılmıştır umarım”.
Bu arada kent, birçok ilden getirilen takviye polis ve jandarma komando ekipleri ile adeta kuşatıldı. Devlet hastanesinin içi ve bahçesi polislerle doldu. Soma’ya giren araçlarda, minibüslerde arama yapıldı.
GERÇEKLER BAKANI YALANLADIEMO, esiste çalışan elektrik, makine ve maden mühendisleri ile maden işçilerinden edindiği bilgilere göre olayın kömür yangınından kaynaklandığını, elektrik kaynaklı olmadığını açıkladı. EMO’nun açıklamasında ayrıca, kazanın sağlıksız işletme ve bakım koşulları, yeterli güvenlik önlemlerinin alınmaması nedeniyle ortaya çıktığı öngörülüyordu.
17 Mayıs günü Taner Yıldız ölü sayısını 301 olarak açıkladı. 485 maden işçisinin yaralı kurtulduğunu söyledi.
Yaşanan bu katliamla ilgili, meslek örgütleri, uzmanlar yaptıkları açıklamalarda kazanın, eski üretim yerlerinde kalan kömürlerin hava ile temasının kesilmemesi sonucu zamanla kızışarak yangına dönüşmesinden kaynaklandığını belirtti. Aşırı üretim zorlaması nedeni ile bunların gözardı edilmesinin, ocakta işçilerin güvenliği açısından yeterince tedbir alınmamasının, kullanılan malzemelerin eksik ve yetersiz olmasının, yangının ocakta çok önceden başlamasına, gaz ölçen sensörlerin günlerce rekor yükseklikte değerler göstermesine rağmen üretime devam edilmesinin katliamın başlıca sebebleri olduğu vurgulandı.
Yine facianın yaşandığı yeraltı ocağında iş güvenliği denetim sorumluluğunun asıl işveren TKİ, alt işveren Soma Kömür AŞ, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı/Maden İşleri Genel Müdürlüğü ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı/İş Teftiş Kurulu Başkanlığı’nda olduğu, denetimlerin bu kuruluşlar adına TKİ kontrol teşkilatı, İş Güvenliği Uzmanları, Teknik Nezaretçiler, MİGEM personeli ve İş Müfettişleri tarafından yerine getirilmesi gerektiği ifade edildi.
ÖZEL SEKTÖR TARZIYLA MALİYET DÜŞTÜ
Devlet şirkete ocağı rödovans sistemi ile kiralamıştı. Bu sistemde ne kadar kömür çıkarsa çıksın hepsini alma garantisi veriyor devlet. Maden Mühendisleri Odası kaza ile ilgili hazırladığı raporda 2009 yılında 230 bin ton olan üretimin bir yılda 10 kat arttırılarak 2,6 milyon tona çıkarıldığını açıkladı. Maliyet düşürüldü. Soma AŞ patronu Alp Gürkan da katliamdan önce yaptığı bir açıklamada, “özel sektörün çalışma tarzıyla” üretim maliyetlerini 140 dolardan 23.8 dolara indirdiklerini anlatmıştı. İşçi sayısı ve üretimin armasına rağmen ocaktaki havalandırma kapasitesi ve şartlarında ise bir değişiklik olmamıştı.
Soma Holding Başkanı Alp Gürkan bir gazeteye verdiği röportajda, yıl içinde 2 kez iş güvenliği müfettişlerinin denetimden geçtiklerini söyledi. Gürkan ayrıca, “Müfettişlerin verdikleri denetlemelerin hepsinde iş yerimizin 1. sınıf işyeri olduğunu ve her türlü şeyin yerinde olduğunu resmi evrakla bildirirler. Bunların hepsi bizde kayıtlı. İş güvenliği müfettişlerinin söylediğine mi inanacaksınız, başka birinin söylediklerine mi?” dedi.
Aynı şirketin başka bir ocağı olan Atabacası’nda çalışan bir işçi denetimleri şöyle anlattı:‘Ankara’dan heyet geliyor. Şu saatte denetlemeye geliyoruz diye haber veriliyor. Bir hafta önceden üretim yavaşlıyor. Herkese temizlik yaptırıyorlar. Her yer 10 numara, beş yıldız.Adam geliyor anayolları galerileri geziyor, “olur” raporu veriyor gidiyor ve akıbeti işte bu”.
