Sendika yönetimini patronlar belirliyor
Gürsoy TURAN
Soma’da göz göre göre yaşanan katliamda 301 madencinin ölümü ile açığa çıkan çalışma koşulları, iş güvenliğinin bu kadar hiçe sayılması ve daha birçok şeyin yanı sıra Türkiye Maden-İş Sendikası Ege Bölge Şubesi yönetiminin maden şirketlerinin sahipleri tarafından belirlendiği de gün gibi açığa çıktı.
Olaydan iki saat sonra HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel ile birlikte bir heyetle katliamın yaşandığı Eynez Ocağındaydık. Madenci yakınları, tüm basın kuruluşlarının temsilcileri, Soma ve Türkiye’nin her yerinden duyarlılık gösteren irili ufaklı tüm kurumların temsilcileri, kamu emekçileri sendikalarının temsilcileri, belediye yetkilileri, milletvekilleri, parti temsilcileri, Maden Mühendisleri Odası başta olmak üzere oda temsilcileri, hukukçular yani herkes olayın aydınlanması ve takip edilmesi için oradaydı. Ama özellikle arayıp bilgi almak istememize rağmen Türkiye Maden-İş yöneticileri hatta işyeri temsilcileri yoklardı ulaşılamıyordu.
Gazete ve televizyonların telefonla ulaşabildiği şube başkanı ve merkez yöneticileri verdikleri demeçlerde şirket yöneticileri ve Taner Yıldız gibi maden ocağının iş güvenliği açısından Türkiye’nin en iyi ocağı olduğunu anlatıyorlardı.
OYU İŞÇİ KULLANIYORDU AMA...
O güne kadar, ölüme itildiklerini bildikleri halde iş güvenliği, baskıcı çalışma koşulları, sendikanın şirket temsilcilerince yönetilmesi konularında konuşamayan, ses çıkaramayan işçiler, 301 arkadaşlarının gözlerinin önünde katledilmesinin acısıyla konuşuyorlardı. Başta biraz daha çekinerek bunları da yazın diye anlatırken, giderek televizyon ekranlarında, basının karşısında ve gerçekleştirdikleri eylemlerde konuşup tepkilerini eyleme dönüştürüyorlardı.
Türkiye Maden-İş Sendikası katliamdan çok kısa süre önce şube kongresini yapmış yeni yönetimi belirlemişti. Önceki kongrelerde de olduğu gibi farklı farklı maden şirketlerinde 12 bin dolayındaki üye, şubenin toplam delegesini (Her biri 3-5 bin işçisi olan işyerlerinde yalnız kendi işyerinin delegesini değil hiç bilmediği tanımadığı diğer madenlerdeki delegeler için de oy atıp) sözde işçi belirliyordu.
Özellikle özel şirketlerde ve 6 binin üzerinde işçinin çalıştığı Soma Kömürleri AŞ’de işçiler ocaktan çıkarken şirket yetkililerinin ellerine verdiği zarfları sandığa atarak işverenlerin listesindeki delegeleri seçti. O delegeler de yine şirket yönetiminin belirlediği şube başkan ve yöneticilerine kongrede oy atarak şube yönetimini belirlemişlerdi. Soma’da madenlerin özelleştirilmesi sonucunda özel madenlerde örgütlenme yöntemi olarak işverenlerinin izni ve oluruyla üye yapma yolunu seçen Türkiye Maden-İş 5-6 bin işçiyi üye yaptığı maden şirketlerinin eline geçmiş, teslim olmuştu.
SENDİKACILAR İŞÇİNİN HEDEFİNDE
Son delege seçiminde de kamuya ait olduğu için işçilerin daha rahat olduğu ELİ’de, sendikadaki bu anlayış ve işleyişe muhalif oldukları için bir grup işçi, işveren-sendika merkez yöneticilerinin listesinin karşısına delege adayı olmuştu. Soma Kömürleri ve İmbat Madencilikte de işveren ve sendika merkezinin listesine karşı delege adayı olan işçiler olmuştu ancak bunları işverenler işten atma tehdidi ve baskıyla adaylıktan geri çektirmişti. Bu baskıya rağmen İmbat’ta ve ELİ’de adaylığını geri çekmeyen bazı işçiler 2-3 bin işçinin çalıştığı kendi işyerlerinde azımsanmayacak oy alsalar da özellikte 6 bin 500 işçinin çalıştığı Soma Kömürleri AŞ’den çıkan sonuç, sendika yönetimini belirlemiş ve işverenin delege listesi seçilmişti. Katliamda ortalıkta görünmeyen, konuştuğu zaman şirketin ağzıyla konuşan sendika yöneticileri...
