Tüm sorumlular yargılanmalı
SOMA DOSYASI: FITRAT DEĞİL CİNAYET
HAZIRLAYAN: EMİNE UYAR
Soma katliamı davasının duruşmasının başlaması için bile katliamın ardından 11 ay geçmesi gerekti. Önce bir iddianame ortaya kondu ancak eksiklikleri nedeniyle iptal edilerek yeni bir iddianame hazırlandı. Dava süreci bürokratik işleyiş içinde ötelenirken, madene can veren madencilerin aileleri ise başta bakanlar, patron ve müfettişler olmak üzere gerçek sorumluların yargılanması talebini her fırsatta dile getirdi.
YÜCE DİVANA VERİLMELİ
13 Nisan’da başlayan duruşmada Soma Kömür AŞ’nin üst düzey sorumlularından 8 tutuklu, tekniker ve mühendislerden oluşan 37 tutuksuz sanık bulunuyor. Sanıklardan tutuklu olan sekizi 301 kez “Olası kastla öldürme” ve 161 kez “neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama” suçuyla yargılanıyor. Aralarında beş iş güvenliği vardiya mühendisinin olduğu sekiz kişi, “Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmakla”, kalan 29 kişi ise “Taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmakla” yargılanıyor.
Tutuklu sanıklar ancak ailelerin tepkisi üzerine duruşmaya getirilirken, sorumluluğu bulunan bakan ve bürokratlar konusunda ise bir adım atılmadı. Hem Çalışma Bakanlığı hem de Enerji Bakanlığı, madeni kontrol ve denetim sorumluluğu bulunan TKİ bürokratları ve müfettişleri hakkında soruşturma izni verilmedi. İzin verilmesi için Danıştaya yapılan başvuru sonunda Danıştay 1. Dairesi bakanlığın kararını iptal etti. Ancak bu karara rağmen bakanlıklar hukuksuz bir şekilde müfettişlerin ve bürokratların yargılanmasına engel olmaya devam etti. Madenci ailelerinin avukatlarından Manisa Barosu Eski Başkanı Zeynel Balkız, bu durumu şöyle değerlendirdi: “Her iki bakanlık bürokratlarının bu durumuna karşı savcılığın da artık harekete geçmesi gerekir. Danıştayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının soruşturma izni vermeyen kararını ortadan kaldıran kararının üzerinden 4 ay geçti. Ortada bir suç olduğu için savcılığın harekete geçmesi gerekiyor. Bu kadar suçlama var. Bakanlıkların kendi personelini korumak için görevi ihmal ettiğini ve görevi kötüye kullandığını görüyoruz. Bakanlarla da ilgili TBMM’de komisyon kurulup, dokunulmazlıkları kaldırılıp, Yüce Divan’da yargılanmaları gerekiyor. Bu durumda Yüce Divan yolu açılmıştır. Savcılık da bu konuda fezleke hazırlayıp, hareke geçmeli.”
‘HERKES HESAP VERMELİDİR’
Bu taleple Cumhuriyet Başsavcılığı hem de Manisa Barosu olarak Danıştay 1. Dairesinde dava açıldı. Ancak bu dava henüz sonuçlanmadı. Zeynel Balkız, 2 ay geçmesine rağmen halen bu davanın sonuçlanmaması ile ilgili Danıştayı da suçlu gördüklerini ifade etti. Balkız, Soma Cumhuriyet Başsavcılığının hazırlattığı ve müfettişlerin asli kusurlu olduklarının belirtildiği 129 sayfalık bilirkişi raporunu da Danıştay dava dosyasına eklediklerini ancak halen bir cevap verilmediğini belirtti. Ayrıca Soma Cumhuriyet Savcılığı tarafından Bakanlıktan tekrar soruşturma izni istendiğini belirten Balkız, “Bakanlığın ret kararı ile ilgili hiçbir gerekçesi kalmadı. Doğrudan izin vermesi gerekir. Halen izin vermeme konusundaki direnç, ‘Kendi adamlarımızı, kendi memurlarımızı koruruz’ zihniyetidir. Bu zihniyet hukukun üstünlüğünü tanımamaktır. Hukuk üstünse herkes kanunlar ve yargı karşısında hesap verebilir olmalıdır” dedi.
AİLELERİN TEPKİSİ ÜZERİNE
Şirket Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Genel Müdür Ramazan Doğru, İşletme Müdürü Akın Çelik ve Üretimden Sorumlu Müdür İsmail Adalı’nın da aralarında bulunduğu 8 tutuklu sanık için önce mahkemeye getirilmeyerek, bulundukları cezaevinde yargılanmaları için SEGBİS sistemi ile yargılanmaları kararı verildi. Aileler ise duruşmanın ilk günü, “Biz onların gözüne bakmak istiyoruz” diyerek mahkemeye getirilmeleri konusunda ısrarcı oldular ve bu talepleri kabul edilmek zorunda kaldı.
BİLİRKİŞİ NE DİYOR?
İddianamede yer alan 5 Eylül 2014 tarihli bilirkişi raporunda 20 başlıkta asli veya tali kusur tespit edildi. Kusurları bulunanlar arasında şirketin farklı kademelerindeki yöneticiler, iş güvenliği uzmanları ve devlete bağlı Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) Ege Linyit İşletmeleri (ELİ) baş mühendisi ve kontrol mühendisleri de var.