‘DENETLEME FALAN YOK'
Olayda ihmal olduğunu söyleyen maden işçisi Şahin Özgün, "Sürekli aşağıdan sıcak kömür geliyordu. Üretimi artıracaklarına iş sağlığına önem verselerdi öyle bir şey olmazdı. Orada sürüne sürüne çalışıyoruz. Zaten insanların o maden ocağından kaçma şansı yoktu. Biz bu sıcak kömür çıkmasını amirlerimize bildirdik, amirler de üretime önem veriyorlardı" diye konuştu.
Mart ayında maden ocağında denetim yapıldığının söylendiğini belirten Şahin Özgün, "Bu yalan. Çünkü ocağa inmediler. Öyle bir şey yok. Denetlemeciler geliyor, denetliyor gibi yapıyorlar” dedi.
Bu arada uzun yıllar devletin işlettiği ocağın yeraltı işletme kısmı özelleştirme ve taşeronlaştırma yolu ile Soma Kömürlerinden önce Ciner Grubu’nun Park Teknik şirketine devredildiği ortaya çıktı. Sürekli yangınlar nedeniyle Park Teknik ocağı işletemeyeceğini bildirmiş sonrasında da ocak Soma Kömürleri’ne devredilmişti.
GAZ MASKELERİ KÜFLÜ ÇIKTI
İşçileri zehirli gazlardan koruması gereken maskeler de bozuk çıkmıştı. Maskeler yıllarca denetimden geçmemişti. Ayrıca işçileri koruyabilmesi için de uygun değildi.
Maden faciasında kıl payı ölümden kurtulan 29 yaşındaki Emre Alaca, ocağa duman dolup nefes alamamaya başladıklarında, kendilerine verilen gaz maskelerini açtıklarını, ancak hepsinin küflü çıktığını söyledi. Buldukları testerelerle hava borularını kesip, bu sayede hayata tutunduklarını söyleyen Alaca, şirketin tek kullanımlık maskeleri bunları gereksiz kullananın ücretinden 400 TL kesileceğini açıklaması yüzünden önceden kontrol şansları olmadığını da dile getirdi.
Katliamdan 15 gün önce CHP, HDP ve MHP milletvekilleri tarafından Soma’daki maden kazalarının araştırılması için Meclise soru önergesi verilmiş, önerge AKP milletvekilleri tarafından reddedilmişti. Önergede Soma’da 2013 yılında 5 bin iş kazasının meydana geldiği bunların yüzde 90’ının madenlerde gerçekleştiği bilgisi ye alıyordu.
ERDOĞAN: İŞİN FITRATINDA BUNLAR VAR
Kazanın ertesi günü Soma’ya gelen dönemin Başkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı konuşmada ölümlerin madencilerin fıtratında olduğunu söyledi. 1800’lü yıllardan örnekler verdi: “Arkadaşlar yani biz bir defa bu tür ocaklarında, kömür ocaklarında bu olanları, lütfen buralarda bu olaylar hiç olmaz diye yorumlamayalım. Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında fıtratında bunlar var. Hiç kaza olmayacak diye bir şey yok. Tabi işin boyutunun bu kadar fazla olması bizi derinden yaralamıştır. Bizi derinden üzmüştür. Kontrollerle de burası gerçekten gerek işçi sağlığı gerek işçi güvenliği açısından da iyi noktada kömür ocaklarından birisi olarak değerlendirmesi yapılmış ve Nisan,Mayıs’ta da çalışmalarına devam etmiştir.” Basın toplantısının çıkışında Erdoğan Soma halkı tarafından protesto edildi. Protestolar sırasında Erdoğan’ın bir madenci tokatladığı ortaya çıkarken, daha sonra bunu söyleyen madenci açıklamasını geri aldı. Ancak Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel’in bir madenciyi teklemediği görüntüler tarihe kazındı.
YARIN: İşçilere ne vaat edildi, neler yapıldı?