Katliamla birlikte acıyla ve öfkeyle eyleme geçen belli sayıda işçi sendikayı protestoların hedefine koymuştu ve bundan korkan sendikacılar hepten görünmez olmuştu. Ne işçilerin cenazelerine ne acılı ailelerin yanına geliyor ne de binadan çıkabiliyorlardı. Sendika merkezi ve işverenin talimatına uygun davranıyorlardı.
Madende ölen arkadaşlarını çıkardıktan sonra işçiler Kaymakamlık önünde başlamış olan oturma eyleminin 3. gününde, özellikle İmbat işçilerinin ocakta örgütlenerek, diğer işyerlerinden de vardiya çıkışında işçilerin gelmesiyle kitlesel bir şekilde sendikaya yöneldi. Sendika binasını kuşatarak katliamdan sorumlu tuttukları şube yönetiminin istifasını istediler.
‘İSTİFA ETTİM’ DEDİ
İşçilerin öfkesinden korkan Türkiye Maden-İş Ege Bölge Şube Başkanı çıkıp işçilere dilekçesini göstererek istifa ettiğini açıkladı. İşçilerin tüm yönetimin istifa etmesini istemesi üzerine diğer yöneticiler de istifa ettiklerini açıkladılar. Tekrar alanda toplanan işçiler sendika yönetimini istifa ettirmişti. Sonradan işçilerin ve basının karşısında ‘İstifa ediyoruz’ diyen yönetim kurulu üyeleri başkan dışında resmen istifa etmedi. ‘Biz istifa etmedik’ diyerek dava açtılar ve geri döndüler.
Bu eylemin ardından alanda işçiler içerisinde başlayan tartışma, işçilerin örgütlü olmadığını ve sonrasında ne yapacaklarına dair planlarının olmadığını da gösterdi. Katliamdan sonra Soma’da olan ve işçilerin toplandığı alana gelen Dev Maden-Sen adına konuşan görevli ya da destekçiler işçilere istifa edip Dev Maden-Sen’e geçme çağrısı yaptı. Ama işçiler orada da güvensizlik içindeydi. Bir kısmı gidip Dev Maden-Sen adına çalışanların da yardımıyla internet kafede istifa etti. Dev Maden-Sen’in istifa ettirme çalışmasına birkaç yüz işçi yönelse de 12 bin işçi içerisinde etkili olmuyordu. Örgütlü bir geçiş yoktu, Dev Maden-Sen’e örgütlü geçiş çabası yoktu, bunu dillendirenler de Dev Maden-Sen merkezi tarafından geçişi yavaşlatmakla eleştiriliyordu.
Sendika yönetiminin istifa ettirildiği eylemde öne çıkan işçiler bir gün sonra, “Nasıl bir sendika ve örgütlülük” tartışması yaparak bir komite kurdu. Çok ortalıkta görünmeyen ama işçiler içerisindeki tartışmaları belli ki iyi takip eden Türkiye Maden-İş Merkez Yönetimi, komiteye kuran işçilerle gizli saklı görüşerek sözler verdi. Bu görüşme sonrası işçilerin isteği doğrultusunda Türkiye Maden-İş Ege Bölge Şubesini 3 şubeye böldüğünü açıkladı.
Bu üç şubenin yönetimine (müteşebbis heyeti) atamak yerine işçilerin doğrudan oy kullanarak seçeceği kişileri getireceği söylendi. İşyerlerine sandık kuruldu ve Türkiye Maden-İş tarihinde ilk defa işyerlerinde her şube için listeler yarıştı, doğrudan işçiler oy kullandı. Yeni kurulan şubelere atanacak yöneticilerini seçti. Katliamın da etkisiyle bu oy kullanmaya özellikle Soma Kömürleri AŞ’de işçilerin ilgisi zayıf oldu.
‘BİZ İSTİFA ETMEDİK!’
İşçilerin seçmiş olduğu yöneticiler, oluşturulan 3 şubenin yönetimine amatör olarak görevlendirildi. Oysa üye sayısı bakımından en azından şube başkan ve sekreterlerinin profesyonel olmalarının önünde engel yoktu. Yeni oluşan şubelerin yöneticilerinin önlerine koyduğu en önemli görev bu şubeleri en geç 3 ay içerisinde, işçilerin demokratik şekilde seçeceği delegelerle kongrelerini yaparak yönetimlerini belirlemekti. İşçiler bu yolla sendikalarını patronların belirlediği sendika olmaktan çıkarmak ve maden işçilerinin taleplerinin hayata geçmesi için mücadele etmeyi amaçladı.