Kamu görevlileri ile ilgili olarak Soma Başsavcılığı tarafından ayrı bir soruşturma yürütüldüğü için ELİ başmühendisleri ve kontrol mühendisleri iddianamede yer almadı. Raporda sensörlerden gelen oksijen ve karbonmonoksit seviyelerindeki farklılığın dikkate alınmadığı, havalandırma sisteminin ocağa uygun olmadığı, temiz havaya çıkış yapılabilecek mesafenin söz konusu olmadığı belirtildi.
Ahşap kamalar, PVC borular ve bantlar yangına karşı dayanıklı değildi. Olay esnasında bazı CO maskelerinin işlevini yerine getirmediği, çalışanların zimmetinde bulunan maskelerin kontrollerinin uzun süre yapılmadığı görüldü. Planlanandan fazla üretim yapıldı. “Üretim zorlaması,” gerekli tedbirlerin alınmamasına ve tehlikeli çalışma koşullarının oluşmasına yol açtı.
AİLELER BAKANLARIN YARGILANMASINI İSTİYORUZ
Madenci Veysel Arkın’ın kardeşi Oğuz Arkın: Olayın olduğu gün cenazeyi kendim çıkardım. 6 ay aynı madende çalıştım. Devletin adaleti sağlayacağına inancım yok. Burada Melike Doğru da yargılanmalı (Ramazan Doğru’nun eşi). 10 yıldır çalışıyor üstünde milli servet var. Hangi maaşla yapmış bunu. Ramazan Doğru diyor ki, ‘Ben kafayı kırdım’. Rapor alacak yarın pazarda gezecek, 3 gün sonra iyileşecek. Sonuç bu yani. Bu işin içinde adalet olsaydı ‘çıkın madenden’ derlerdi ‘kömür kömür’ diye tutturmazlardı. Buradan adalet çıkacağına inanmıyorum.
Madenci Ali Kavas’ın eşi Gülten Kavas: Mahkemeyi böyle beklemiyorduk onlara etten duvar örmüşler. Aslında korunması gereken biziz, bizi susturuyorlar susturmasınlar. İçimiz yanıyor zaten öfkeliyiz. Onların en büyük cezayı almasını istiyoruz, bunu görmek istiyoruz. Gözümüzün içine bakarak desinler ki evet biz yaptık ihmalimiz vardı. Tüm sorumlular burada değil asıl katiller dışarıda. Enerji Bakanı, TKİ başkanı, orayı yöneten ve eşimi işe alan taşeron var. Eşim oraya iş için gitti ölmek için değil. Türkiye’de adalet varsa vicdanları varsa 301 kişinin can değeri olarak en büyük cezayı almalarını istiyorum.
Madenci Uğur Çolak’ın babası İsmail Çolak: “Hiç biri suçunu kabul etmiyor. Tek suçlu bizim çocuklarımız vaziyet onu gösteriyor. Verdikleri ifadeler zaten birbiriyle çelişiyor. Bizler de ifade vereceğiz mikrofon bize de geçecek. Hükümet gerçek suçluları koruyor. Görevini yapmayan müfettişlerin, bakanlıkların, TKİ’nin yargılanmasını istiyoruz”.
MAHKEMEDE VERİLEN ARA KARARLAR
Davanın ara kararında tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına, tutuklanması istenilen 4 sanığın tutuklanması talebinin ise reddine karar verildi. Emek ve meslek örgütlerinin davaya müdahil olma talebini de geri çeviren mahkeme, bugüne kadar talimatla ifadesi alınan sanık ve tanık ifadelerinin mahkemeye ulaştırılması için yazı yazılmasına karar verdi. Hakim, ODTÜ, Hacettepe Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinden bugüne kadar davayla ilgili olarak yazılı ve sözlü basına açıklama yapmamış olan ve flora kömür ocakları konusunda bilgili doçent ve profesörlerden yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulması için isim istedi.
Yine maden ocaklarında çalışmış A sınıfı güvenlik uzmanı 3 kişinin bilirkişi olarak belirlenmesi kararı verildi. Park Teknik’in TKİ’ye terk ettiği kömür ocağının sözleşmesinin istenip, o dönemdeki yöneticilerinin adreslerinin belirlenmesinin yanı sıra, Soma Kömürleri AŞ ile Manisa Celal Bayar Üniversitesinin madencilerin iş güvenliği konusunda eğitimi için protokol yapılıp, yapılmadığının tespiti için yazı yazılması, Soma Kömürleri AŞ’de olduğu belirlenen Dinamit Patlatma kayıtlarının tutulduğu defterlere el konması, T. Maden-İş Sendikası işyeri temsilcisinin dinlenmesi, madenin Soma AŞ’ye devredilmesinden sonra meydana gelen kazaların Soma Savcılığına sorulması ve kamu görevlileri ile ilgili yazılan müzekkerenin cevabının beklenmesi kararları da alındı.
SUÇ ÖLEN İŞÇİYE ATILIYOR
Davanın duruşmalarında yargılananlar tüm suçu, katliam sırasında can veren Mühendis Mehmet Efe’ye yıkmaya çalıştı. Kimileri daha önce verdiği ifadeleri de değiştirerek iş güvenliğinden sorumlu kişinin Mehmet Efe olduğunu ve tüm sorumluluğun onda olduğu söylerken aileler buna “Yalan söylemeyin” diye tepki gösterdi.