Ama işverenler ve işverenlerin hizmetindeki Türkiye Maden-İş Merkezi, istifa ettirilen adamlarından vazgeçmiyordu ve kısa süre sonra şube başkanı dışındaki eski yönetim kurulu üyeleri, “Biz istifa etmedik” diyerek görevlerine dönmek için dava açtı. Yeni oluşturulan 3 şubeden 1 No’lu Şube (ELİ şubesi) adres olarak da Ege Bölge Şubesinin yerine atanmış göründüğü için 1 No’lu Şube yönetimine geri döndüler. İstifa eden şube başkanının yerine kendi içlerinden başkan seçtiler. Böylelikle 1 No’lu Şube’de karşılıklı davalarla bir süre ikili yönetim sürdü. İşçilerin seçtiği müteşebbis heyet ve mahkeme kararıyla geri gelen patronların seçtirmiş olduğu eski yönetim. İşçiler 3-4 kez sendikayı 100-150 kişilik gruplarla basıp eski yöneticileri istemediklerini dile getirseler de hem patronlardan hem sendika merkezinden destek alan ve mahkeme kararına dayanan eski yönetim şubeye oturdu.
2 No’lu Şube Müteşebbis Heyeti, Soma Kömürleri çalışmadığı için kongresini yapmayı erteledi, amatör olarak görevi sürdürdü.
İŞÇİLERİN İSTEMEDİĞİ SENDİKACILAR GENEL MERKEZE SEÇİLDİ
İmbat AŞ işçilerinin üyesi olduğu 3 No’lu Şube, genel merkezin oyalamasına işverenin baskısına rağmen kongresini yapmak için işyerinde delege seçimi kararı aldı ve seçim yapıldı. Patronun desteklediği listeye karşı, müteşebbis heyet olarak şube yönetimindeki işçiler liste çıkardı. 11 oy farkla seçimleri kaybetseler de bu mücadele birçok işçiye cesaret verdi.
Buna rağmen 3 No’lu Şube de kongresini yapamadı. Çünkü bu arada eski yöneticiler ve eski sendikacılardan Naim Sezer, Ege Bölge Şubesinin üçe bölünmesi kararına dava açtı ve mahkeme üçe bölünmeyi iptal etti. Yeni oluşan şubeler ve işçilerin seçtiği amatör yöneticilerin de varlığı son bulmuş oldu.
Genel Merkez el altından eski Ege Bölge Şubesi yönetimiyle, yeni şube yöneticilerine karşı iş birliği yapıyor; bir kısmını ise en azından karşılarına almıyordu. Çünkü sendikanın genel merkez kongresi de yakındı. Soma delegesi belirleyici sayıdaydı.
Bu belirleyici sayıdaki merkez delegesi, patronların ve onların adamları olan “istifa ettik” deyip sonra geri gelen eski yöneticilerin etkisindeydi. Sendika genel başkanı bunun hesabını yapıyordu ve yakın zamanda yapılan sendika merkez kongresinde istifa eden Eski Şube Başkanı Tamer Küçükgencay da dahil işçilerin Soma’da istemediği 3 şube yöneticisi, Eski Genel Başkan Nurettin Akçul’un listesiyle genel merkez yöneticiliğine seçildi.
Son yapılan genel merkez kurulunda alınan kongre kararıyla bu sefer Soma’da 3 değil, 2 ayrı şube kurulması kararlaştırıldı. Biri kamuya ait ELİ işçilerinin örgütleneceği şube, diğeri de İmbat Madencilik ve diğer özel maden şirketlerinde çalışan işçilerin örgütleneceği şube.
Bu şubelerin yönetimlerinin nasıl olacağı ve nasıl seçileceğinden ise işçiler haberdar değil.
GECELI GÜNDÜZLÜ DIRENDILER
Soma katliamının ortaya çıkardığı gerçeklerden biri de işçilerin üyesi olduğu sendikanın yöneticilerinin, işçilerin değil patronun tarafında olmasıydı. Sendikalı ama örgütsüz mücadele deneyimi olmayan işçiler, sendikaları olmaksızın bir araya gelerek oturma eylemleri yürüyüşler yaptı. Talepleri için komite kurup, kurultay düzenledi. Eynez’den sağ kurtulan 2831 işçi işten atıldığında bu sefer tazminat ve iş talebi için başladı eylemler. Bir yıllık süre içinde edindikleri komite, kurultay deneyimleri ışığında ne yapacaklarına ilişkin toplantılar düzenleyip, tazminat hakları için ELİ önünde geceli gündüzlü direndiler. Bir süre sonra da tazminatlarının, patronun malvarlığı satışından öncelikli ödenmesine ilişkin yasa geçti. Somalı işçilerin neredeyse tek kazanımı da ancak böyle elde edildi. Bugün Somalı, Kınıklı maden işçileri işsizlikle, açlıkla sindirilmeye çalışılıyor. Tehdit ve baskı altındalar. Ama çıkış yolunun da nereden geçtiğini öğrenerek, öğreterek gösteriyorlar.